Koray Aydın, 17 Ağustos 1999 Adapazarı-Kocaeli depremi sırasında Bayındırlık ve İskan Bakanı’ydı. Binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, onbinlerce bine yıkılmış ya da oturulur
olmaktan çıkmıştı.
Kızılay o günlerde de “çadır yetersizliğiyle” eleştiriliyordu. Sonra, dünyada kullanılan soğuğa dayanıklı çadırlarımızın niçin olmadığı sorgulandı. Ardından, prefabrik evler yapılması ve vatandaşların bu evlere yerleştirilmesi planlandı. Bugün, o prefabrik evlerin hiç birisi yok. Çünkü, “depolanması zor” diye “hurda fiyatına” satılmış. Benzer prefabrik ev ya da konteynırların alımı, yaptırılması yoluna gidilecek. Bunlar tamamlanana kadar vatandaş yine çadırlarda barınmak zorunda bırakılacak.
Belediye Başkanı niçin yok?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, telefonda, “Van’ın BDP’li belediye başkanını hükümet yok sayıyor. Deprem koordinasyonuna Belediye Başkanı alınmamış ama hayatında belki ilk kez Van’a gelen Kızılay görevlilerine her şey bırakılmış. Oysa, Erciş’te Belediye Başkanı AKP’li olduğu için koorndinasyonda görevli. Bu da belediye başkanlarına yetki ve sorumluluk vermede partisinin önemli olduğunu ortaya koyuyor. Seçilmiş insanlar arasında bu kadar ayrım yapılmamalı” diyor.
Van Belediye Başkanını hiçbir yetkili aramadığı gibi, giden bakanların da belediyeye uğramaması dikkat çekiciydi.
Nasuh Mahruki: Kurtarmayı öğrendik ama…
Adapazarı’nda depreminin olduğu gün oraya gittim. Arama-kurtarma çalışmaları için tüm umutlar 110 kişilik AKUT ekibi ile bir o kadar Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’ne bağlı arama-kurtarma ekiplerine bağlanmıştı. Yani, bu işleri yapacak ekipler yok gibiydi. Bu eksiklikler görüldü, bugün bazı fabrikaların bile ekipleri var.
.
AKUT Başkanı Nasuh Mahruki övünç duylduğumuz bir isim. Telefonda, bugün 30 ekip ve 1400 gönüllüye sahip olduklarını belirtiyor, Van’da 76 enkaz olduğu için 190 gönüllü ve 6 arama köpeği gönderdiklerini söylüyor. Gönderilen ekibin de fazla olduğunu, bazılarını deneyim kazanmaları için ulaştırdıklarını anlatıyor.
Mahruki, Van’a ihtiyacın çok üzerinde arama-kurtarma ekibi geldiğini anlatıyor ve şunları ekliyordu:
“Sağlam bina yapmazsanız, enkaz olur. Ekiplerimiz 14 kişiyi kurtardı. İhtiyaç kalmadığı için de ekiplerimiz ayrılıyorlar. Önemli olan enkaz sonrası değil, enkazın olmaması. Türkiye, arama-kurtarmayı öğrendi ama hala depreme dayanıklı bina yapmayı öğrenemedi. Önemli olan da bu.”
Tam bir karmaşa yaşanıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van-Erciş’te her şeyin planlı-programlı yürüdüğünü belirtirken, yine televizyon muhabirlerine yüklendi. Muhabirleri “yalancılıkla” suçladı. Başbakan bunları söylerken, en büyük depremin yaşandığı 1999 yılında Bayındırlık Bakanlığı yapan Koray Aydın’la sohbet ediyorduk. İşte onun söyledikleri:
“1999 yılı depremine Türkiye hazırlıksızdı. İlk 3 günü kargaşa yaşadık. Ancak ondan sonra ne yardımların yağmalanması oldu, ne de başka olumsuzluklar. Çadırlar kurulurken, biz vatandaşlarımızın kışı geçireceği 44 bin prefabrik konut için 98 ayrı yerleşim alanında bunun çalışmasını ve alt yapısını başlattık. Mutfağı, banyosu, tuvaleti ve içinde sıcak suyu da olan evleri 75 günde yaptık, okullar kurduk. Bugün, o depremle, dar bir alanda meydana gelen Van-Erciş depremini karşılaştırmak mümkün değil.”
Van-Erciş’te yaşananları “büyük kargaşa” olarak niteleyen Koray Aydın, “Bunlar, gelen yardımı bile dağıtamıyorlar. Koordinasyon diye bir şey yok. Bu hükümet döneminde Afet İşleri, Sivil Savunma, Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel müdürlükleri kaldırıldı. Kurumsal hafızayı dağıttılar, nitelikli personeli ilgisiz yerlere gönderdiler. Bu kargaşanın nedenlerinden birisi de budur” diyor.
Yardım geliyor ama dağıtamıyorlar
Van’a, Erciş’e Türkiye’nin her yanından yardımlar gönderiliyor. Yardımlar Van’a geliyor gelmesine ama bunların dağıtımı yapılamıyor. Koray Aydın’da bu durumu “beceriksizlik” olarak niteliyor. Bundan sonra hükümetin “eylem planı” ortaya koyup neyi ne zaman tamamlayacağını ortaya koyması gerektiğini ekliyor.
Adapazarı-Kocaeli neyse, Türkiye için Van-Erciş’te odur. Öyle değil mi?
Saygı Öztürk
Yorum Gönder