Sevgili Atam; seni ebediyete yolcu
etmemizin 75.yıldönümündeyiz. Aslında 10 Kasım 1938 bir devrin sonu değil,
kalplere nakış gibi işlendiği gündür. Seni hiç görmemiş olsam da o
kadar çok seviyor ve özlüyorum ki bunu anlatmaya kelimeler yetmez.
Nasıl da geçivermiş koskoca 75 yıl
hayret! İnsanın inanası gelmiyor zira sana olan sevgimiz ve saygımız gittikçe
artarak çarpan yüreklerimizde yerli yerinde duruyor. Onu oradan hiçbir gücün
çıkaramayacağını biliyoruz.
Sevmek, sadece sevmek ve saygı duymak yeterli mi elbette
değil.
Suçluyuz ve sana ihanet noktasına geldik. Özür dileriz.
***
Yıllardır ülkemizde dıştan ve içten
olmak üzere bölücü unsurlar sinsice planlarını uygularlarken bizlere armağan
ettiğin aydınlık Türkiye, yavaş yavaş karanlıklara yol alırken, sadece
seyrettik ve bir varlık göstermedik.
Türkiye’min şu haline baktığımda bazen bir kâbus içinde uyuyorum ve
bundan kurtulmak, uyanmak için çırpındığımı sanıyorum.
Oysa bu bir kâbus, karabasan değil
gerçeğin ta kendisi.
Ne yazık ki, “laikliğe aykırı fiillerin odağı
haline geldiği” tescillenen bir parti vatanımın üzerine kara bir bulut
gibi çöktü.
Tabelalardan T.C.ler, “Öğretim
programlarında belirtilen Atatürk ilke ve inkılapları ile ilgili
kazanımları içerir” ifadesi kaldırıldı.
Sevgili ATAM, çocukluğumuzda
severek okuduğumuz o andımız var ya, o dâhil milli bayramlarımız
Seninle ilgili ne varsa hemen hemen
hepsi kaldırıldı.
Çok sevdiğin ve güvendiğin ordun tasfiye edildi.
Komutanlarımız, aydınlarımız zindanlara kapatıldılar.
O zor şartlar altında 'muasır
medeniyet seviyesinin üzerine ‘çıkartmak istediğin Türkiye’de yaptığın
fabrikalar, köprüler yollar bile satıldı.
Türban denilen sıkmabaşın girdiği
meclisimiz artık senin meclisin olmaktan çıktı.
Biz kadınlara vermiş olduğun haklar
ne yazık ki yine kadınlar tarafından erkek egemen bir dünyaya teslim edilmek
üzere.
Oysa sen büyük önderim, ne demiştin?
Hani 17 Mart 1923 te Tarsus’ta
İstasyondan şehre doğru, yaya olarak yürüyordun,
seni görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından
neşeli bir durumda onları selamlayarak geçiyordun..
Milli Mücadele'deki çete giysili bir
kadın, senin yolunu keserek ayağına kapanmış, gözyaşları ile haykırmıştı.
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Onu yerden kaldırmak için eğilirken
kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile
Çavuş) olduğunu fısıldamışlardı.
Gözlerinden iki damla düşen yaşla,
bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırmış ve ona şöyle
demiştin.
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
İşte sevgili Atam o gün bu gündür
biz kadınlar, bize verdiğin değeri ve özgürlüğü hiçbir zaman unutmamıştık.
Aramıza bazı nifak tohumları karışmış olsa da senin yolundan asla vaz geçmedik.
Burada rahmetli anacığımın bir sözü
geldi aklıma. Nurlar içinde yatsın. Bazen çok üzüldüğümü görünce ;
”Kızım merak etme, Türk Milleti durur durur birden vurur. Bu ulus gün gelecek
ayağa kalkacak ve onu kimse durduramayacak Çünkü bizim damarlarımızda Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün kanı dolaşıyor”. Demişti.
Evet, anacığım haklıymış.
Şeriat hukuku, irtica yeniden
hortlamış, vatan bölünme noktasına getirilmiş, bizlerde canımıza doymuştuk
artık.
****
Sevgili önderim; tüm bunları bir şikâyet olarak anlatmadım sana. “Yurtta
sulh, cihanda sulh” demiştin.
Günlerce sabır ettik, yanan bağrımıza taş bastık iktidarın yanlışlıklarından
döneceğini umduk. Kurmuş olduğun partinden çok şey bekledik ama bir türlü
olmadı.
Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır dedik.
Üzerimize atılan ölü toprağı attık,
senin cumhuriyeti emanet ettiğin gençlerin bu düzene Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye
başkaldırdılar.
Sonra yaşlı, genç demeden hep
beraber TOMA’lara, Akreplere gaz bombalarına, mermilere
aldırmadan mücadeleye başladık. Mücadelemiz demokratik haklarımızdı,(Bu
haklarımızdan vaz geçmeyeceğiz.) Kaç gencimiz hayatını kaybetti, kaç gencimizin
gözleri çıkartıldı ama yılmadan ,korkmadan ikinci bir İstiklal savaşı vermeye
başladık. Sloganımız Ya istiklal ya ölüm oldu artık.
Yüzlerce, binlerce, milyonlarca
Mustafa Kemaller olduk yurdun dört köşesinde.
19 Mayıslarda,29 Ekimlerde tüm dünyaya
senin ölmediğini, ne senden, nede senin eserlerinden vaz geçmeyeceğimizi
gösterdik.
****
Sevgili Atatürk’üm benim; lütfen rahat uyu. Bu ulus senin
çizdiğin yoldan, gösterdiğin aydınlıktan yürüyecektir daima. Önce can değil
vatan diyoruz ve seni canımızdan çok seviyoruz.
Seni ve silah arkadaşlarını, bu vatan için canlarını vermiş
şehitlerimizi, gazilerimizi, Kara Fatmaları, Adile Çavuşları, Onbaşı Nezahet
Bayselleri saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Işıklar içinde yat.
.
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder