Mustafa’m, Mustafa Kemal’im... - Hikmet Çetinkaya

Bir alevin hüzünlü titreyişini düşünürken, bir tükenişi, garip bir ikilemi, yaşamın eytişiminin gölgesinde kaybolan tümceleri anımsadım.
Bir ışığın sönmesi nedir?
O ışık birden sönerse, ortalık zifiri bir karanlığa dönüşürse insan ne yapar?
İnsanın içini titreten soğuk bir günün sabahında bir ışığın yanışını, sönüşünü, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının canlarıyla kanlarıyla kurdukları Cumhuriyetimizin geldiği durumu yazmak istedim bugün.
Van ve Erciş’teki yıkım, 600’e yakın yurttaşımızın enkaz altında kalarak yaşamlarını yitirmesi, bölgedeki yoksulluk, canlarını dişlerine takarak insanlarımızı enkaz altından çıkaran kurtarma ekipleri.
Üşüyen çocuklar...
Analar, babalar...
Ve Cumhuriyet Bayramı törenlerinin bu yıl yapılmaması.
Elbet şehit cenazeleri, Van ve Erciş’teki yıkım yüreğimizi acıttı...
Peki törenlerin yapılmaması içimizi kuşatan bu acıyı dindirecek mi?
Kutlamaların, resepsiyonların yapılmamasını anlıyorum da törenlerin neden iptal edildiğini anlayamıyorum.
Cumhuriyetimizi kuranları, Aydınlanma Devrimi’ni yapan Mustafa Kemal ve arkadaşlarını unutturmaya mı çalışıyorlar topluma?
***
Önceki gece Ege’den dönerken, arabalı vapurdan lacivert suların beyaz köpükler saçtığını, gökteki yıldızların ne denli hüzünlü olduğunu gördüm.
O anda al bir şafak, Kocatepe, Dumlupınar geçti gözlerimin önünden...
88 yıllık Cumhuriyet...
Bedenin soluğundan esen bir fırtına, derin buğu basmış bir ova, Gediz Nehri, Belkahve, İzmir’in Kordonboyu, eski bir albümün içinde solmuş fotoğraflar gibi karşıma çıktı.
Topçular’dan kalkan arabalı vapur Eskihisar İskelesi’ne yanaşmıştı... Attilâ İlhan’ın, belki 30 yıl önce kendisinin okuduğu “Mustafa Kemal” şiirini o anda anımsamaya çalıştım:
“Dağ başını efkâr almış,
gümüş dere durmaz ağlar,
gözyaşımdan kana kesmiş gözlerim,
ben ağlarım, çayır ağlar, çimen ağlar,
ağlar ağlar cihan ağlar.
mızıkalar iniler, ırlam ırlam dövülür,
altmış üç ilimiz, altmış üç yetim,
yıllar gelir geçer, kuşlar gelir geçer,
her geçen seni bizden parça parça götürür,
Mustafa’m, Mustafa Kemal’im.”
***
Van ve Erciş’teki deprem tüm ülkemiz insanını derin acılar içinde bıraktı...
Biz bu yüzden mi Cumhuriyetimizin 88. yılını törenlerle kutlamıyoruz?
Eğlence değil, tören!
Bizler bu ülkede Atatürk’ün adını duyduğunda tüyleri diken diken olan siyasetçiler, Cumhuriyet törenlerine zoraki katılan başbakanlar gördük.
ABD’nin öngördüğü “ılımlı İslam modeli”ni benimseyenler, Atatürk’e küfredenler, öfke saçanlar, 88 yıl önce kurulmuş laik devleti içine sindirebilirler mi?
Emperyalizmin patronları ne istiyor Türkiye’den, ona bakalım!
Laik ve demokratik uygarlık haritasını silip, tarihsel ve siyasal bir hesaplaşma...
Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da yapılan buydu ve tarihsel hesaplaşma gerçekleşti.
Türkiye’nin uygarlık pusulası 88 yıldır bellidir ve bu yolda yürüyecektir... ABD ve AB’nin hesapları Türkiye’de tutmayacaktır.
Yurtseverliği ezmek için kullanılan dincilik, mürteci ve takıyyeciliğin buyruğunda olanlar laik demokratik Cumhuriyet’i içlerine sindiremiyor bugün.
Yakın tarihimizi bir kez daha okumanızı salık veririm Cumhuriyet’i anlamak için...
***
Türkiye’nin yol haritasında araştırma, inceleme, önyargısız yaklaşım, bilimsel sentez vardı...
Şimdi var mı?
Yok!
Bu bir uygarlık sorunudur!
Vahşi kapitalizmin ve emperyalizmin dişleri arasında yok olmak istemiyorsak bunu yapmalı; demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye yaratılmalı.
Başka çıkış yolumuz yoktur...
Sahi, ışık birden sönse, her yer zifiri karanlığa dönüşse insan ne yapar?
***
Cumhuriyetimizin 88. yıldönümünde, Bingöl’de “canlı bomba”; üç ölü, 20 yaralı, yaralılardan 5’i asker...
Artık yeter!..
Kana doymadın mı; ırkçı, gerici, faşist PKK!

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget