Hükümetin Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal etmesine vatandaşlardan büyük tepki yağıyor. Türkiye’nin değişik yerlerinde muhalefet belediyeleri ile sivil toplum örgütleri Cumhuriyetimizin 88. yıldönümünü kutlamak için irili ufaklı törenler düzenledi. Bunlardan biri de Eskişehir’deydi.
2006 yılından bu yana her 29 Ekim’i büyük bir Cumhuriyet yürüyüşü ile kutlayan binlerce Eskişehirli, Başbakan’ın resmi törenlerin iptaline rağmen geleneklerini bozmadılar. Kadınların yoğun biçimde katıldığı yürüyüş, şehitler ile Van depreminde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı ve marşlarla büyük coşku içinde tamamlandı.
Başbakan’a inat ‘tören’ talimatı
Yürüyüşe CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yardımcısı Gürsel Tekin ve milletvekilleri ile birlikte katıldı. Başbakan’ın törenleri iptal genelgesinin ardından Kılıçdaroğlu, parti teşkilatına ve CHP’li belediyelere “Cumhuriyet törenlerini mutlaka düzenlemeleri” talimatı göndermiş. Törenlerin şehitler ve depremde ölenler anısına saygı duruşu ile başlatılmasını da şart koşmuş.
‘Bunun adı yasaklama’
Eskişehir’e giderken yaptığımız görüşmede Kılıçdaroğlu, hükümetin iptal kararını “Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklama” olarak nitelendirerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“30 Ağustos’un ardından şimdi de Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edildi. Böyle zor dönemlerde ulus bilincimizin perçinlenmesi için Cumhuriyet Bayramı bir vesileydi. Tasada da sevinçte de bir olmak demek, Cumhuriyetini kutlarken Van ve Erciş’teki depremzedeyi de kucaklamak, şehidinin canını verdiği davayı da yürekten takip etmek demektir. Böyle bakılmalıydı 29 Ekim’e. Hükümet ise tam tersine hareket etti. Yapılan düpedüz Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklamaktır.”
Başbakan’ın kendi tavırlarının, törenlerin iptali için gösterdiği gerekçe ile çeliştiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Deprem acısını gerekçe göstererek Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasını, geçit törenlerini, çocukların şiir okumasını yasaklıyorsun. Ama bakıyoruz, o günün akşamı düğüne gidiyorsun. Bu nasıl iştir?” dedi.
‘Yatıyor musunuz’ mesajına yanıt
Kılıçdaroğlu uzun seyahatlerde, kendisini arayan vatandaşlara telefon ederek tek tek yanıt veriyor. Kocaeli’den bir yurttaş, “CHP’liler yatıyor mu? Niye televizyonlarda yoksunuz?” mesajını bırakmış. CHP lideri arayıp yanıt verdi:
“Hayır yatmıyoruz. Ben Eskişehir’e Cumhuriyet yürüyüşüne gidiyorum. Arkadaşlarımın bir kısmı Van’da depremzedelerle, diğerleri de seçim bölgelerinde sizlerin derdini dinliyor. Medya yer vermese de bilin ki hepimiz ülkenin her sorunuyla yakından ilgileniyoruz.”
İstanbul’dan arayıp “CHP’nin sesi daha gür çıkmalı” diyen bir başkasına, sadece siyasetçilerin değil sivil toplumun da üzerine düşeni yapması gerektiğini anlatarak, “Biz Eskişehir’de, Bursa’da yürüyoruz. Sizler de yürüyün” çağrısını yapıyor.
‘Anayasadan ‘Türklük’ çıkmayacak’
İzmir’den emekli öğretmen Selahattin Bey, CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki üyesi Prof Süheyl Batum’un “Türklük kavramını anayasadan çıkarmak istediğini” ileri sürerek tepki iletmiş. Kılıçdaroğlu, önce ona sonra da bana “Süheyl Hoca kendisi de defalarca ‘Böyle bir şey yok’ dedi. Hakikaten de kesinlikle yok CHP’nin böyle bir düşüncesi” diyor. CHP lideri anayasa konusunda parti yetkililerinden gelen açıklamaların vatandaşlar tarafından nasıl yakından takip edildiğinin farkında.
‘Yarısı kaçak, nasıl yıkacak?’
Van’dan arayan Muhammet isimli vatandaş, deprem bölgesindeki organizasyon bozukluğunu şikâyet etmiş. Telefonda da CHP liderine, “Çadır sıkıntısının sürdüğünü, kendisi ve bazı depremzedelerin branda bezlerinden derme çatma çadırlar yaparak barınabildiklerini” anlattı.
Başbakan Erdoğan’ın “İmarsız tüm binaları yıkacağız” açıklamasını anımsattığımda, Kılıçdaroğlu, “Samimi bulmuyorum” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Yıkacağı binaları kamulaştıracağını söylüyor. Bugüne kadar neyi kamulaştırmış? Önce kamu binalarını, okulları hastaneleri depreme dayanıklı hale getirsin. 20 yıldır İstanbul’u yönetiyorlar. Şehrin yarısı kaçak. Buyursun yıksın bakalım. Bir tane bile yıkamaz. Asıl bu depremde yıkılan o binaların imar izinlerini kimler vermiş, şimdi kimin partisinde milletvekili, ona baksın.”
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder