Van depremi, Türk ulusunun zor günlerde nasıl bir dayanışma gücüne sahip olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Devlet kurumları bir miktar gecikmeli de olsa bölgeye giderken, belediyeler, iş dünyası, sivil toplum ve vatandaşların kendi aralarında oluşturduğu gönüllü örgütler depremzedelerin yaralarını sarmak için kenetlendi. Muhalefet partileri de böylesine zor günlerde olması gereken sorumlu tavrı sergilediler.
***
Bu seferberlik sırasında, önce sosyal medyada duyurulan ve büyük destek gören iki önemli girişimi okurlarımızla da paylaşmak isterim. Bunlardan biri meslektaşımız Ahmet Tezcan’ın başlattığı ‘EvimEvindirVan’ kampanyası. Bir diğeri ise Şişli Belediyesi’nin benzer girişimi. Her iki kampanyanın amacı da, depremde evlerini ve yakınlarını kaybeden vatandaşlarımızın, çadırlar ya da ev ortamıyla kıyas götürmeyen misafirhaneler yerine başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin değişik illerinden gönüllülerin yanında, aile ortamında konuk edilmelerini sağlamak.
Bu ve benzeri girişimler, bugün depremzedelerin yarasını sarmakla kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin doğusu ile batısı arasında on yıllardır varlığını koruyan, sosyo-ekonomik uçurumun giderilmesi yönünde yeni bir bilinçlenme ve karşılıklı kaynaşma zemini doğmasına da yardımcı olabilecektir.
Yıllardır çektiğimiz terörün ardındaki temel sorunlardan birinin de bölgeler arası gelir dengesizliği olduğu gerçeğini akıllarda tuturak bu tür girişimleri teşvik etmek ve katkıda bulunmak gerekir.
***
Ulusca övgüye değer bir dayanışma gösterdiğimiz bu depremde, tek tük de olsa ‘ırkçı’ ve ‘ilkel’ yorumlar yapanlar da çıkmadı değil. Bu insanlık dışı yorumların benzerleriyle Gölcük depremi sonrasında da karşılaşmıştık. Depreme karşı gösterdiğimiz dayanışmayı, bu tür görüşlerin dışlanması için de göstermemiz gerekir.
***
Son olarak, hem ülke yöneticilerine hem de biz bireylere düşen sorumlulukları bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Devlet imkanları hızla yetişememiş olsa da, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın beraberinde bakanlarla hızla bölgeye gitmesi, hem depremzedelere hem de tüm topluma moral olmuştur. Ancak bu Başbakan Erdoğan’ı bugüne kadar yerine getirmediği önemli bir sorumluktan kurtarmaz. Bugüne kadar ihmal ettiği görevi yerine getirerek, hem merkezi hem de yerel yönetimlerin binaların depreme karşı dayanıklılığını ödünsüz denetlemelerini sağlamalıdır.
***
Benzer acılarla bir daha karşılaşmamak için biz vatandaşların da payına düşen bir görev var. Yaşadığımız ev ve işyerleriyle, çocuklarımızı gönderdiğimiz okulların deprem dayanıklılığı konusunda sorumlu birer vatandaş gibi hareket ederek gerekli önlemlerin alınmasını sağlamalıyız.
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder