Bir daha rezil olduk! - Emin Çölaşan
Sevgili okuyucularım, hükümet Türkiye hava sahasında uçan bir Suriye yolcu uçağını jetleri de kaldırarak Ankara’ya indirmeyi başardı! CIA’den Türk makamlarına iletilen bilgiye göre uçakta silah ve mühimmat vardı! Kesici, patlayıcı, yanıcı, sivil uçaklarda taşınması yasak olan silah ve maddeler!..
Tayyip hiç durur mu, uçak Ankara’ya indirilip kargosuna el konduktan sonra acele basın toplantısı yaptı ve yine inciler dizdi: “Sivil uçaklarda topluca çakı bile taşınması yasaktır. Uçakta bulunan ve el koyduğumuz malzeme, ilgili makamlarımız tarafından inceleniyor. Malzemeyi gönderen, bizim Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun Rusya’daki eşdeğeri. Alıcı ise Suriye Savunma Bakanlığı…”
Arada sırada ceketinin iç cebinden çıkardığı notlara bakıyordu. Önündeki camdan okumadığı için atraksiyon ve laf cambazlığı yapamıyor, ama Suriye’ye “Suçüstü (!)” yapıldığı için mutlu görünüyordu!
Sonuçta, uçaktaki malzemenin Tayyip‘in iddia ettiği gibi silah, cephane, patlayıcı, yanıcı, kesici maddelerden oluşmadığı, Rusya’nın açıklamasıyla ortaya çıktı.
Evet, uçaktaki nesnelerin elektronik malzeme olduğu belirlendi. Aradan günler geçmesine karşın, ele geçirilen malzemeyi halen araştırmakta olan bizimkilerden ses yok!
Eğer o malzeme gerçekten silah, cephane vesaire olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın ki şöyle bir manzaraya tanık olacaktık:
Tayyip eline silahları ve bombaları alıp ekranlara çıkacaktı! Bir elinde tabanca, öbür elinde
roketatar… Ve önünde kalaşnikoflar, makineli tüfekler, belki de bombalar!..
Ve bunları gösterip en son şovunu sergileyecekti. Dikkat ediniz, bizim makamlardan
günlerden beri ses yok! Uçakta el konulan malzemenin silah ve mühimmat olmadığını açıklamaya yürekleri yetmedi.
Dünyaya bir kez daha rezil olduk, iki paralık olduk!
Bay Abdullah Gül ne yapacak?
Anayasa uyarınca yerel seçimlerin Mart 2014’de yapılması gerekiyor. Hükümet bu işin de cingözlüğünü düşündü ve şöyle bir karar aldı:
“Mart ayı kışa denk geliyor. Seçim çalışmaları zor olur. Bu durumda yerel seçimleri erkene alıp Ekim 2013’te yapalım.”
Bundan önceki yerel seçimler Mart 2009‘da yapılmıştı. O zaman zorluk yoktu, şimdi var!
Neyse, bu konuda bir anayasa değişikliği tasarısı daha hazırlayıp Meclis’e getirdiler.
AKP iktidarının her zamanki stepnesi ve bastonu olarak görev yapan MHP bu
değişikliğe de destek verdi.
Anayasa değişikliği tasarısı önceki gün Meclis’te oylandı ve 360 oyla kabul edildi. Oysa referanduma gitmeden doğruca yürürlüğe girmesi için 367 oy
gerekiyordu. Bu durumda ortaya çıkan tablo şöyle: Bay Abdullah Gül bunu onayladığı takdirde, 360 oyla kabul edildiği için, Aralık ayında referandum yapılacak.
Yani Türk milletine şu soru sorulacak:
Yerel seçimlerin Mart 2014 yerine Ekim 2013’te yapılmasını kabul ediyor musunuz? Evet mi, hayır mı?
Peki ya onaylamazsa!..
* * * * *
360 oyla kabul edilen bu anayasa değişikliği tasarısı yarın Bay Abdullah Gül‘ün önüne onay için gönderilecek. Şimdi ortada iki olasılık var:
İlki, orada AKP’nin otomatik imza ve onay makinesi olarak görev yapan Bay Abdullah Gül, bunu onaylayacak. Bu durumda Aralık ayında referanduma gidilecek.
İkincisi, Bay Abdullah Gül, hükümeti kurtarmak için bu tasarıyı onaylamayacak ve yasal hakkını kullanarak, yeniden görüşülmesi için Meclis’e geri gönderecek. Bu
konuda kendince bir geri gönderme gerekçesi yaratacak. Bu durumda, yapılacak yeni
görüşmelerde AKP-MHP koalisyonu kendi milletvekillerini bire bir yakın markaja alacak, evet oyu vermelerini sağlayacak ve böylece 367 barajına ulaşılacak. Yani anayasa
değişikliği referanduma gerek kalmadan yapılmış olacak.
