AKP rejimini dört bir yandan sıkıştıran basınç, RTE’yi zorluyor ve son
günlerde iki cepheden nefes penceresi açmaya çabalıyor. Abandone olmamak
için, iki ringde boks maçı yapan boksör gibi… Bir ringde Kürt
siyasetinin basıncına karşı koymaya, ötekinde koalisyon ortağı F. Gülen
Cemaati’ne sağlı sollu yumruk sallama gayretinde…
BARZANİ İLE DANS
RTE, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim (IKBY) Başkanı Mesut Barzani ile
Başkent Ankara’da değil, Diyarbakır’da (Amed) buluşuyor. Türkiye'ye uzun
yıllardır ayak basmayan ve PKK ile arası şeker renk olan Siverekli
sanatçı Şivan Pervver’in buluşmaya ‘renk katması’ şovun bir başka ayağı.
RTE-Barzani buluşması, hem de Diyarbakır’da, neyin nesi? Bu yakınlaşma
kime gözdağı? Tabii ki PKK’ye, yeni Türkiye Kürt siyasetine ve onun
müttefikleri Suriye’deki PYD’ye, hatta Barzani’nin rakibi Talabani’nin
KYD’sine. Bu kesim, 4 parçadaki Kürt hareketleri içinde sola daha yakın
duran ve geneldeki Kürt siyasetine hakim olma kapasitesi daha büyük bir
blok. Bu durum, Barzani’yi endişelendiriyor.
‘Irak Kürdistanı’nda petrol odaklı kapitalizm geliştikçe, Kürt nüfus
arasında sınıfsal ayrışma, gelir farklılıkları arttıkça, Barzani’nin
ayrıcalığı iyice ortaya çıkıyor. Demokratikleşmeden uzak, sağ siyasete
daha yatkın KDP, kendisine bölgede müttefik olarak AKP rejimini görüyor.
Zaten, ihtiyacı olan mal ve hizmeti genellikle Türkiye’den sağlıyor.
Dış ticaret istatistiklerinde birinci sıradaki Almanya’ya olan ihracatı
geçmek üzere olan Irak ihracatı, aslında Irak Kürdistan’ına yapılan
ihracat. Bölgede gelişen kapitalizmde, Türk firmalarının petrol ve
inşaat odaklı yatırımları önde gidiyor… O nedenle Barzani, hem
geleceğini garantiye almak hem de Kürt coğrafyasında kendisine en büyük
rakip olarak gördüğü Öcalan’a karşı, RTE’ye her fırsatta daha da
yaklaşıyor.
SINIFSAL
RTE ise, Barzani ile fotoğraf çektirerek el altından PKK’ya sopa
gösteriyor, yaklaşan yerel seçimlerde Kürt siyasetine alan kaybettirmek
için, Barzani’yi bir seçenek olarak kullanmayı düşünüyor. Bir süre önce,
Kemal Burkay’ı Türkiye’ye getirerek de bunu yapmak istemiş ama oyun
tutmamıştı. Şimdi aynı hedefe ulaşmak için Barzani’yi deniyor.
Kürt siyaseti (PKK) bu oyunu uzaktan ve dişlerini gıcırtarak izliyor.
Barzani’yi PYD’yi çelmelemekle eleştiriyor. Barzani, PYD için Esad’ın
adamları ifadesini kullanarak RTE’ye jest yapıyor. Büyük Kürt
fotoğrafındaki bu ayrışma, Kürt siyasetindeki ‘ulusalcılığın’ da iflası
aynı zamanda. Bölgede kapitalistleşme geliştikçe; sınıfsal ayrışma, ulus
öğesinin önüne geçiyor ve ulus ortak şapkası çıkarılıp, sınıf şapkası
ile saflar belirleniyor. Doğrusu ve hayırlısı da bu…
İKİNCİ RİNG
RTE, bugünlerde bir başka ringde kadim koalisyon ortağı F. Gülen Cemaati
ile kapışıyor. Malum; Cemaat kaç zamandır rejimi birlikte inşa
etmelerine karşın, iktidarın kendileriyle yeterince paylaşılmadığından
yakınıyor. Bunu medyadaki gazete ve televizyonları ile dile getiren
Cemaat’in, RTE’nin kanadı altında tuttuğu MİT’e geçen yıl tehlikeli
salvolar yaptığı hatırlarda. İki taraf da, hep karın boşluğunu
kolluyorlar ringde ve sürekli birbirlerine karşı gard alıyorlar.
