İçtüzük, Tezgâh Açmayı da Düzenlemiyor - Ahmet Tan

İçtüzük, Tezgâh Açmayı da Düzenlemiyor...

YARABBİ ŞÜKÜR, sonunda Hakan Şükür’e karşı AKP’de insaf dile geldi....
Bülent Arınç “Ben olsam yapmazdım!”dedi.
Daha öteye ne desin?
“Özel izni” veren kim?
Sn. Başbakan !
Buna da şükür !
Arınç, hakkaniyet sahibi siyasetçi; TRT’den de sorumlu olduğu için...
“Bari spor yorumlarını daha az paraya TRT’de yapsaydın!” diyebilir ve ekleyebilirdi:
“Bu sayede bu millet de, her ay elektrik faturasına eklenen TRT payı ile ‘Kaçak Kullanım Bedelleri’ni de belki helal ederdi!”

Vaaz zamanı

MİLLETVEKİLLERİNİN ne tür işler yapabileceği konusunda Meclis İçtüzüğü’nde boşluk var.
İçtüzük zaten boşluk dolu! Yüksek Seçim Kurulu onayı ve izniyle milletin seçtiği 8 milletvekili de zindanda tutuluyor. Onlar için de tek satır yok!
Boşluklardan sadece Hakan Şükür gibiler yararlanıyor.
Mesela, Meclis, salı yani siyasi vaaz günleri Mahmutpaşa’dan kalabalık, Kapalıçarşı’dan işlek oluyor.

Bir milletvekili de çıksa...

“Seçim bölgemin kalkınmasına katkı!” diyerek Meclis’in bir köşesinde memleketinin ürünlerini pazarlasa kimse bir şey diyemez!
Çünkü içtüzük tezgâh açmayı da yasaklamıyor.
Yasaklasa ne yazar ki
Başbakan’ın “özel emri ” ...
Demiri de kesiyor...
İçtüzüğü de...
Anayasanın her bir maddesini de...
CHP Tokat Milletvekili Dr. Orhan Düzgün’ün parasız doktorluk yapma isteğini geri çevirirken TBMM Başkanımız Cemil Çiçek ne demişti:
“Anayasa md. 82/2’ye göre, bir milletvekili yürütme organı emrinde görevlendirilemez. Ücret almasa dahi anayasa buna izin vermez!”
Sanki doktorlar ameliyat ve tedaviyi Sağlık Bakanı’nın emrine göre yapıyorlar...
Buraya bir noktalı virgül;

Şimdi sayın seyirciler

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın Washington’daki resmi tercümanı iken...
2002 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve AKP’ye transfer edilen Egemen Bağış, milletvekilliği görevi sırasında, yürütme organının (Başbakan’ın) emrinde görevlendirilmişti!.
Ve Başbakan’ın yabancılarla yürüttüğü yurtiçi ve yurtdışı tüm temaslarda, tam gün tercümanlık yapmıştı!..
Amerikan Büyükelçiliği’nin Wikileaks’e konu gizli yazışmalarında Egemen Bağış’tan “Başbakan’ın tercümanı” diye söz ediliyor.
Yani Hakan Şükür profesyonel futbolcu ise...
Egemen Bağış da profesyonel tercümandı.
Ama çok şükür...
Sayın Bağış, Sayın Şükür kadar paraya önem vermediğinden...
Yaptığı iş için tek kuruş ek ücret almadı! (Başkan yardımcılığı ve milletvekili sıfatı ile yetindi!)
TBMM Başkanı Çiçek’in CHP’lilere ‘hayır’ derken ki gerekçesi:
“Anayasaya göre, TBMM üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler!”
O da paragöz olsaydı...
Tercümanlar, diplomatik görevlerde, Avro karşılığı saat ücreti ile çalışıyorlar.
Eğer Sayın Bağış bu paraları alsaydı...
Sayın eşinin, bugün İstanbul Kanyon’da yönettiği dükkânın daha büyüğünü, Şırnak’tan Edirne’ye 81 ilimizde birden açacak kadar zengin olmuştu!
Yüce Tanrı, bu milleti gönlü zengin bakan, milletvekili ve tercümanlardan mahrum bırakmasın.
Ülkemize de, anayasayı her fırsatta “Özel İzin - Özel Yasa” ile kevgire çevirmeyecek başbakanlar nasip etsin!

‘Yok Kanun, Yap Kanun!’

Sağ iktidarlar için 1960 ve 70’li yıllar “kuyudan adam çıkartma” yıllarıydı.
Kuyu, siyasi yasakları simgeliyordu.
Devran döndü.
Sağ ile birlikte yasaklar ve suçlar da nitelik değiştirdi
Şimdi “sorgudan adam kaçırma” dönemine girdik.
Sorgudan adam kaçırmak demek..
İşlenmiş ve işlenecek suçları peşinen affa tabi kılmak demektir.
Bunun en kestirme yolu ise...
Güzel dilimizin güzel ifadesiyle,“Kitabına uydurmak!”tır.
Kitap eşittir kanun, kanun eşittir kitaptır!
Kitabına uydurmanın tarihimizdeki en arsız halini ise Medeni Hukuk Profesörü Aydın Aybay anımsattı:
“Yok kanun; yap kanun!”
Bu ifade Enver Paşa’nın.
Ki bu paşa, çok şükür Silivri’de değil, Hürriyeti Ebediye Tepesi’nde yatmakta!
Enver Paşa, padişah damadı da olmasının gücüyle Osmanlı’nın son dönemlerinin tek adamıydı.
Attığı her adımı da hukuka uydurmaktan geri durmazdı...
“Yok kanun, yap kanun” yöntemini bu iktidar da aynen sürdürüyor!
Hukuka aykırı hiçbir icraat yok.
Çünkü icraatına göre anında ısmarlama hukuk üretiliyor!
Tüm kamu yönetimi gibi adliye mekanizmaları da iktidarın eline geçtiğinden her şey tıkır tıkır yürüyor.
“Teröristle pazarlık hukuksuz!”diyorsunuz...
Kanuni’ye parmak ısırtan bir hızla anında bir kanun çıkartılıyor!
“Bu yapılan anayasaya aykırı!”demeye kalksanız komik duruma düşeceksiniz!
Anayasa Mahkemesi, anayasa ile çoktan yamyassı edilmiş!
Okur, soru üstüne soru yazıp gönderiyor:
- Peki ne yapacağız?
“Yok kanun, yap kanun!” ilkesinin üstünden 100 yıl geçti.
Artık farklılaşmak zamanı...
“Yok iktidar, yap iktidar!”
Bunun için belki de önce kurultay yapmak gerekiyor!
İki tane birden yapıldığına göre!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget