Medyanın o bilinen kesiminde şatavatlı biçimde 'Darbecileri yargılıyoruz!' havası estiriliyor.
Lakin; bu hay huy içinde darbenin sadece askeri ayağı öne çıkartılıp diğer ayakları açıkça gizleniyor. Bu yolla da darbeci zihniyetle toptan mücadelenin yolu kesiliyor.
Önce şu gerçeği görelim: Türkiye'deki darbeler; ancak ve ancak darbe sonrasında ekonomik durumun düzgün biçimde sürdürülmesi garantiye alındıktan sonra yapılmıştır. Eğer Kenan Evren 12 Eylül 1980'de darbe yaptı ise; bunun hem öncesinde hem de sonrasında Turgut Özal ona yol gösterdi. Darbenin ekonomisini yöneten Turgut Özal, darbecilerin yolundaki ekonomik engelleri temizledi. Turgut Özal; darbecilere ekonomiyi sorun çıkarmadan yönetme garantisi vermiş; bu konuda ABD ile dış bağlantıyı sağlamış darbeci Kenan Evren de bu rahatlık içinde en son darbeyi indirmiştir.
Artık anlayalım ki Turgut Özal; en az Kenan Evren kadar 12 Eylül zulmünden sorumludur...
İKTİDARI ONA VERDİLER
Darbeden önce ve sonrasında ekonomiyi yöneten Turgut Özal, darbeciler tarafından bir plan çevresinde Başbakan yapılmıştır. Böylece Türkiye; Kenan Evren'in elinden onun has adamı Turgut Özal'ın eline verilmiştir. Özal da Türkiye'de gericiliğin önünü açmış; tarikatleri sermaye ile buluşturmuş; PKK'yı da önemsiz gibi göstererek bu örgütün güçlenmesini sağlamıştır.
Peki bugün ağız kalabalığı ederek; televizyonlarda demokratçılık oynayanlar neden darbeci Özal'ı hiç gündeme getirmiyorlar?
Özal, AKP'nin idolüdür de ondan.
Namuslu demokratlara çağrım şudur: Kenan Evren yetmez; onun 1 numaralı yardımcısı Turgut Özal da sorgulanmalıdır. Onun yaptıkları sorgulanmazsa Türkiye askeri darbeden olmasa bile sivil darbeden kurtulamaz.
YA BASIN?
Darbelerin sadece askerler tarafından yapıldığını sanmak, avanaklıktır. Darbecilere devletin içine yuvalanmış olan ve ABD tarafından yönetilen Kontrgerilla (Sonrasında Özal Harp Dairesi), MİT, emniyet içindeki bazı polis şefleri ile bazı siyasetçiler kendi alanlarında destek olmuşlardır. Bunlar toplumun çatışma ortamına girmesinde gizli biçimde görev yaptılar. Bu hainler grubu da sorgulanmalı.
12 Eylül darbesinin çok önemli bir medya ayağı vardı. O dönem gazeteler çok etkili olduğundan bu darbe propagandası bazı gazeteler üzerinden yürütülüyordu. Bu işte başı çeken de Tercüman Gazetesi idi. Günümüzün hızlı demokratı Nazlı Ilıcak da darbecilerin stratejisine uyan yazılar yazıyordu. Geçen hafta Yeniçağ Gazetesi'nde Selcan Taşçı; Nazlı Hanım'ın o utanç yazılarından bazılarını aktardı.
Eğer darbecilerle hesaplaşacak isek; bu darbe şakşakçısı gazetecileri de sorgulamak gerekmez mi?
Sadece Nazlı Ilıcak da değil... Darbeden sonra Kenan Evren'e yağ çeken gazeteciler çıktılar piyasaya. Bunlar ne olacak?
HRANT'IN DEĞİL KATİLİN ARKADAŞLARI
Kendilerine Hrant'ın Arkadaşları diyenlerden bazıları, 'Sizin yüzünüzden öldürüldü!' diyerek milliyetçileri sorumlu gösterip asıl katili gizliyorlar. Daha önce de yazdım: Trabzon'daki o hücre milliyetçi değil dinci bir hücreydi. İşte Hrant'ın sözde arkadaşları bu yakıcı gerçeği gizliyorlar ve gerici katili milliyetçi gibi gösteriyorlar. Bunlar; milliyetçilerin Hrant'ı savunmasına da çok kızıyorlar.
Aha açıkça yazıyorum: Hrant Dink; 'Türkün damarındaki zehirli kan'dan söz ederek ırkçı bir tutumla açıkça Türklere hakaret etmiştir. Ama bu hatası onun öldürülmesini gerektirmezdi. Etyen Mahcubyan akıl zaafiyetine tutulmasa; milliyetçilerin Hrant Dink'i öldürenleri eleştirmesine kızmazdı.
Ben Etyen Mahcubyan'ı da bu cinayeti gizlemeye uğraşanlardan birisi olarak gördüğümden dolayı sevmiyorum ama onun burnunun kanamasını bile istemem.
Ayıptır, ayıp! Katili gizlemeyi bırakıp kenara çekilin .
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder