BDP’li yurttaşlarımızın silahlı çatışmanın bir an önce sonuçlandırılması, insanlarımızın ölümlerine son verilmesi ve hepimizin bu ülkenin eşit bireyleri olarak kardeşçe yaşamalarını isteyen açıklamalarına saygı ile şapka çıkartmalıyız.
Ama barışın sağlanması için kullandıkları söylemlerde, aramızda önemli bir fark olduğunun da altını çizerek…
Nedir o fark diye soracak olanların, teröristlerin saldırıları karşısında şehit olan Mehmetçiklerle, otuz yıldır çatışmayı sürdürenler için kullandıkları “gerilla” sözcüğünün karşılığında anlaşmak koşuluyla.
Önce, bu ülkenin tüm TC uyruklu erkek evlatlarının belirli bir yaşa geldiklerinde yasalara göre zorunlu askerlik diye bir yükümlülükleri olduğunu hatırlayarak… O, TC uyruklu erkek yurttaşlarımızın tertip diye isimlendirilen askerlik çağında aldıkları çağrılara davul zurna eşliğinde halay çekerek konvoylarla uğurlandıklarını ve asıl görevlerinin olası dış düşman karşısında eğitim görmek olduğunu da unutmayarak.
Evlatlarımızı dış düşmanlar yerine, içeride vatan kavramını yeni bir coğrafya oluşturarak altüst etmek için başkaldıranları ıslah etmek amacı ile ateşe gönderiyoruz.
Ve biz yıllardan beri, bu eğitim için giden, gerektiğinde savaş yapan çocuklarımıza, Mehmetçik adını vererek onları onurlandırmış oluyoruz.
Ya gerilla neyin karşılığı olarak kullanılıyor?
Sözlüğe göre, gerilla, genellikle düşman tarafından istilaya uğramış bir ülkede düzenli bir orduya karşı ufak topluluklar tarafından yapılan çete savaşını yapanlara verilen ad değil midir?
1968’de önce Avrupa’da başlayan, daha sonra bizim gençlerimizi de etkisi altına alan kurulu düzene karşı yapılan gösterilere katılanlar kendilerine bu adı veriyorlardı.
Onlar silah kullanmıyor, kimseyi öldürmüyor, pusu kurmuyorlardı. Bağımsız bir Türkiye isterken yabancı güçlerin etkisi altında olmayan, o tarihlerde iki kutuplu bir dünyada NATO ya da Varşova paktları dışında kalan bir ülkenin evlatları olmaktı düşleri.
Bugün kendi evlatlarını silahlı çeteler olarak eğitip dağa çıkartan, mağaralarda yaşamaya zorlayanlar da keşke 68 kuşağındakiler kadar insancıl sınırlar içinde kalsalar. Kendi gençlerini de vatani görevlerinde birer Mehmetçik olarak ulusal bayrağımızla ve halaylarla uğurlayıp, lorkeler, zılgıtlarla karşılasalar…
“Onları, düşman tarafından istilaya uğramış bir ülkenin evlatlarının istilacı güçler karşısında oluşturulmuş çeteleri olarak görmenin yanlışlığını anlayabilseler…”
Orhan Birgit/Cumhuriyet
Yorum Gönder