Barzani Diyarbakır’da gövde gösterisi yaptı... Diyarbakır sokaklarında ve belediyesinde sözde “Kürdistan” paçavrası dalgalandı. Kıbrıs ve Ermeni açılımları başladı.
Ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü bağıra bağıra ağır tehdit altında. Tamam, “devlet memuru” Genelkurmay Başkanı, “iç siyasetten” elini eteğini çekti de doğrudan Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili bu konularda söyleyecek hiçbir sözü yok mu?
Sordum, soruşturdum... Yokmuş!..
Kıbrıs’ı Rum işgâlinden kurtaran adsız kahraman, “Kürdistan” kurulmasın diye ömrünü dağlarda geçiren efsane komutan Engin Alan’a müracaat ettim.
Günümüz Türkiye’sinde yaşanan olaylara girmeden, şu kadarını söyledi:
“1944
Hitler dönemini inceleyin. Başarısızlıktan orduyu sorumlu tutup, 80
askeri astırdı... 5 komutan intihar etti... 700 subayı cezaevine
koydu... Ve Berlin bir gecede teslim alındı.”
Öyle
ya, Hitler’in ilk icraatı Alman Silahlı Kuvvetlerinin adını değiştirmek
oldu. Sonra doğrudan kendisine bağlı özel kuvvetler SS’leri kurdu.
Herşeyi o biliyor, savaş planlarını bizzat hazırlıyordu. Akıbet Engin
Alan’ın hatırlattığı gibi; Kızıl Ordu Berlin’i teslim aldı, haftasında
Hitler intihar etti.
Acaba Engin Alan Hitler örneğiyle kimlere, ne mesaj verdi?
“Berlin bir gecede teslim alındı” dan kastı ne? Diyarbakır’ın teslim edildiği mi, yoksa düşmanların Ankara kapısına dayandığı mı?
Yorumunu, bizlere bıraktı.
-Savaşla Değil, Bir Avuç Dolar ve Altınla-
Efsane Komutan Engin Alan’ın sözlerinin üzerine söze hacet yok, ama galiba şunlara da dikkat çekmek gerekiyor.
Uludere’de
35 köylünün PKK’lı diye vurulması olayında Başbakan Erdoğan özür
diledi, eşi Emine Hanımı o ailelere gönderdi. Tazminat ödendi. Ancak
kimi iddialara göre, PKK baskısı yüzünden aileler bankaya yatırılan bu
paralara el sürmedi.
Ocak 2012’ydi. Erdoğan’ın “kankası”, AKP’lilerin “gururu” Mesut Barzani, “Bana Uludere’nin hesabını verin” demekle
kalmadı, o ailelere 40 bin dolar gönderdi. Barzani’nin temsilcisi
Lezgin Sindori, zarfların içine ayrı ayrı konulan dolarları ailelere
kendi elleriyle teslim etti.
Barzani, Diyarbakır’ın fethine de
3 bavul altınla geldi. Erdoğan’la birlikte nikâh şahitliğini yaptığı
400 çifte keseler içinde altın dağıttı.
Barzani sadece 1 yıl önce Çekoslovakya ve Almanya örneğini verip, “Kürtler
de bir gün birleşecek. Bu gerçek göz ardı edilemez. Biz de bir ulusuz.
Fars, Arap, Türk ulusundan bir eksiğimiz yok. Zorla bölünenler, 40 yıl
aradan sonra yine birleştiler. Kürt ulusu, gün gelecek, birleşecek ve
kendi kaderini tayin edecek” diyordu.
Peki nasıl? Yıllar önce henüz Erdoğan ve Gül’ün dış politika danışmanıyken Davutoğlu, bunun cevabını şöyle vermişti:
“Sınırlarımızdaki
sorunlar –K. Irak’ta ve bu bölgedeki Kürtlerin yaşadığı sorunlar da
dâhil- sınır aşan ekonomik karşılıklı bağımlılıklar yaratılarak
aşılabilir… Doğu Bloku’nun yıkılmasında Almanya’nın ekonomik gücünü
hatırlayın. Tankların yapamadığını Mark yaptı.”
Diyeceğim; Savaşsız, tanksız Barzani bir avuç dolar ve altınla bölgeyi teslim alıyor. Ya da teslim ediliyor!..
Bu
arada Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Hanım, Suriyeli çocukları
görünce nasıl gizli gizli ağladıklarını açıklıyor... Peşinden Başbakan
Erdoğan, Bismil’de bir gencin otobüslerinin önüne çıkıp, “Başbakanım biz barış istiyoruz” dediğini, Emine Hanımın elini öptüğünü, “hüngür hüngür ağlayarak ayrıldıklarını” anlatıyor.
Ne destan yazıyoruz ama!.. “Ağlaya ağlaya bölünmenin” destanı!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
22 Kasım 2013
Yorum Gönder