Bülent’ten Al Haberi - Emin Çöleşan

SEVGİLİ okuyucularım, suikast mağduru (!) Bülent Arınç şu anda Başbakan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Başka bir deyişle, Tayyip’in sağ kolu. Öteki bakanlar ve AKP milletvekilleri –yukarıdan gelen emir doğrultusunda- ağızlarını pek fazla açıp konuşamazken, Bülent istediği gibi konuşma özgürlüğüne sahip! Bazen ağlıyor, gözyaşları falan döküyor ama konuşuyor. Şimdi en son sözlerine bakalım ve ne demek istediğini anlamaya çalışalım:
“Deniz Feneri davasında verilen tahliye kararlarının, başka davalardaki hâkimlere de önek olmasını diliyorum. Kalben inanıyorum ki, yakın zamanda diğer mahkemeler ve hâkimler, tahliye kararları vermeye herhalde başlayacaklar. Başlamaları gerekir demek istiyorum. Yoksa bunun izahı olmaz. Tutukluluk süresinin hüküm verilinceye kadar uzaması doğru değil.”
Bunları söylerken üç ismi de örnek olarak gösteriyor. Son seçimde milletvekili seçilen, ancak Silivri mahkemeleri tarafından tahliye edilmeyen Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Korgeneral Engin Alan ve gazeteci Mustafa Balbay.
Onun bu sözlerinden şu sonuç çıkıyor:
“Bu üç milletvekilinin tutukluluk süresi çok uzadı, artık tahliye edilmeleri gerekir. Onların yeri meclistir.”
Bu durumda önümüzde iki durum var:
1- Bu üç milletvekilinin tahliyelerine karar verilmiştir. Adalet Bakanı bu durumu Bülent’e söylemiş, o da açıklamıştır. Yani mahkeme kararını bilmektedir. O halde sorarız: İyi de, mahkeme kararlarını bu hükümet üyesi önceden nasıl bilmektedir?
2- Hiçbir şey bilmemekte, ancak bu sözleriyle mahkemelere direktif vermektedir. “Yeter artık, kamuoyunda büyük tepki var. Bunları bırakmanız gerekiyor” demektedir.
Hangisinin doğru olduğunu bilemem ama birinci seçenek bana daha geçerli ve tutarlı geliyor. Çok yakında görürüz!
***
Burada söz konusu olan, suçlarını bile bilmeden yıllardan beri içeride tutulan sadece üç milletvekilinin durumu değildir. Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı davalarda gazeteci Müyesser Yıldız’dan emekli Orgeneral Çetin Doğan’a kadar nice insanlarımız uzun süredir tutuklu. Burada isim vermeye kalkışsam kitap doldurur. Yazar Ergün Poyraz dört yıldır tutuklu. Olacak şey değildir.
Hepimiz biliyoruz, bunlar siyasi davalara, kana kan, intikam olayına dönüştürüldü.
“Vay, sen benim hükümetime karşı çıktın!.. Vay sen örgüt kurdun!.. Vay, sen darbe yapacaktın!..”
Bunların gerçek olmadığını, böyle bir örgüt olmadığını sanıklar Silivri mahkemelerinde tek tek belgeleyip kanıtladılar. Yargılama aşamasında, suçlandıkları bir sürü belgenin düzmece olduğu ortaya çıktı ama mahkemeler Nuh diyor, Peygamber demiyor. İçeri tıkılan bir daha bırakılmıyor.
O insanların hemen hepsinin cezaevinde haksız yere tutulduğuna bütün yüreğimle inanıyorum.
Bülent Arınc’ın mahkemelere hitaben açıkladığı dilekleri, Silivri’de yatmakta olan üç milletvekili için geçerlidir ama eksiktir. Sadece onların değil, ne zaman biteceğini bir tek Allah’ın bildiği aynı davalarda yargılanan öteki masum tutukluların da derhal tahliye edilmesi gerekir.
Bu davalar AKP hükümeti tarafından “Siyasi hesaplaşmaya” dönüştürüldü, faturanın kesilmesi görevi ise yargıya, adalete verildi. İktidarın siyasi hesabını yargı soruyor, olacak iş midir!
Yargı işte bu yüzden siyasete bulaştırıldı ve toplumdaki güvenini yitirdi.
***
Şimdi bunları yazarken, gözlerimin önüne geçen Pazar günü Ankara Bahçelievler’deki Migros mağazasının kapısında karşılaştığım bir hanımefendi geldi. Yanıma yaklaşıp kendini tanıttı:
“Emin Bey ben Hasdal cezaevinde yatan bir generalin karısıyım… Masum insanlara oralarda çile çektiriliyor… Yeter artık…”
Söylediği ismi bilmiyordum. O kadar çok komutan tutuklu ki, hepsinin ismini bilmemiz mümkün değil. Şu anda yazarken bile, sadece bir general olduğunu anımsıyorum…
Ve hanımefendi bu sözleri söylediği anda herkesin önünde hüngür hüngür ağlamaya başladı…
Ve yanımdan uzaklaşıp gitti.
Ne yapacağımı şaşırdım, çevredeki insanlar da lanetler yağdırmaya başladı.
Haksız yere tutuklu bırakılan o insanlarımız, çileyi sadece kendileri çekmiyor. Dışarıdaki aile bireyleri belki onlardan çok daha fazla sıkıntıda… Maddi ve manevi açıdan her biri tükenmiş durumda.
Bülent Arınç’ın sözlerinin, sadece Silivri mahkemelerine değil, bütün mahkemelere de bu açıdan yol gösterici olmasını diliyorum…
Bütün masum tutuklular için.

Emin Çöleşan/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget