25 yıldır tanıdığım Mehmet Nazif Günal'ın TV8'i satmasına şaşırdım
zira Günal hem televizyonculuğu pek sevmiş hem de eskiye oranla
özellikle yoğun olarak bulunduğu turizm sektöründe yayıncı olmanın
karşılığını somut olarak almaya başlamıştı.
Derken dün Nazif'e çok yakın olan ortak tanıktan şunu dinledim:
-"Tayyip bey, 'Nazif TV8'i Acun'a ver' deyince mecbur kaldı satmaya!"
Tabi bu bir iddia ki pekala yakıştırma da olabilir ancak...
İstanbul Havalimanındaki ortakları gazete ve televizyon almaya
çalışırken Nazif'in hem yararlandığı hem eğlendiği oyuncağını durup
dururken satmayacağı kesin ki maddi olarak problemi de yok.
Diyeceksiniz ki hangi işadamı yararlanıp eğlendiği şirketini başkalarının telkini ile satar!
Devletle yoğun işiniz varsa ve o devletin başında Tayyip Erdoğan gibi biri bulunuyorsa tereddüt etmeksizin satar!
Bir başka ayrıntı, Tayyip, Gezegen Mehmet isimli kendine çok bağlı
malum çocuğa devlet eliyle Kral Grubunu tahsis etmiştir ki Acun da
Erdoğan'ın gözünde ikinci Gezegendir.
Mehmet Perinçek ve diasporanın işbirlikçileri!
Ermeni diasporası bütün dünyada soykırım yalanının 100. yıl
hazırlığını sürdürürken Türkiye yargısı, üniversitesi ve topyekün
devleti bırakın buna karşı mukabele etmeyi tam tersine yaptığı
araştırmalar ve Rus arşivlerinden bulduğu belgelerle bu yalanı bilimsel
olarak çürütüp çöpe atan Mehmet Perinçek'ten uluslararası zeminlerde
yararlanacağına ona zulüm yapmakla meşgul.
Evet Newyork, Londra, Paris ve Roma benzeri merkezlerde dünya bilim
çevrelerine bulduğu belgeleri paylaşmasıgereken Perinçek'e devlet
tarafından bırakın böyle bir görev verilmesi, iki yıl mesnetsiz şekilde
hapiste tuttukları yetmedi şimdi bir de üniversiteden kovdular.
Bu yapılan zulüm ötesidir ve gerçekte hedef alınan Mehmet Perinçek'in şahsında Türk tarihi ile vatanıdır.
Hiç kuşkum yok Mehmet Perinçek'e kesilen cezalar babası Doğu bey'in
izinde olması yani Ermeni diasporasının oyununu bozma teşebbüsündendir.
Böyle bir tabloda Mehmet Perinçek'lere sahiplenmek bayrağa sahiplenmek gibidir..
Cemaatın Hakan Fidan riyakarlığı bunun içinmiş!
Cemaatın medyadaki amiral gemisi Samanyolu TV önceki gün Hakan Fidan
için tabir yerinde ise destansı bir yayın yaptı ve aylarca aşağılayıp
Türkiye'yi felakete götürdüğünü söylediği Fidan'ı birden kahraman ilan
ediverdi.
Peki kendini inkar demek olan bu savrulma niçin mi?
Cemaatın dersane ve benzeri birkaç konuda iktidar tarafından kuşatılmasından!
Rivayet o ki Cemaat bu kuşatmayı yarmak için Tayyip Erdoğan'a art arda elçiler gönderip yakarmış ve aman dilemiş!
Tayyip Erdoğan da burnundan kıl aldırmayarak, "Önce Hakan Bey'e
ettikleri hakaretleri geri alsınlar sonra bakarız" demiş ve Samanyolu da
bunun üzerine kendini inkar noktasına savrulmuş.
Gördünüz mü Cemaatın tutarlılığını!
Cemaatle yoldaşlık hesapları yapan Kılıçdaroğlu ile Sarıgül gibiler umarım bu olandan ders çıkarırlar!
İhanet ve işbirlikçiler!
Önceki gün yazdığım "Bahçeli'nin MHP'ye son ihaneti" başlıklı yazım
tahminlerimin ötesinde ilgi uyandırdı ve e-mail ile telefon sağanağına
tutuldum. İnanın yüz küsür mesajın içinde bir tane olsun hak vermeyen
yoktu zira Bahçeli'nin Ankara'da Mansur Yavaş ile Turgut Altınok'u aday
yapmaması gerçekten ihanet olarak yorumlanıyor.
Dramatik olan Bahçeli'nin kendi koltuğunu muhafaza adına partisine
Ankara'yı kaybettirmeyi göze alan bu tutumuna MHP'li 50 vekilin sus pus
olması ve kamuoyu önünde zerre tepki verememesidir.
Kusura bakmasınlar ama MHP'li mebuslar o tavırları ile önceliklerinin
ideal-fikir ve partilerinin yararı değil, MHP Müdürüne yaranmak
olduğunu ortaya koymuşlardır.
Diyarbakır randevusunun perde arkası
Kuşkusuz Barzani'nin Diyarbakır'da ağırlanmasında AKP adına mahalli seçim hesapları var lakin asıl sebep bu değil.
Erdoğan, Barzani'yi Diyarbakır'da ağırlayarak Kandil ile BDP'ye
şantaj yapıp Öcalan'a mesaj gönderiyor ve "Siz zoraki sürdürülen barış
sürecinde patinaj yapar ve Suriye'de PYD'ye desteğinizi sürdürürseniz
ABD ile beraber Barzani ile yola devam ederiz" diyor.
İlaveten Musul-Kerkük petrollerinin işletilmesinde Barzani'den yararlanılabileceğini umut ediyor.
Erdoğan bu tür hesaplardan hareketle aslında Kürdistan'ı resmen
tanımış oluyor zira Barzani'nin bir dönem "Ben de oraya karışırım ha..."
diye yer belirterek tehdit saldığı Diyarbakır gibi hassas bir merkeze
çağrılmasının bundan başka izahı olamaz.
Yorum Gönder