CHP’deki cesur tüzük değişikliğine ‘yetmez ama evet…’ - Mustafa Mutlu

CHP’nin kıran kırana geçmesi beklenen iki günlük “kurultay maratonu” yarın başlıyor.
Önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla toplanan tüzük kurultayında parti tüzüğü değiştirilecek; sonra da parti içindeki muhaliflerin istediği ikinci kurultay gerçekleştirilecek…
İkincisinde neler konuşulacak, muhalefet yönetimi nasıl eleştirecek, bu eleştirilerinde haklı mı olacak haksız mı; bekleyip göreceğiz…
Ama yarınki tüzük kurultayı; hem CHP, hem de Türkiye demokrasisi için büyük önem taşıyor….
***
Kurultay delegelerinin kaçı okudu, kaçının yapılan değişikliklerden ne kadar haberi var; elbette bilemem…
Ama benim okuduğum tüzük değişikliği teklifi, CHP’yi “demokrasi”ye bir adım daha yaklaştırıyor.
Çünkü değişiklikler öncelikli olarak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki yıl önceki “ön seçim” vaadini hayata geçirmeyi amaçlıyor…
***
CHP, bu tüzük değişikliğinin kabul edilmesiyle, pazartesi gününden itibaren 12 Eylül 1980 öncesine yeniden dönüyor. Parti yönetiminin yıllardır eleştirilen “sultası”, yerini parti tabanının iradesine bırakıyor.
Bundan sonra partinin milletvekili adaylarının yüzde 75’i, tıpkı 12 Eylül öncesinde olduğu gibi önseçimle veya aday yoklamasıyla belirlenecek. Ayrıca gerek milletvekili, gerek yerel yönetim, gerekse parti içi organların seçimlerinde kadın adaylara yüzde 33, gençlere yüzde 10 kota ayrılacak…
Bir diğer deyişle CHP’li vekillerin, yerel yöneticilerin ve parti içi yöneticilerin en az üçte biri kadın, onda biri de genç olacak…
***
Gerçek demokrasilerde halk sadece bir partiye oy vermek zorunda bırakılmaz…
Aynı zamanda o partinin göstereceği adayların belirlenmesinde, “parti üyesi” olarak bizzat rol alır.
Böylece; “tepeden inme, torpilli, tabandan ve halktan kopuk” adaylar yerine, parti tabanının benimsediği adayların Meclis’e, yerel yönetime ya da parti yönetimine girmeleri sağlanır.
Bana göre; “parti tabanının iradesinin temsile yansıması” konusunda yeni tüzüğün de eksikleri var…
Çünkü yüzde 25’e düşürülse de parti yönetiminin doğrudan belirleyeceği adayların oranı hâlâ yüksek…
Ve bunun dışında kalan yüzde 75’in tamamının “ön seçim”le belirlenmemesi, parti yönetiminin yine etkin olacağı “aday yoklaması”nın devreye girecek olması rahatsız edici…
Ben CHP’nin kurultay üyesi olsaydım, “yüzde 75’in tamamının ön seçimle belirlenmesi” için değişiklik önergesi verirdim.
Yine de bugünkü tüzükle kıyasladığımızda, yeni tüzükteki düzenlemeleri oldukça cesur olarak nitelemek mümkün…
***
Kısacası…
Ben bu değişikliklere, “Yetmez ama evet” diyorum…
Umarım CHP, tüm yöneticilerini ve adaylarını tabanı aracılığıyla belirleyen, seçim yarışını mahallelerden başlatan bir parti haline dönüşür…
Ve umarım; onun açtığı bu yol, adaylarını “genel başkan ve genel başkan yardımcılarının kafa kafaya vermeleri”yle belirleyen diğer partilerimize örnek olur…
*****
YANLIŞ!
CHP’nin yarınki tüzük kurultayı izleyicilere, davetlilere ve basının tamamına açık olarak yapılacak…
Ama… Pazartesi günü toplanacak olan ve kızılca kıyametin kopmasına kesin gözüyle bakılan ikinci kurultay, salonun küçük olması bahanesiyle izleyicilere ve davetlilere kapatılıyor. Basına da kısmen açık… Her medya kuruluşundan sadece bir kişinin (görüntü almadan) izlemesine izin veriliyor.
Bana göre bu kısıtlama son derece yanlış… En azından yeni tüzüğün demokrat ruhuna uymuyor…
Umarım Kılıçdaroğlu gerekli müdahaleyi yapar ve yanlıştan dönülmesini sağlar.
*****
Günün Sorusu
Yarın Ankara’da başlayacak olan CHP kurultaylarını ben de izleyeceğim… CHP kulislerinde fısıltıyla da olsa en çok sorulan soru:
Pazartesi gününden sonra bölünecek miyiz?
*****
Sağlık Bakanı’nın Yardımcısı iadeiitibar yetkisini kimden alıyor?
İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanıp idama mahkûm edilen İskilipli Atıf Hoca:
Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu ve yöneticisidir.
Milli Mücadele’ye ve Mustafa Kemal’e kesin olarak karşıdır.
İşgalci İngilizlerle ve Yunanlılarla dosttur.
Teali İslam Cemiyeti Reis-i Evveli olarak yayınladığı bildiride aynen şunları söylemiştir: “Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?”
“Yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak”, “Şapka giymek küfürdür, dinsizliktir” diyerek halkı kışkırttığı için devrim karşıtlığından yargılanmıştır.
Ne ilginçtir ki… İskilip Devlet Hastanesi’nin tabelası, Cumhuriyet Hükümeti’nin Sağlık Bakanlığı tarafından, “İskilip Atıf Hoca Devlet Hastanesi” olarak değiştirildi.
Törende konuşan Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas, “Bu bir iadeiitibardır. Hakkın teslimidir” dedi.
Sorum ona ve onu bu açılışla görevlendiren Sağlık Bakanı’na:
İskilipli Atıf Hoca’nın itibarı, hangi mahkeme tarafından, ne zaman iade edildi? Yoksa bu konuda kanun mu çıkarıldı?
Bunlar olmadıysa, kafanıza göre “iadeiitibar yetkisi”ni size kim verdi?
Yaptığınız, son derece net bir şekilde “suçu ve suçluyu övme suçu”na girmiyor mu?
***
Ey oğlunun mezarının başında ağlayan bir annenin bu suçtan yargılanmasını sağlayan savcılar…
Nerdesiniz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget