Yıllar ne kadar da hızlı akıyor. Bazı olayları; “yeni gazete ve TV satış” haberleri çıkınca ister istemez hatırlıyorum.
Seçimler yapılmıştı.
Seçimle
iktidara geleni eleştiren olur, destekleyen de… İktidarı tutan
gazeteler Başbakan’ı arkalıyor, “Siz söyleyeceksiniz biz yazacağız”
diyorlardı. Zaman, Yeni Şafak, Star, Bugün, Akşam, Akit… Fakat bu
gazetelerin okuyucuları zaten iktidara oy vermiş insanlardı. Çok satan,
iktidara oy atmamış insanların da okuduğu gazete ve gazeteler nasıl
borazan yapılabilirdi?
2 strateji benimsendi.
1- Yandaş işadamları, devlet bankaları kredileriyle
desteklenecek; çok satan, çok okunan (ana akım diyorlar) gazeteler satın
alınacak, alınan gazete iktidarı değil muhalefeti eleştiren yayın
çizgisine çekilecekti.
2- Çok okunan gazetelerin tam olarak iktidara
teslim olmamış patronları ise: “vergi kaçakçılığı yapıyor” diye
korkutulacak; o gazetelerin içine “iktidar övücü, muhalefete muhalefet
yapan, başbakan basın müşaviri olmuş köşe yazarları” yerleştirilecekti.
Bu kirli 2 yoldu.
Seçimle geldik dediler.
2 kirli yolu yürüdüler.
* * * * *
İlk örnek Sabah Gazetesi ve ATV televizyonu tapusunun yandaş
işadamına geçirilmesi oldu. Sabah ile ATV’yi kuran Dinç Bilgin, banka
hortumlama suçlaması ile hapse düşmüş, gazete ve TV’si devletin
(TMSF)’nin eline geçmişti. Dinç Bilgin hapisten çıktı, “Banka almakla
hata yaptım, gazete sahibinin gazetecilik dışında hiçbir işi olmaması
gerekirmiş…” diye özeleştiri yaptı, Turgay Ciner (Şimdi Haber Türk
Gazetesi ile TV’sinin sahibi) ile ortak olup Sabah ile ATV’yi geri
aldı. Fakat kısa bir süre sonra; “Biz Turgay Ciner ile bir olup devleti
dolandırdık” itirafında bulundu. Sabah ve ATV tekrar devlete (TMSF’ye)
geçti.
İkinci kez satışa çıkarıldı.
15 alıcısı vardı.
14 alıcı bir gecede tırstı.
Ne söylendiyse korktu.
Tek alıcı kaldı.
Tek
alıcı; Ahmet Çalık adlı işadamıydı. Ahmet Çalık, Başbakan’ın kızıyla
evli damat Berat Albayrak‘ı holdingine CEO yapmıştı. Sabah ve ATV’yi
alacak yeterli öz kaynak, dış kaynak parası yoktu. Özel Sektör
Bankaları; Koç’un, Sabancı’nın, Şahenk’in bankaları Ahmet Çalık’a
ihtiyacı olan krediyi vermekte yüksek teminatlar ve faizler talep
ediyor, geri ödeme vadesini kısa tutuyorlardı.
Fakat devlet bankaları vardı.
Vakıf
ve Halk Bank’ın kasalarından 10 yıl vadeli, 3 yılı ödemesiz, o günün
koşullarında ballı börek sayılan; libor artı yüzde 4.85 faizle 750
milyon dolar kredi Çalık Holding’e aktarıldı.
Devletin malı Sabah.
Devletin malı ATV.
Devletin parasıyla.
Çalık Holding’in oldu.
* * * * *
10 yıl geçti, gitti.
Birkaç gün önce; Başbakan’ın damadının Çalık
Holding’in CEO’luğundan ayrıldığı açıklandı. Dün de; ATV’nin
“Kalyon-Kolin-Limak” adlı ortak şirketlere satılmakta olduğu haberi
yayınlandı.
Yeni alıcılar bildik.
İktidara yakınlar.
Başbakan ile araları iyi.
Büyük
devlet ihalelerini kapıyorlar. En son; Cumhuriyet tarihinin en büyük
ihalesi olan İstanbul’un 3’üncü havaalanı işini bitirebilmek için kredi
bulmakta zorlandıkları haberleri çıkıyordu.
Yine de ATV’ye talipler.
Parayı nereden buldular?
Dünyaca
ünlü gazete-tv yayıncılık şirketi Turner Grubu‘nun
kârlı-kazançlı-verimli bulup almadığı Sabah ile ATV’yi,
“Kalyon-Kolin-Limak” hangi hesaba-kitaba göre alıyor? Onlara devlet
bankalarından çok uygun şartlarda “gazete sahibi yapma kredisi ve bol
ilan akıtma” sözü mü verildi? Halk ve Vakıflar’ın; Başbakan damadının
CEO olduğu Holding’e aktardığı 750 milyon dolar kredi bankalara
zamanında geri ödendi mi?
Niçin bu bilgiler şeffaf değil?
Yorum Gönder