Dağınık bir ufuğun kesilmesi gibidir yaşam...
Bazen havanın yarılmasını düşlerim... Tüm acıların dinmesini... Ufkun sonsuzluğunda yaşamın çoğalmasını... Açlığın, yoksulluğun bitmesini...
Akan kanın durmasını...
Gözyaşlarımızın dinmesini...
Adsız çocuklarımızı, kavruk yüzlü kahramanlarımızı, Meriç’ten Fırat’a, Edirne’den Van’a insanlarımızın bu coğrafyada özgürce barış içinde yaşamasını.
Televizyon kanallarında Van’da ve Erciş’te yaşanan dramı izlerken gördüğüm, düşlediğim tüm renkler kayboluyor birden.
Gözlerimi yumuyorum.
Bu coğrafya benim, sizin, hepimizin...
Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle...
Tüm etnik kimlikleri atıyorum bir kıyıya.
İnsan olmanın erdemini arıyorum.
Van’ın Erciş ilçesi...
Yıkılan konutlar...
Yedi katlı bir konut yerle bir olmuş...
Apartmanda oturanların hemen hemen tümü öğretmen...
Altı kişi kurtarılmış...
***
Van’dan gelen haberler acımızı büyütüyor... Güroymak geliyor aklıma... Ardından Yüksekova, Hakkâri...
O şehit cenazeleri...
Kaç şehidimiz oldu bir hafta içinde?
37...
Bir haber dikkatimi çekti, benim ülkemin bir cennet olduğunu fark etmeyenler için yazıyorum.
Filistinli Amina Muna’nın telefonda annesi Samira Munna’ya söyledikleri...
Amina ne diyordu annesine:
“... Anne, hiç cennetin nasıl olduğunu düşündün mü?”
Anne Samira:
“Bazen düşündüm kızım!”
Amina:
“Şimdi ben cennetteyim... Çünkü Türkiye’deyim...”
***
Amina 10 yıl İsrail’de cezaevinde yatmıştı. Yaşam boyu hapis cezası alan Amina, İsrail’le Hamas arasında tutuklu takası kapsamında Türkiye’ye gönderilmişti.
Benim ülkem bir cennet...
Ovaları, dağları çokuluslu altın avcılarına peşkeş çekilse de...
Hakkâri’nin Sümbül Dağları, Kaçkarlar, Spil, Toroslar ve Kaz Dağları...
O canım ırmakları...
Gözlerimi yumup düşlerimi çoğaltıyorum...
Van depremi hepimizin yüreğini sızlattı.
İsrail bile “Yardıma hazırım” dedi, tüm ülkeler yanımızda yer aldı.
Van’daki acıyı Manisa’da, Aydın’da, Kayseri’de, Trabzon’da yaşayan insanlarımız da yüreklerinde hissetti.
Gelin tek yürek olalım...
Gelin kardeşliğimizi iyice pekiştirelim...
Gelin akan kanı durduralım...
Pazar günü İzmir’de “teröre lanet” mitingine on binler katılmıştı... Çünkü şehit cenazeleri peş peşe geliyor, ana kuzularımız ölüyordu...
Eğer Van depremi olmasaydı İzmir’deki miting manşet olacaktı hem Cumhuriyet’e hem de öteki gazetelere.
***
Önceki gün İzmir mitingi, on binlerin haykırışı, tek sütundu Cumhuriyet’te...
Demek ki Türk, Kürt yok!
Kardeşlik var!
Eşit yurttaşlık!
Acılarımız da ortak bizim sevinçlerimiz de...
Yakın tarihimizin sayfalarına bakın, göreceksiniz.
Amina Muna’nın annesine söyledikleri Türkiye’nin gerçek fotoğrafıdır...
Munzur Ovası’nda dolaşmak, Sümbül Dağları’nda o görkemli doğayı seyretmek, Kaçkarlar’da soluk almak, Ege ve Akdeniz kıyılarında denizin mavi derinliğinde sevginin resmini çizmek.
Parçalanmış hayatlar bize göre değil inanın!
Hayat insan için umut tüm hüzünlere karşın...
Etnik ve mezhepsel kimliklerden uzak, ırk ayrımcılığı yapmadan kucaklaşmanın zamanıdır şimdi.
Tutalım ellerimizi, kenetlenelim kültürümüze, yaşadığımız coğrafyanın tüm güzelliği için...
Şarkılar söyleyelim...
Umuda doğru uzanalım birlikte...
Tümleşelim...
***
Binlerce yıllık tarihimize bakalım; Hasankeyf’ten Allianoi’ye doğru bir kuş uçuşunda Homeros’un “ışık sahili”ne inelim...
Vişne, narenciye bahçelerini dolaşalım... Zeytin ağaçlarının altında oturalım... Cunda’da denize taş atalım... Islık çalalım çocuklar gibi, oynayalım. Harran’da soluklanıp Istrancalar’da sevdanın adresini arayalım...
Zor mu bunları yapmak, zor mu?..
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder