Adına Barış, Çözüm ya da İmralı dedikleri süreçte ilk patlayan bomba, Oslo görüşmelerinin sızdırılması olmuştu.
Cemaat’in, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef alarak Recep abimgile mesaj verdiği söylendi.
Recep abiimgil de, özel yasa ile Hakan kardeşimi korumaya aldı.
Sorun neydi peki?
PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki dershanelerin kapatılmasını, Oslo
görüşmelerinden önce şart koşmuştu. Hem de şartların ilk sırasına
yerleştirmişti.
PKK’nın olmazsa
olmaz dediği şartlarından biri de, Doğu ve Güneydoğu’daki cemaate ait
öğrenci yurtlarının kapatılmasıydı. Bu yurtlara örgüt sık sık bomba
atıyordu.
PKK ayrıca, cemaatin bu bölgelerde açmaya hazırlandığı özel üniversitelerden de vazgeçmesini istiyordu.
Bu şartların yerine getirilmesine önlem olarak, Oslo görüşmelerinin konuşma kayıtları sızdırıldı.
Bu olay, gerilmiş olan ipleri kopma noktasına getiren gelişmeydi.
Peki, ipler niye gerilmişti?
Çünkü Oslo olayının çok öncesinde, Fetullah Gülen’in çevresi, artık
liderlerinin Türkiye’ye dönmesini istediklerini ilgili çevrelere
bildirdi.
Recep abimgil ise Gülen’in ziyaretçilerine, sevenlerine,
müritlerine el öptürerek, hayatının geri kalan bölümünü bir evde ya da
villada yaşayarak geçirmeyeceğini, iktidara ortak olacağını biliyordu.
Öyle ya yıllarca sabırla yetiştirdikleri cemaat mensupları artık yargı
ve emniyet başta olmak üzere kamuda en kilit noktalara gelmişti.
Özgüven ve güç vardı. Etkili Medyası vardı.
Maddi güç ise hesap makinelerinin bile hesaplayamayacağı kadar büyüktü.
Yeri gelmişken, dikkatinizi çekti mi, Recep abimin çevresindeki yakın korumalar sık sık ve topluca değiştiriliyor.
Neden?
Yanıtı arayanlar, emniyet ve polis akademisinin kimin kontrolünde olduğuna bir baksın.
Devam edelim, Recep abimin hiç kimse ile iktidarı paylaşmayacağı da ortada.
Tek adamlıktan, hiçbir şey ve kimse için vazgeçmeyeceğini dünya alem biliyor.
“Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli “ şarkısı eşliğinde , “Taş
yerinde ağırdır” söylemiyle Hoca gelmesin kararı cemaate bildirildi.
Son Türkçe olimpiyatları, bozulan ilişkilerin ve imajın düzeltilmesi
için fırsat olarak kullanıldı. Recep abimgil tam kadro İstanbul’daki
galaya gittiler. Konuşmalar, karşılıklı mesajlar verildi.
Amma velakin, ilişkiler yara almıştı, öyle kolay kolay düzelmezdi.
Yerel seçimler yaklaştıkça, demokratikleşme paketinin kesmediği PKK
saldırı düzenlemesin, terörü başlatmasın, şehit haberi gelmesin
hesabıyla Apo ve Kandil ile görüşmeler hızlandı.
Onlar da, daha
önce kapatılacağı dillendirilmiş olan dershane ve yurtları, açılması
düşünülen özel üniversiteleri yeniden gündeme getirdiler. Hadi ama
sabrımız taşıyor dediler.
Rivayet o dur ki, Diyarbakır şovuna
katılan Keko Barzani de, “Canım altı üstü dershane değil mi. Kapatın
gitsin. Kandil’dekileri bu yüzden kızdırmayın. Barışı tehlikeye atmayın”
demiş.
Şimdi zurnanın zırt dediği yere geldik.
Recep abimgil,
şartları yerine getirmek için sadece Doğu ve Güneydoğu’daki dershane ve
yurtları kapatsalar pazarlık ortaya çıkacak. İtibar zedelenecek.
Öyleyse geriye kalan en iyi yol, tüm Türkiye’deki dershaneleri kapatarak
konuyu kamufle etmek.
Recep abimgilde, “Cemaatle bir şekilde ortak
paydada birleşmenin yolları bulunur, ama PKK saldırmaya başlarsa, o
zaman yandı gülüm keten helva” düşüncesi ağır bastı.
Cemaat ise
olaya, “vay be PKK’nın talebi için bizi harcıyorsunuz” diye tepki
göstererek, gerek liderlerinin ağzından gerek medyasından gerekse AKP
içindeki milletvekillerinin ağzından olabilecekler konusunda mesajları
ve üstü kapalı tehditler veriyor.
Ama tüm bunlar olurken, perde
arkasında Fetullah Gülen’in Türkiye’ye dönme isteği yeniden ve daha sert
bir biçimde gündeme geldi.
Hatırlayacaksınız, birkaç ay önce Gülen
ABD’de ameliyat geçirdi. Ayrıca, yaşa bağlı olarak yeni sağlık sorunları
da ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle son dönemde perde arkasında, Cemaat
temsilcilerinin “Artık geri dönmeli, geri kalan ömrümü burada geçirmeli”
baskısı arttı.
Gülen, şimdiye kadar, bu konudaki sorulara,
“Dönüşüm için atmosfer uygun değil. Gelişimin bazı çevrelerde sıkıntı
yaratmasını, sorunlara yol açmasını istemem” demişti.
Adına uzman
ve gazeteci denilen bazı çok bilmişler ise Gülen’in bu sözlerle
Atatürkçü çevreleri işaret ettiğini söylüyordu. Oysa Fetullah Gülen’in
işaret ettiği rahatsızlık duyacak çevreler Recep abimgildi.
Cemaat
elindeki kasetleri piyasa sürecek haberleri prim yapıyor. Ben size
söyleyeyim, bu pilav daha çok su kaldırır. İki taraf ta, kamuoyu önünde,
hele yerel seçimler öncesinde birbirini yaralamaz. Sonuçta hedef ve
çıkarlar aynı noktaya çıkıyor.
“Dershaneler kapanıp, özel okul olsa, Cemaate ne zararı var ki” şeklindeki değerlendirmelere de ayrıca bir yazı yazacağım.
Gürbüz Evren / Siyaset Bilimci
Yorum Gönder