RTE’nin karşı tarafı zayıflatmak için son hamlesi, dershanelerin
kapatılması… Dershaneler üstünden hem parasal birikim sağlayan hem de
genç kadrolar yetiştiren, bunları Emniyet, Yargı gibi önemli organlara
yerleştiren Cemaat için bu hamle, fideliğin kurutulması demek ve
günlerdir sert bir kampanya yürütülüyor bu operasyona karşı. Bir yandan
da, yaklaşan seçim maratonunda AKP ile yolların ayrılabileceğinin
tehdidi savruluyor. En son Cemaat’in sesi olarak bilinen Gazeteciler ve
Yazarlar Vakfı, ‘Hizmet’in doğrudan bir parti kurma niyeti olmadığını
belirtmekle beraber, aba altından şu sopayı göstermeyi ihmal etmiyordu;
“Câmia’nın bir ‘parti kurmayacağı ve herhangi bir partiye angaje
olmayacağı’ ilkesi ile Hizmet’e gönül vermiş kişilerin bireysel
tercihleriyle aktif siyaset yapabileceği konuları birbirine
karıştırılmamalıdır”… Bunun, “Cemaat partiye dönüşmez ama Cemaatçiler
parti kurabilir ya da ittifaklara girebilir” şeklinde tefsiri hiç de
yanlış olmayacaktır.
Bu tehdit RTE’nin kafasında sallanırken, RTE boş kalır mı? Cemaat’in can
damarı dershanelerin kapatılacağı ile ilgili tasarı Milli Eğitim
Bakanı’nın önüne sürüldü. Buna da hemen karşı kampanya başlattı Cemaat.
MÜTTEFİKLER
Cemaat kampanyaya AKP’nin içinden ve muhalefetten destek arıyor. Zaman’a
yapılan açıklamalarda, Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “Dershaneler
ihtiyaçtan doğdu, ihtiyaç bitmediyse sıkıntı çıkar; ister devletin ister
gönüllülerin yaptığı bu dershaneler terör, alkol, uyuşturucu sorununa
olumlu tesir ediyorsa, bunları desteklemek lazım” derken CHP’li Erdoğan
Toprak “… dershaneleri kapatmak popülizmdir. Ailelerimiz, o
dershanelerle eğitim farkını kapatıp üniversite imtihanlarında
çocuklarına biraz şans tanımak istiyorlar. Kimsenin bu şansı
gençlerimizin elinden alma hakkı yoktur” diyerek Cemaat’e omuz
veriyordu. MHP’den Zuhal Topçu da, “Eğitimin bu kadar sorunu varken,
onlarla uğraşmak yerine, onlara çözüm üretmek yerine dershanelerin
gündeme alınmasını samimiyetsizlik olarak görüyoruz” diyerek ittifaka
katılıyordu.
MİT’E ZEYTİN DALI
Bu arada Cemaat, geri adım atma esnekliğini de gösteriyor ve MİT’e
zeytin dalı uzatması dikkatlerden kaçmıyordu; Samanyolu Haber'de
yayınlanan bir haberde, Fidan'a şu övgüler diziliyordu; "Irak ile
ilişkilerin düzelmesi ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sürece
dahil edilmesiyle ilgili önemli adımların atılmasında MİT Müsteşarı
Hakan Fidan'ın rolü dikkat çekiyor.
Çözüm süreci başta olmak üzere; Suriye, Mısır gibi birçok alanda
hükümetin politikasının uygulanmasında büyük rol sahibi olan Fidan'ın
sürecin kesintisiz devam etmesi için yürüttüğü mekik diplomasisi önemli
görülüyor.
Gerek terörün sona ermesi için ortaya konulan çaba, gerekse Irak ile
ilişkilerin kazandığı yeni seyirde Fidan'ın rolü Türkiye için kazanç
olarak değerlendiriliyor.”…
İki ringdeki maçın nasıl seyredeceği ve sonucu elbette merak konusu…
Yorum Gönder