Gezi Ruhu’na “Vurun Kahpeye” Stratejisi - Leyla Yıldız

Gezi Ruhu’na “Vurun Kahpeye” Stratejisi - Leyla Yıldız
Maksat “kızlı-erkekli”değil, maksat Gezi Ruhu’nu “Vurun Kahpeye” statejisi ile linç etmek.

Ülkesini yurtdışından aktif izleyen biri olarak Türkiye’deki“cinselliğin” manasını ancak şöyle izah edilebilirim: Uğruna kanunlar yapılan, verilen fetvalarla hayatın tam ortasında yer alan, yobaz zihniyetin hem sözüm ona “tabusu” hem de düşünce organı-mekanizmasıdır.

Bu yobaz düşünce neo-fikir akımıymış gibi doktrinleştirilmeye çalışılıyor. Art niyetli erkek nefsinin iğrenç sapık dürtüsünün fantazisine göre cinsel ayrım tetikleniyor. Bir Türk kadını ve kız annesi olarak kaygılanıyorum. Kadının bedeni, giyimi kuşamı, kumasının sayısı, doğum biçimi hangi dine aittir? Sanki Tanrı’m annelikle onurlandırdığı, kutsadığı kadını aşağılamak için yaratmış?

Psikoloji; 11 yaşındaki bir kız çocuğunun koynuna giren adama “pedofili”, “karısı öldükten 6 saat sonra cinsel ilişkiye girilir” fetvası veren sapık hocaya da nekrofili der. Dokunulmaz mukaddes din psikoseksüel rahatsız din adamlarının hakimiyetine mi girmiş?

Hatırlayamadığım bebek yaşımın hafızamdaki kayıtlarından dökülen silik bir meşalenin etrafa yaydığı ışığıdır 29 Ekim aşkı. Çamlıca Tepesi’nden atılan havai fişek ışıklarından vatan bayrağına süzülen yıldız yağmurudur. Yaşlandıkça yaşantıma sağladığı rahatlığa duyduğum hayranlıktır. Sıra dışı destan yazdırmış özgürlüğün en dokunaklı tanımıdır. Bizim toplumda Atatürk ve Cumhuriyet aşkı bebekken başlar, okul öncesi çocuk yaşta değeri anlaşılır, sadakatı kalbimize mühürlenir. İlk okula Türkiye Cumhuriyet’i sevdalısı bilgeler olarak başlanır. Varlığımız hiç düşünülmeden Türk varlığına armağan edilmeye hazırdır her daim. Kükreriz “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım”ı okurken. Bu bizim memleketin 90 yıldır süregelen en doğal hali değil midir?

“Bir daha başını açarak kirlenmeyecek”miş, millete vekil olmuş ama milleti ayrıştıran  bir vekilinin sözü. Türbanı aştık, kirli-temiz polemiği başlayacak derken, “kızlı-erkekli” spekülasyonu kurgulandı. Üstelik Cumhuriyet’imizin 90. Yıldönümünde! Kendilerinden sonraki gençler dini inançlarıyla vatan topraklarında tam bağımsız yaşayabilsinler diye hayatlarını hiçe sayan yüzbinlerce genç fidanların kemikleri sızladı.

İnsanları diri diri yakmaya kalkışan “temiz” zihniyet, başı açık kadınları “ahlaksız” gösteriyor. Ne yazık ki bu zihniyeti savunanı karşınıza geçirip muhatapta alamazsınız.Ancak yeniden doğan Neo-Kuvay-ı Milliye Ruhu seçimlerde kim “temiz” kim kirlenmiş gösterecek! Geçen Cuma Uğur Düdar ile Atilla Sertel Atamızın estirdiği rüzgarla geçti Münih’ten. Duygu yüklü konuşmalarını zevkle dinledik. “Ülkenize sahip çıkın”, kader yolunda” söz sahibi olun” diye tavsiyelerde bulundular. Arkadaşlar, göz göre göre teslim edilemez vatan toprakları, bu vatandaşlık görevini herkes bir yurttaş olarak yapmalı. Çevremden bazıları, “ödesinler bilet paramı gideyim” diyor, peki onlar hiç bir beklentileri olmadan ailerinden çaldıkları zamanı memleketimiz için harcarlarken, siz kim oluyorsunuz? Vatan evladı değil misiniz? Sonra bu topraklar uğruna beşikteki bebeklerini ölüme terk eden analarımız haklarını helal ederler mi hiç?
Her birey içinde bulunduğumuz bu sessiz “milli mücadele” de üzerine düşen görevi yapmak zorunda değil midir?

Geçen sene Almanya ‘nın iktidar partisi Hıristiyan Demokratlar erkek çocuklarına sünnet olmayı yasakladı, hemen ardından yeni düzenlemeler yaparak serbest bıraktı Hıristiyan Demokrat Partisi de her muhafazakar partisi gibi; kendinden olanı kabul eden, diğerinin inancını aşağılayarak soğuk baskı kuran bir organizasyon. Bu olayların en ilgiç yanı ise, Almaya politikasının güncel konularından biri Türkler ve “İslam”, ne de olsa her daim seçim kampanyalarının otomatiğe bağladığı malzemeleriz. Tesaadüfe bakın Türkiye’nin ki de “İslam.” Biri Hıristiyan, diğeri de Müslüman ülke.

Sayın Başbakan, temmuz ayında metro açılışı yaparken kalabalığa sordu,  
"ALLAH AŞKINA SORUYORUM 10,5 YILDIR İKTİDARIZ BİZ KİMİN YAŞAM TARZINA KARŞITIK YA, KİMİN?"
Allah’ın adını vererek Allah’ı da şahit gösteriyorsam yalan söyleyemem sayın Başbakanım, Cumhuriyet’in sağladığı konfordan faydalanarak,madem sordunuz, sıradan bir vatandaş olarak cevap vereyim size; Allah için neye karışmadınız ki? Muhafazakarsınız ya, sizden evliya gibi bir tavır beklerim, sizden herkesi bağrına basan ve tolere eden sevgi dolu tasavvufi sözler duymak isterim. Başımızı kuma gömemediğimiz bir gerçek var, siz sadece yüzde ellinin başbakanı değilsiniz. Tabiki eleştireceğiz sizi, yücelteceğiz de, seveceğiz de, nefrette edeceğiz, başa da geçireceğiz ve icabında indireceğiz de... Çünkü biz Atamızın bize armağan ettiği “hür irade”ye sahip halkız. içimizden çıkmış biri olarak bizi en iyi siz anlamalısınız.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget