Tünay Süer: Teze gavadım!

Başbakan Erdoğan’ın yedirmem sözü ilk defa MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la ilgili olmuştu.
Hatırlayalım;
Özel yetkili savcılık, KCK soruşturmasıyla ilgili olarak MİT’çileri ifadeye çağırmıştı. MİT elemanlarının eylemlere katıldığı iddiaları ve MİT’çilerin Oslo görüşmeleri ifade konusuydu.
Yargı süreci başlamak üzereydi ki, Oslo görüşmelerinin talimatını kendisinin verdiğini açıklayan Başbakan, “Alacaksanız beni alın ”diye ortaya çıkmıştı. Onun için "Sır küpüm, devletin sır küpü" ifadesini kullanmış, ”İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim. Niye, ortada bir problem var. Terör mücadelesinde başarılı olmamız lazım. Bunun için bazı bilgi alışverişlerine sahip olmamız lazım. “-“Ben müsteşarımı yedirmem!” Demiş ve emir vererek 24 saat içinde “Müsteşar Yedirmem Yasası”nı çıkartıvermişti.
Müsteşarını yedirmedi şimdi de “ben valimi yedirtmem” diyor.
 Al valini tepe tepe kullan sayın başbakan.
Nasılsa ne milletvekillerini ne bakanlarını ne de yardımcılarını taktığın var. Bilmem yalan bilmem doğru ama basından öğrendiğimiz kadarıyla ara sıra da bazılarını dövüyormuşsun.
Helal sana Kasımpaşalı!
Anlayamadığım nokta kocaman adamlar sana nasıl tahammül ediyorlar? Yahu beş yaşındaki çocuğu bırak dövmeyi biraz azarlasan küsüyor, bir kenara çekilip konuşmuyor.                                                                
Bu nasıl bir biattir vallahi akıl sır ermiyor. Ne onur kalmış ne de gurur.
                                                            ****
Basından şikâyet. Pes derler buna.Topu,topu  üç, dört ulusalcı medya var, helal olsun ki onlara, diline düşebiliyorlar.    
“MİT Müsteşarımızın Başbakanlık’ın iznine tabi olmasına rağmen bazı gazetelerde çıkan haberler! Sebebiyle şüpheli sıfatıyla müsteşarın çağrılması üzerine başlayan bir süreç… Olay bazı gazetelerde çıktığı gibi, ‘yok Oslo’da şu olmuş, bu olmuş’ bunlarsa bir defa benim müsteşarım, yanında giden arkadaşları, kimseye böyle bir taviz vermek, yazı vermek, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Tabii bu gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım tarzı değildir. Burada yargı tamamıyla her şeyi bir kenara koyup, hatta yasayı bir kenara koymak suretiyle yürütme alanına da girme gibi bir adımı atmış oldu.” Demişti Sayın Başbakan.
Bu sözleriyle Ergenekon ve ona bağlanan diğer davaların ne kadar düzmece olduğu da sanki bir çeşit itiraf gibi olmuştu. Zira o davalarda modern dünya ülkelerinin hiç birisinde olmayan hukuk ihlali olmuş keyfi engizisyona dönüştürülen hükümler verilmişti.
Ah be başbakan keşke TSK’ya da böyle sahip çıkıp, ben ordumu yedirmem diyebilecek bir başbakan olsaydın ve bir gecede “ordumu yedirtmem” yasası çıkartsaydın.
Neyse şimdi eski defterleri deşmeyelim de şu valimi yedirtmem sözüne gelelim.
Evvela kimler yiyecek bu vali efendiyi?
Yahu yamyamlar yeseler midelerine oturur adam.
Saçlar, bıyıklar, kaşlar boyalı, saçlar desen maşallahı var.(!)Keltoş başını örtmek için bir tarafında uzun bıraktığı saçları ustaca diğer tarafa tarayarak çıplaklığını örtmüş.
Bu adamı kazanda pişirmeye kalksalar boyalar dökülüp kafa parıldayınca,  yahu biz yanlış adamı mı pişiriyoruz diye etraflarında aranacaklar.
Sonra affedersin sayın başbakanım ama ÖSO denilen Esat muhalifi uyduruk ordu var ya, hani esir aldıkları Suriye askerlerinin canlı canlı kalplerini, ciğerlerini parçalayıp yiyenler. Bu asırda onlardan başka yamyam kaldı mı bilmiyorum. Bir de bu vahşileri bizlerin paraları ile besleyip saldın Esat’a. Şimdi çöreklendiler vatanımıza,  Allah bizi onlardan koruya.
                                                      ****
Adana’da 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinde, Vali Hüseyin Avni Coş aleyhine sloganlar atılınca Vali'nin yanıtı "Allah belanı versin diyen o gavatı al" olmuş.
Kamudan büyük bir tepki görünce Vali Efendi tornistan yapıp, önce kavas, kalas dediğini sandığını ama daha sonra görüntüleri izleyince, ''İstemeden ağzımızdan çıkmış bir kelime ama halka değil o küfürbaz şahsa yöneliktir'' ifadelerini kullanmış.
İşte iktidarın, başbakanın valisi bu adam. Halkı kölesi kendisini de efendisi sanıyor. Bu vali başbakanın değil de muhalefetin valisi olsaydı şimdiye çoktan görevden alınmıştı.

Geçtiğimiz şubat ayında telefonlarını dinlettiği gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’na hakkında şikâyet mektubu yazan AK Parti Adana Milletvekili Ali Küçükaydın, “O valiyi peki kim, niçin koruyor” sorusuna, “Özel bir durum var demek ki. İçişleri Bakanı’na sormak lazım. Ben birkaç defa sordum, boynunu yana büküyor hep. İdris Naim Şahin’e de şifahi olarak sormuştum” karşılığını vermiş.
Yine Ak Parti Milletvekili Ali Küçükaydın, İçişleri Bakanlığı’na yazdığı 2 sayfalık mektubunda özetle şu ifadeleri kullanmış:
“Son günlerde yaptığı haksız-hukuksuz işlemleriyle gündemden düşmeyen Adana Valisi Hüseyin Avni Coş tabiri caiz ise devlet terörü estirmektedir. Bingöl Valiliği’nden başlayarak H.A. isimli müteahhidi gittiği her ile beraber götürdüğü inkarı mümkün olmayacak şekilde ortadadır. Zira bu kişinin valinin gittiği; Bingöl, Aksaray, Kırklareli, Aydın illerinde kamuya ait işler yapmıştır. Hepsi de belgelidir. Aynı müteahhidi Adana Valisi olur olmaz Adana’ya da taşımış, lüks bir büro açılmış, bazı bürokratlar akşamları bu binaya çağrılmak suretiyle ihaleler yönlendirilmek istenmiştir. Buna itiraz etme cesaretini gösteren elemanlar açığa alınarak görev yerleri değiştirilmiştir.”
Mektup uzayıp gidiyor.
Başbakanın sanırım bu vali beyin yaptıklarından haberi yok veya seslenmiyor! Ne işse Özel durumu varmış!
Yazıya bir GAVAT fıkrası ile son vereyim bugün.
Bir gün Ahmet ile Mehmet arkadaşlar başka bir şehirden iş için İstanbul’a geliyorlar. İşlerini hallettikten sonra güzel bir lokantada yemeklerini yiyorlar İki kafadar yahu gelmişken bir de hovardalık yapalım bari diyorlar. Daha önceleri İstanbul’a gelen arkadaşlarından aldıkları bir randevu evine gidiyorlar. İkisi birer kadın seçip odalarına geçiyorlar.
Mehmet işini çabuk bitiriyor aşağıya inip Ahmet’i beklemeye başlıyor.
Tam o sırada polis baskın yapıyor. Polis yukarılardaki odalardan kadın ve erkekleri yakalama çalışması yaparken,  Mehmet çıkış kapısını da polislerin tuttuğunu görüyor.
Bu sırada polisin kendisi ile ilgilenmediğini fark ediyor. Orada bir perdenin arkasında olan süpürgeyi fark edince kapıp başlıyor oraları süpürmeye.
İçerdeki polislerden birisi onu fark ediyor ve soruyor,
---Sen de kimsin be adam? Seni daha önce buralarda hiç görmedim.
Mehmet----Vallahi abi, ben teze gavatım...

TC:Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget