Uçaklarda güvenlik önlemleri anlatılırken yapılan şu anons, sanırım değişmemiştir:
“Bir tehlike anında önce kendi gaz maskenizi, sonra çocuğunuzun gaz maskesini takınız...”
Yardım edebilmeniz için sizin de yardım edebilecek durumda olmanız gerekir. Aksi halde ne kendinize hayrınız olur ne de yakınlarınıza...
Yaşamın her alanına uyarlanabilecek bu örnek, siyaset için de şöyle ifade edilebilir:
Siyasi partilerin önce kendilerini topluma hizmet edebilecek konuma getirmeleri, sonra da bu işe girişmeleri gereklidir.
CHP’nin yeni olağanüstü kurultayı gündemin üst sıralarına çıkınca yukarıdaki örnek bir kez daha aklıma geldi.
Bir parti, ülkede demokrasiyi yerleştirme iddiasındaysa bunu önce kendi içinde yerleştirmesi gerekir.
CHP bunu en çok zorlayan, bu nedenle de en çok tartışılan parti.
Boşuna dememişler, “demokrasi yazılması kolay, oynanması zor bir oyundur.”
Gündemde olağanüstü bir değişiklik olmazsa şubat sonuna, hatta mart ortasına dek CHP düşüncelerinden ya da ürettiği politikalardan çok içindeki eğilimler konuşulacak.
CHP’yi ayakta tutan unsurlardan biri, düzeyi ne olursa olsun parti içi demokrasi. Aksi halde siyasi tarihimizin pek çok “lider partisi” gibi CHP de yakın tarihimizin onca çalkantılı dönemleri içinde varlığını sürdürmekte zorlanabilirdi.
Doğada en büyük olan değil, değişime en iyi ayak uyduran canlı kalır.
Başta verdiğimiz örnek gibi bu söz de siyasete, siyasi partilere uyarlanabilir.
Nedenleri elbette ayrı bir tartışma konusu ama, tarihimizin önemli bir alanını işgal eden siyasi partiler mezarlığında bunun çok örneği var.
Konunun özüne gelirsek; CHP bu ülkeyi yönetebileceğine toplumu inandırmak, demokrasiyi gerçekten ileriye götürebileceğini göstermek için her türlü tartışmayı yapmak, gerekirse bunun dozunu yükseltmek zorunda.
Demokrasinin olabildiğince sorunsuz işlediği bütün ülkelerde, özellikle sosyal demokrat partilerde böylesi tartışmalar olağandır. Bu tartışmalardan sonra da ortaya bir ürün çıkar ve toplumun önüne konur.
CHP’nin önümüzdeki olağanüstü kurultayı ya da kurultayları böyle bir üretim ortaya koyacak mı?
Koymak zorunda.
Mesleğe ilk başladığım yıllardan beri Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma ilişkin en çok şu iki cümle kurulur:
Bir darboğazdan geçiyoruz...
Bir uçurumun kıyısındayız...
Bugün nasıl bir cümle kurmak gerekir, sorusunun yanıtını okura bırakıyorum.
CHP’nin iç düzenini bir an önce tamamlaması, Türkiye’yi yönetmeye hazır bir parti algısı yaratması gerekiyor.
Türkiye’nin genel gidişi ortada...
Türkiye’nin temellerini savunabilecek, geleceğine yön verebilecek başlıca siyasal güç CHP. CHP yönetimi ve kadrolarının kendisinde bu gücü görmesi yetmiyor, topluma da anlatabilmesi, bu yönde güven verebilmesi gerekiyor.
Ne söylersen söyle, söylediğin, hitap ettiğin kişinin ya da kişilerin anladığı kadardır. Bugünkü iktidar uygulamalarından da kaynaklanan nedenlerle CHP’nin topluma ulaşmasının önünde pek çok engel var. Ancak bunlar bahane olamaz, olmamalı. Hanibal’ın dediği gibi, bir yol bulmalı, yoksa bir yol açmalı.haberguncel.blogspot
Aksi halde gidiş CHP’nin varlığını da tehdit eden bir süreçtir. Bu değerlendirmeyi kesinlikle karamsarlık-iyimserlik gibi duygularla yapmıyorum. Görünen gerçek bu.
Özellikle gelen mektuplardan hissettiğim o ki; CHP içinde yer alabilecek ama uzak duran, CHP’den çok şey bekleyen ama güven sorunu yaşayan ciddi bir kesim var.
Anadolu insanı siyasi olarak tutucu değil. Önemli bir kesim oyunu, “bu sefer şuna” diye veriyor... Klasik oyların yanında, “bu sefer CHP’ye” diyecek kesimleri arttırmak gerekiyor.
O gün, bugün değilse ne zaman?
Bunu CHP kadroları, CHP’ye gönül verenler yapmayacaksa kim yapacak?
Demir parmaklıkların arkasında, bulutlara uzanan yüreğimden taşanların bir bölümünü paylaşmak istedim.
Mustafa Balbay/Cumhuriyet
Yorum Gönder