Amerikan basınında Kaddafi’nin nasıl yakalandığını ve öldürüldüğünü okuyoruz:
“Kaddafi perşembe günü Sirte kentinden çıkış yaptı... Konvoyu Amerikan casus uçakları tarafından saptandıktan sonra ilk olarak uzaktan kumanda ile Nevada’dan yönetilen Predator uçağı ile vuruldu. Hemen sonra bir Awacs uçağı Fransız jetlerini göreve çağırdı. Fransız jetleri Kaddafi ve yakınlarının içinde bulunduğu konvoya iki adet 500 paundluk bomba attı. Bombalama sonucunda birçok kişi öldü, Kaddafi ise yaralandı. Libya lideri İngiliz SAS kuvvetlerinin yönlendirdiği Libyalı isyancılar tarafından linç edildi...”
ABD’nin savaş yeteneklerini görüyor musunuz?
Adamı Libya çölünün ortasında casus uçakla buluyor, Nevada’dan yönettiği insansız uçakla vuruyor, Awacs’la yerini Fransız uçaklarına bildiriyor, bombalattırıyor.
Libyalı teröristlere verdiği bu destekle Kaddafi’yi imha ediyor.
Ve aynı Amerika bir türlü PKK çetelerinin yerini bulamıyor!..
Sözde bize istihbarat veriyor.. Ama verdiği istihbarat bir türlü işe yaramıyor...
Ancak eğer istihbaratı bize değil de PKK’ya veriyorsa o istihbarat çok işe yarıyor denebilir... Çünkü PKK hayli zor operasyonları gayet başarıyla gerçekleştiriyor!
Bu arada ne iktidar ne muhalefet ABD’ye:
- PKK canileri yıllardır sizin kontrolünüzdeki topraklarda üsleniyor, bu işe bir son verin ya da bırakın biz verelim, diyemiyor...
ABD, PKK’yı yok etmemizi istemiyor.
Phillips ve benzeri raporlarında hükümete sürekli “PKK ile anlaşın” tavsiyesi yapılıyor.
Hangi koşullarda anlaşacağız? Tabii PKK’nın dayattığı koşullarda...
O koşulları kabul etmeyince PKK öldürmeye devam ediyor...
Kimliğimiz: İnsanlık!
İstanbul’da yüz binlerce Kürt ve Türk birlikte yaşıyor.. Siz hiçbir araba kaza yaptığında ya da bina yıkılıp insanlar altında kaldığında kazaya uğrayana “Türk müsün, Kürt müsün” gibi soru sorulduğunu duydunuz mu?
Bu ülkede yaşayan insanlar birbirinin yardımına koşarken etnik kimliğine bakmaz.
Van depremiyle ilgili Kürt - Türk muhabbeti nereden çıktı peki?
Evet halkın canını yakan, cinayetler işleyen PKK adlı bir örgüt var.
Bu örgüt Kürt milliyetçisidir.
Halk bu örgüte karşı öfkeli...
Ama herhalde silahlı örgüt ile deprem felaketzedelerini birbirine karıştırmanın mantığı yoktur.
Kaldı ki bir binanın altında terör örgütü üyeleri de kalmış olabilir...
İnsanlığın icabı o kişileri oradan kurtarmaktır.
Kurtarır sonra yasalar önünde hesaba çekersiniz.
Bir TV programcısı hanım “Polise önce taş atıyor sonra yardıma çağırıyorsunuz” gibi laflar etmiş. Sosyal medyada bu hanıma karşı tepkiler oluşmuş... Bu hanımın sözlerini cahilliğine ya da zevzekliğine verip geçeceksiniz... Üzerinde durmaya bile değmez...
Bu felaket üzerinden siyasi tartışmalara ya da PKK ile hesaplaşmaya girişmek ilkelliktir.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Ağlama sırası onlarda” gibi sözleri kınaması yerinde bir çıkıştır.
Genel görüntü zaten bütün bu sakıncaları ortadan kaldıracak bir yücelik arz ediyor.
Yurdun dört bir yanında insanlar yardım için seferber olmuş durumdalar.
Çoğunluk etnik kimlik vs. gözetmeden sadece yardımı düşünüyor...
İnsan kimliği bütün kimliklerin üzerindedir. Onu kaybedersek her şeyimizi kaybettik demektir.
Uğur
Star Televizyonu Doğuş grubuna satıldı... Doğuş grubu daha önce siyasi program yapan gazetecilerin işine son verdiği için Uğur Dündar, Star’da kalmak istemedi. CNN Türk’e geçeceği yolunda haberler dolaşıyordu. Ancak Uğur, Star’a veda ederken en azından yakın gelecekte Doğan grubunda çalışmayacağını ifade etti... Dedi ki:
“Star’ın satılmasının ardından Aydın Doğan’la görüştük. Star TV için neler yaptığımızı, çökmüş bir kanalı haberle nasıl ayakta tuttuğumuzu o da biliyordu. Aydın Bey ‘Doğan grubunda sana önerebileceğim bütün koltuklar dolu’ dedi. Kendisiyle el sıkışarak dostça ayrıldık...”
Bir gazeteci başarılı olursa taltif edilir. Bizde gazeteci başarılı olursa hapse yollanıyor. Olmadı patron yollarını ayırıyor. Çünkü iktidar baskısı patronun tepesinde Damokles’in kılıcı gibi sallanıyor. Daha da acısı; böyle bir iktidar özgürlükçü anayasa yapacak, diye hayaller kuruluyor...
Deniz Feneri’nde tahliye edilen 6 şüpheliden sonra cezaevinde kalan
2 şüphelinin tahliye beklentisi boşa çıkmış.
Demek ki onların belli noktalarla fazla samimiyeti yoktu...
Haldun Ertem
CB
Depremin üzerinden 48 saat geçmiş.. Köylere hala ulaşılamadığı gelen haberler arasında. Yurttan yardım yağıyor ama yardım koordinasyonu çalışmıyor. Bir deprem ülkesindeyiz ama her depremde aynı başıbozukluğu yaşıyoruz.
Bu arada Cumhurbaşkanı deprem bölgesine gitmeyeceğini açıklamış.
Gerekçesi doğru. Başbakan da gitmemeliydi.
Çünkü o zaman yerel yöneticileri felaketi unutup devletlüleri ağırlama telaşına düşüyor.
Devletlüler “olay yerinde incelemeyi” faleket gelmeden yapmalı...
Türkiye, çocuk haklarında her dersten sınıfta kalmış.
Hocalar takmıştır da ondan!
Fahrettin Fidan
Libya’ya şeriat gelmiş.
Bu şeriatı ABD getirdiğine göre
Obama’nın “gizli Müslüman” olduğu doğru galiba...
Gülhan Elmas
Gönül
İngiltere’de yaşayan Oya Malgir ile Türkiye’deki arkadaşları küçük bir teşkilatlanmaya gitmiş, Türkiye’deki kadın hapishanelerinde yatan mahkûmlar ve çocukları için yardım topluyorlar. Bu yardımları depolarda biriktiriyor sonra kadın hapishanelerine taşıyorlar. Dün Eskişehir Kadın Hapishanesi’ne malzeme yardımı nakledilmesi gerekiyordu. Kadın mahkûmlar haber göndermiş:
- Bizi şimdilik idare edecek kadar malzememiz var... Siz bize vereceğiniz yardımı lütfen Van’daki deprem bölgesine gönderin.
Oya Malgir bu olayı telefonda ağlayarak anlattı.. Öylesine duygulanmıştı...
Melih Aşık/Milliyet
Yorum Gönder