* * * * *
Şimdi bu durumda siz Abdullah Gül‘ün yerinde olsanız nasıl bir karar verirsiniz?
Bay Gül oraya milletin değil, AKP’nin Cumhurbaşkanı olarak seçildi. O makama
oturduğundan bu yana hiçbir davranışında da bunun aksine bir görüntü vermedi.
Yargının, yüksek yargının, üniversitelerin ve öteki kurumların iktidarın arka bahçesine
dönüşmesi amacıyla elinden geleni ardına koymadı. Ne kadar AKP’li-İslamcı yandaşı varsa, o kurumlara onları getirdi.
Önüne gelen her yasayı, her kararnameyi gözü kapalı imzaladı. Ben şimdi size olacakları söyleyeyim. Tahminim şudur: Bizim beyefendi böyle bir konuda onay verip aralık ayında referandum yapılmasını, iktidarı riske sokmayı içine sindiremez.
O halde kendince bir gerekçe bulacak ve “İnşallah bu kez yapılacak oylamada 367’yi bulurlar” umuduyla yasayı Meclis’e iade edecektir.AKP’nin cumhurbaşkanı olmak kolay iş değil yani! Onu oraya babalarının hayrına seçmediler.
Bekleyelim, hep birlikte görelim.
Gaziler mitingi iptal!
Sevgili okuyucularım, Türkiye yıllardır terör belasıyla boğuşuyor. Bu
süreçte bırakın maddi yıkımları bir yana, en büyük acıyı manevi yıkımlardan çektik.
Tam yedi bin şehidimiz toprağa verildi. Sayısını hiç kimsenin bilmediği binlerce gazimiz var.
Bazılarının eli kolu, ayağı bacağı koptu, gözleri kör oldu, bazıları başka nedenlerle sakat kaldı.
Binlerce terör gazisi şu anda tekerlekli sandalyede ve yetersiz maaşlarla yaşam kavgası veriyor. Gazilerimiz ve şehit aileleri, dün Ankara’da bir miting düzenlemişti. Bunu ben de sizlere perşembe günkü yazımda duyurmuştum. Mitingde şehit aileleri ve gazilerimiz konuşacaktı.
* * * * *
Ankara Valiliği bu mitingi “Güvenlik gerekçesiyle (!)” iptal etti.
Oysa örneğin Güneydoğu’da
neredeyse her gün mitingler ve
gösteriler yapılıyor, sözde Kürt
bayrakları ve Apo posterleri
açılıyor. Devletin aklına onları
yasaklamak gelmiyor çünkü gücü yetmiyor.
Evet, AKP devletinin gücü
Ankara’da şehitlerimize ve
gazilerimize yetiyor!
Ülkenin bir yanında bölücülere,
Türkiye ve Cumhuriyet
düşmanlarına sonsuz özgürlükler,
başkentinde ise o ihanet tablosunun eseri olan şehit ve gazilerimize “Güvenlik
gerekçesiyle” yasaklar!
İşte size bir utanç tablosu daha.
Önümüzdeki 29 Ekim günü
Ankara’da, Ulus Meydanı’ndaki Birinci Meclis Binası önünde büyük bir miting
düzenleniyor.
Gelişmeler öyle gösteriyor ki, o
mitinge de belki izin vermeyecekler. Kendilerinden olmayanların yasal gösteri yapma haklarına bile açıkça engel oluyorlar… Çünkü
korkuyorlar.
* * * * *
Burada dün öğle saatlerinde
Ankara’nın göbeğinde, Kızılay’da
yaşanan bir rezalete de değinmek
gerekiyor. Özgür Suriye Ordusu
temsilcisi olduğunu iddia eden bir güruh, ellerinde megafonlar, müzik yayınları
eşliğinde basın açıklaması yaptı.
Yanlarında destekçileri olan şeriatçı
dernekler vardı.
Polis karışmıyor, sadece
seyrediyordu.
Tam bu sırada Kızılay’a Türkiye
Gençlik Birliği (TGB) üyesi gençler gelip, Suriye güruhunu protesto
etmeye başladı…
Ve polis o gençlerin üzerine
saldırdı. Çatışma çıktı.
Suriyeliler ve şeriatçılar
polisin koruması altında özgürdü, hedef TGB olmuştu! İnanılır gibi
değildi.
http://sozcu.com.tr/bir-daha-rezil-olduk.html
Yorum Gönder