Aile-Sağlık-Şike-CHP - Cüneyt Arcayürek

Siyasetten spora; toplumun geleceğini yakından ilgilendiren önemli sorunlar üç beş gün tartışılıyor. Sonra?.. Unutuluyor.
Örneğin RTE; muhafazakâr parti AKP’nin, dindar gençlik yetiştireceğini ilan etti.

Kafasında muhafazakârlık anlayışı sadece dindar gençlik yetiştirmekle sınırlı mı acaba?
TV’lerde ve gazetelerde baş köşeden yer alan bir fotoğraf; RTE ile Çankaya’daki AKP’linin kadına ve aile içindeki yerine nasıl baktıklarını özetliyor.
Medyanın “zirve” ya da “dostluk fotoğrafı” başlıklarıyla okurlarına sunduğu fotoğrafta:
Huber Köşkü’ndeki iki koltukta Çankaya’daki AKP’li ile Başbakanı RTE, Boğaz’a sırtını dönmüş oturuyor.
Çankaya’dakinin yanı başında ama ayakta, baştan aşağı kapalı Bayan Hayrünnisa.
RTE’nin yanı başında ama ayakta, baştan aşağı kapalı, ellerini önünde kavuşturmuş Bayan Emine!
Eşlerini koltuklara oturtup yanı başlarında ayakta durmaları gerekirken; bu fotoğraf; AKP liderlerinin kadına nasıl baktığını yansıtıyor.
Laiklik defterinin dürüldüğü, olmazların olur’a dönüşünün sindirildiği bu dönemde; dindar gençlik yetiştirmenin arkasından kadını, erkeğine hizmete hazır gören İslami bir aile modeli izlersek... şaşıracak mıyız?
***
Aşağıdaki örnek medyanın RTE’yle ilişkilerini yansıtıyor .
Önceki gece M. Ali Birand’ın sunduğu ana haber bülteninde Başbakan’ın sağlığına kavuştuğunu milyonlarca izleyene bakın nasıl anlattı Kanal D muhabiri:
Daha önceki günlerde ameliyat sonrası RTE emretmiş, bindiği makam aracı yavaş seyrediyormuş. Ama Huber Köşkü’ne giderken araç emri üzerine her zamanki hızıyla seyretmiş. Bu fark, sağlığının düzeldiğini kanıtlıyormuş!
Hoş, genç muhabirin bu eşsiz buluşuna karşı çıkmayan M. Ali Birand da, ilk ameliyattan sonra kanser söylentileri çıkan RTE’nin yayımlanan ilk fotoğrafına bakar bakmaz; “Ben de kanser geçirdim. Başbakan kanser olsa anlardım, kanser değil” dememiş miydi ekranda !
***
Kimilerinin utanması gereken açıklamalara da rastlanıyor.
Davet üzerine Anayasa Komisyonu’na gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos’un yeni anayasada yer almasını önerdiği; “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes; din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türk’tür” ifadesine bakın….
…bir de Türk devletinin bütün olanaklarından yararlanan Kürt kimliğinin anayasada ayrı bir kavram olarak yer almasını dayatan BDP ile, bu kafaya destek veren ünlü yazarlarla ilim adamlarının açıklamalarına bakın!
Şimdilik ME Bakanı Ömer Dinçer’in bile silmeye cesaret edemediği “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan andımız için CHP Genel Sekreteri Nihat Matkap’ın “Ulus-devlet yaratma anlayışından gelen kimi uygulamalar” diyen ifadesini de bir kenara yazın!
***
Türk futbolunun geleceğini oluşturacak TFF Başkanlığı ön planda.
Ne yazık ki büyük diye tanımlanan kulüpler, TFF sorununa, kısır kulüp yararları açısından bakıyorlar.
Şampiyonluğu cebinde gören GS; bir rapor-dilekçe hazırlamış, UEFA kapısında.
TFF Başkanlığı’na adaylığı ön plana çıkan Yıldırım Demirören’i istemiyor. Kabahati büyük Demirören’in. Kulüpler Birliği Başkanı iken “Fenerbahçemiz” dedi ya; vay sen misin böyle diyen. Bu bir.
İki: Ortada ciddi hiçbir veri yokken, Demirören’in FB’yi küme düşmekten kurtaracağı rivayetlerini dayanak yapıyor. Bu yolda çalışır diye Demirören’in başkanlığına karşı çıkıyor.
Bu olay; bilmem size, 12 Haziran genel seçimlerinden önce Trabzon’da yaşanan, sandık tehdidi içeren olayları anımsattı mı?
RTE’yi, FB’yi kayırmakla suçlayan taraftar, “Kupayı Fener alırsa, AKP’ye oy yok. Sandıkta görüşürüz” diye Trabzon’da günlerce sokak sokak eylemler yaptı.
Kupa, hakkı olan FB’ye gitti. Şimdiiii… Türk futbolunun geleceğini umursamayan Trabzon Başkanı Sadri Şener de; sahada alamadıkları kupayı, Demirören’in masada vermesini istiyor!
***
Yazarımız Oktay Akbal’ın dünkü köşe yazısı şöyle sona eriyor: “CHP Atatürk’ün partisi olduğunu unutmamalı. Kısacası CHP, yeni CHP olmamalı”.
Elbet olmamalı ama?..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget