88 yıldan bu yana ilk kez Cumhuriyet Bayramı kutlanmadı.
Geçen yıl da Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geliş yıldönümü olan 27 Aralık 1919 kutlaması yapılmadı. Bu tarihte Kara Harp Okulu öğrencileri, okullarından başlayıp, Ulus’ta biten bir yürüyüş düzenlerlerdi her zaman.
Ankara Valisi, “Trafikte aksama yaşanmasın, genel hayat olumsuz etkilenmesin” gerekçesiyle bu kutlamayı yasaklamıştı.
Yıllardan beri süregelen ve şimdiye dek hiç bir trafik kargaşasına neden olmayan ve hiçbir iktidar döneminde yasaklanmayan “Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüşü”, yine ilk kez AKP iktidarı döneminde ve 27 Aralık 2010 günü yasaklanmıştı.
Genel Kurmay da bu uygulamaya bugünkü Cumhuriyet yasağında olduğu gibi yine seyirci kalmıştı.
88 yıldan sonra ilk kez yapılmayan Cumhuriyet Bayramı iptalinin nedeni ise “Deprem felaket”iymiş…
Ama daha sonra Abdullah Gül, Hürriyet Gazetesinin resepsiyonuna koşa koşa gitti. Başbakan da bazı kokteyllere ve düğünlere katıldı.
Bu düğünlerde, bu resepsiyonda Van depremi yok muydu?
Vardı.
Vardı, var olmasına da asıl amaç başka.
Asıl amaç, Kemalist Cumhuriyetle hesaplaşmak. 88 yıllık bir Cumhuriyet dönemini tasfiye etmek. 2002’de başlayan “Ilımlı İslam yolculuğu”na son noktayı koymak… Siyasal İslam’ın yol haritasını tamamlamak…
AKP geçmişte sabırla, dirençle, mehter marşı gibi bir adım ileri, iki adım geri atarak, “takıyye yöntemi” ile (asıl amacı gizleme) eteklerindeki taşları birer birer dökmüş, biraz da devrimci, demokrat güçlerin dağınıklığından, sessizliğinden yararlanarak, Cumhuriyet kurumlarına yerleşmişti. Şimdi eteğindeki son taşları boşaltmak ve bütünüyle 1923 Devrimini ortadan kaldırmak için uygun ortam yaratmaya çalışmaktadır.
Başta ulus-devlet ve bağımsız Türkiye olmak üzere, Kurtuluş Savaşımızın tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak için mücadele vermektedir.
Yani, şu sıralar, ABD’nin planlayıp yönlendirdiği, “ılımlı İslam” temelinde, bir karşıdevrim süreci yaşıyoruz. Ülkemiz giderek Atatürk Türkiyesi olmaktan çıkıyor. Yarı bağımlılıktan, tam bağımlılığa geçiyor. Türkiye’yi şeriatçı ülkelerden ayıran laik, çağdaş yapı, yani 1923 Cumhuriyet devrimi yok edilmeye çalışılıyor.
Hedef, tarikat, cemaat devletidir… Hedef, Ulus devletin varlığına son vermektir.
Yargıyı, orduyu kuşatma harekâtı bitmiştir artık. Şimdi sıra bütünüyle Türkiye’yi teslim almaya gelmiştir. Onun için sırada “Bölünme anayasası” vardır… AKP, muhalefetin de yardımıyla bu işi başaracağına inanmaktadır.
Anayasa değişikliği aynı zamanda bir rejim değişikliğidir.
Ama avuçlarını yalarlar.
Burası ne Libya’dır, ne Irak’tır, ne Afganistan’dır, ne de Arabistan’dır. Burası 1923 şanlı devrimini Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte gerçekleştirmiş bir ülkedir.
Onlar, Van depremini bahane ederek Cumhuriyet Bayramını yasaklasalar da halk yine Cumhuriyeti’ne sahip çıkmıştır. Çıkacaktır. “Ferman Abdullah’ın ve Tayyip’inse, Cumhuriyet bizimdir” diyerek, çoluğu çocuğu, genci yaşlısı ile binlerce vatandaş meydanları doldurmuştur.
Ilımlı İslam düzeninin kurulması, ABD’nin BOP haritasının tamamlanması aşamasıdır.
Bu aşama için daha önce ordu dağıtılmalı, Kemalist Cumhuriyet ortadan kaldırılmalıdır.
Şimdi bütün hazırlıklar bunun için yapılmaktadır.
Biz inanıyoruz ki AKP’ye oy vermeyen yüzde 50, Cumhuriyeti yıktırmayacaktır onlara. Yine biz inanıyoruz ki, AKP’ye oy veren milyonlarca vatandaşımız da Cumhuriyetimizin yıkılmasına göz yummayacaktır…
Onun için, kimse yanlış hesaplar peşinde koşmasın. Kimse Kemalist cumhuriyeti ılımlı ya da ılımsız İslam cumhuriyeti ve tarikat, cemaat devleti ile değiştirmeye kalkmasın. Kimsenin gücü yetmez buna. Çünkü Cumhuriyet öyle kolay kazanılmadı, kolay da teslim edilemez… Edilmeyecektir…
Ali Eralp
Yorum Gönder