Seller basar, yangınlar olur, depremler kentleri köyleri yıkar…
Suçlu ararız!
Doğadır suçlu, ama sen, doğayı nasıl suçlarsın?
Bizleriz suçlu olan!
Yıllardır bunu hep yazarız, söyleriz. Ama boşa gider!
İktidarda kim varsa, o, bu, öteki, beriki, hepsi duyar, konuşur, çaresini bulacağız. Depremleri, sel baskınlarını, daha nice felaketi önleyeceğiz, der.
Van ve Erciş neredeyse yok oldu! Yüzlerce insan, yüzlerce yapı, okul, hapishane, hastane toprak oldu. İçindeki insanlarla birlikte…
Bilinmedik bir şey mi bu? Beklenen bir yazgı!..
Türkiye depremlerle yaşamak zorunda? Uzmanlar, bilimciler TV’lerde kaç kez uyardı; planlarda, haritalarda gösterildi fay hatları…
On yıllık bir iktidar var. Nice depremler yaşadık, nice ölümler, acılar… Suçlu az çok belliydi, cahil, çıkarcı müteahhit denen adamlar! Birileri yakalandı, hapsedildi, ötekiler yollarına devam etti. Devlet, hükümet, belediyeler onları korudu mu, destekledi mi, yoksa yalnız seyirci mi kaldı?
Koca koca dev yapılar önce İstanbul’da, sonra bütün büyük kentlerimizde göklere yükseldi. Elli kat, yüz kat… Bunlar sağlam yapılarmış! Ucuz satıştalar! Deprem bize bir şey yapmaz diye insanları inandırarak… Bütün bu devlerin yapılması denetimlerden nasıl geçti acaba? “Para para para” demiş Napolyon, savaşları kazanmak için. Bu çirkin, yanlış yapılanmalar, dolayısıyla deprem, sel baskını gibi felaketlerin baş suçlusu, bu işlerde para tezgâhının yaşanması değil mi?
Ben İstanbul’da bir yapının on ikinci katında yaşıyorum yıllardır… Her katta dört daire var. Bankanın yaptığı apartmanlardan biri. Pek çok kez yaşadık ufak tefek sallantıları. Bir keresinde epey korkmuştuk. Her an içimde bir sezgi vardır, ha şimdi, ha şimdi!..
Ya, o kırk elli katlı, her katında sekizer dairesi olan devler!.. İstanbul’u bayağılaştıran yapılar!.. İnsanın, bu çirkinlikleri ancak bir deprem ortadan kaldırır, diyesi geliyor…
Yine konuşuluyor açık açık, İstanbul’un büyük bir depremle tanışması bir zaman sorunu diyorlar… Bir de deprem vergisi almışlardı! Kentin depreme dayanıksız binlerce evi incelenecek, yıkılanlar yıkılacaktı… Ne oldu?
Doğanın acıması yok! Ama ülkeyi yönetenlerin hiç yok!.. Hele on yıl iktidarda olup, ne var ne yok her şeyi eline geçiren AKP’nin var mı? Varsa, nerede?
Oktay Akbal/Cumhuriyet
Yorum Gönder