Bahreyn Kralı, Çareyi Eyalet Olmakta Buldu - Mehmet Ali Güller

Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a demokrasi tavsiye etmesi, bu coğrafyada görülebilecek trajikomedinin doruğu değilmiş maalesef.
Emperyalizmin içini boşaltarak bir maske şeklinde kullandığı demokrasi kavramı üzerinden, her an yeni bir tiyatro oyunu sahnelenebiliyor bu coğrafyada artık…
Son örnek Bahreyn’den….
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al-i Halife, ülkesinin konfederasyon çerçevesinde Suudi Arabistan’a ilhakını onayladı.
Peki bir ülke, başka bir ülkeye eyalet olmayı nasıl ve neden kabul eder?
MISIR BAŞKA, SURİYE BAŞKA
Bu köşede pek çok kez dikkat çektik. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk hareketlerinin tamamı aynı sepete konulamaz. Ne hepsi ABD’nin tezgahı ve Sorosçu kalkışmalardır, ne de hepsi gerçek manasında bir halk hereketidir.
Örneğin Tunus ve Mısır’daki halk hareketlerinin Amerikancı olmadığı sonuçları itibariyle de görüldü. Halk, Amerika’nın bölgedeki en sıkı müttefiklerini devirdi. Her iki ülke de ABD’nin nüfuz alanıydı. Ve önemli bir ayrım olması bakımından vurgulayalım, her iki ülkede rejim sahipleri “silahsız” halk kitlerlerinin eylemleriyle yıkıldı!
Libya ve Suriye’deki kalkışmanın Tunus ve Mısır’la aynı olamayacağı ortada. Bir kere her iki ülke rejimi de ABD’nin hedefiydi. Her iki ülke de ABD’nin nüfuz alanı dışındaydı. Ve yine önemle vurguluyoruz ki, her iki ülkede de kitleler değil, “silahlandırılmış” çeteler sokaklarda…
BATI’NIN HALK HAREKETLERİNE MÜDAHALESİ
Yeniden anımsatalım. Libya ve Suriye’deki kalkışmalar, Batı’nın İstanbul’daki “değişim liderleri zirvesi”nden sonra başlatıldı ve halk hereketinin Tunus ile Mısır’dan sonra Ürdün, Yemen ve Bahreyn’de de rejimi yıkmasını engellemek üzere tezgahlandı.
O zirvede bölgeye model olarak sunulacak ülkenin yöneticileri, “değişime liderlik etmezsek, bu süreç en çok bize zarar verecek” diyorlardı!
Nitekim, Libya ve Suriye’de ilk kıpırdanmalar başladığında, Yemen ve Bahreyn’de kan oluk oluk akıyordu. Rejim, her gün alanları dolduran kitlelere silahla karşılık veriyordu.
Ne dünya basını, ne AKP hükümeti, ne de Angelina Jolie görmek istedi o gerçeği…
ABD ve Suudi Arabistan, defalarca silahlı özel kuvveetlerini sevkederek, Bahreyn’deki halka karşı katliam yaptı. Çünkü biliyorlardı ki, Bahreyn’de Amerikancı rejimin devrilmesi, Suudi Arabistan’a da yayılacaktır! Ki Bahreyn, Amerikan 5. Filosunun da evsahibiydi!
BAHREYNLİLER DE KAZANACAK
Bahreyn halkı, buna rağmen rejime karşı her gün seslerini çıkarmayı sürdürdüler, alanları doldurdular. Halk, ABD ve Suudi Arabistan’ın, kendilerini İran’ın kışkırttığı kara propongadasına rağmen, seslerini çıkarmayı sürdürdüler.
Ve sonunda Bahreyn’in kralı, yani Suriye’nin cumhurbaşkanına demokrasi tavsiye eden ortaçağ artığı, halkın gazabından kurtulmak için başka bir ülkenin eyaleti olmayı kabul etti!
Ancak…
Demokrasi, halkın kralları, halifeleri, padişahları yıkmasıyla ortaya çıkar ve uygulanır. Amerikancı bölge kralları ise bu gerçeği boyayarak, utanmadan başka ülkelere demokrasi tavsiyesi edebiliyorlar. Umarız ortadoğu halkları, bunun nasıl bir sahtekarlık ve maskaralık olduğunu, bir kralın, halkın topraklarını kendi tapulu malı gibi başka bir ülkeye vermesi sonucunda anlarlar!
Vermesi derken, verildi demiyoruz elbette. Rejime karşı tam bir yıldır karşı duran Bahreynliler, krallarının bu kararını da tanımayacaklardır!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget