Bir kişinin telefonlarının hangi durumda ve ne şekilde dinlenebileceği kanunlarla ve yönetmelikle belirlenmiştir. Buna göre, ister bir suç soruşturması nedeniyle olsun, isterse istihbarat amaçlı dinleme olsun, dinlemenin yetkili hâkimin kararıyla olması gerekiyor.
Cumhuriyet gazetesi okurları ve sosyal medyayı izleyenler dışında toplumun büyük bir kesiminin ne yazık ki haberinin bile olamadığı bir büyük skandal geçen hafta açığa çıktı. Tanınmış bazı gazetecilerin telefonlarının MİT Müsteşarlığı ile bazı hâkimlerin işbirliği ve koordinasyonu çerçevesinde dinlendiği anlaşıldı. Oysa anayasa ile güvence altına alınmış özel yaşamın gizliliği hakkı, ancak kanunla ve anayasada belirtilen sebeplerle sınırlanabilir.
Bir kişinin telefonlarının hangi durumda ve ne şekilde dinlenebileceği kanunlarla ve yönetmelikle belirlenmiştir. Buna göre, ister bir suç soruşturması nedeniyle olsun, isterse istihbarat amaçlı dinleme olsun, dinlemenin yetkili hâkimin kararıyla olması gerekiyor. Bunun tek istisnası, acil hallerde (MİT müsteşarının ya da yardımcısının, emniyet genel müdürü ya da istihbarat dairesi başkanının, jandarma genel komutanı ya da istihbarat başkanının yazılı emriyle) dinleme yapılabilmesidir. Bu bir istisnadır ve bu istisnanın kullanılması halinde dahi dinlemenin geçerli olabilmesi ve devam edebilmesi, en geç 24 saat içinde yine hâkim kararı alınmasına bağlıdır. Bir hâkimin telefon dinleme kararı verebilmesi için dinleme kararı istenilen telefonun kime ait olduğunu bilmesi ve kararda belirtmesi zorunludur. Kanun böyle diyor, yönetmelik böyle diyor.
Özrün kabahatten daha büyük olması
MİT’in kanunsuz dinleme olgusunun açığa çıkması ve bunun hâkimlerin bilgisi ve onayı doğrultusunda olduğunu söylemesinin ardından ne oldu? Bu ürkütücü skandalı kamuoyundan saklayan medyamıza rağmen olayın peşine düşen birkaç gazetecinin çabası ile olayın perde arkası aralanmaya başladı. İlk olarak, bu kararlardan bazılarında imzası olan özel yetkili bir hâkim, MİT raporunda kendilerine yönelik koordinasyon içerisinde karar verdikleri ithamını reddetti. Fakat aynı beyanında öyle bir açıklama yaptı ki, tam da özrü kabahatinden büyük denilecek cinsten. İsmi bilinmeyen ya da tespit edilemeyen kişiler söz konusu olduğunda kendilerine kod adıyla başvuruda bulunuluyormuş. Telefonun sahibinin gerçek kimliğini bilmedikleri ve MİT’in de bilmediğini varsaydıkları için kod adıyla gelen talepleri kabul ediyorlarmış.
Sorular
İyi de sayın hâkim, kanunda ve yönetmelikte hakkında dinleme kararı verilecek kişinin kimliği kararda belirtilir deniliyorsa, siz nasıl olup da bunu bile bile ihlal ediyorsunuz? Bu sayın hâkime birileri elbet bir gün soracaktır.
Kime ait olduğunu bilmediğiniz bir telefonun dinlenmesi için nasıl karar verdiniz? Hakkında dinleme kararı verdiğiniz telefonun örneğin cumhurbaşkanının ya da başbakanın ya da ana muhalefet partisi genel başkanının ya da çok önemli bir kamu görevlisinin telefonu olmadığını nereden biliyorsunuz? Sizin yetkiniz ve göreviniz noterlik mi, yoksa hâkimlik midir? “Kanuna değil de talepte bulunan makama bakarak her gelen talebi kabul edeceksiniz” şeklinde bizim bilmediğimiz bir gizli mevzuat mı var? Bu yaptığınız açıkça kanunu çiğnemek değil midir? Hepsi bir yana, “Bizim yaptığımız işlemi, kararı veren hâkimler zaten önceden biliyordu, biz hâkimleri aldatmadık, onlarla koordineli bir çalışma içindeyiz” diyen MİT Müsteşarı hakkında iftira ya da yalan beyan nedeniyle şikâyetçi misiniz? Yoksa; bu toplum zaten balık hafızalıdır, yapanın yanına kâr kalır, bunlar da öncekiler gibi unutulur gider nasıl olsa mı diyorsunuz? Bu töhmet altında hâkimlik yapmaya devam edebilecek misiniz?
Bilmem ki, belki de MİT Müsteşarlığı’na gücünüz yetmez ya da devletin yüce çıkarları konusunda hukukun ve kanunun sözü mü olur anlayışından hareketle, kanun tanımazlığa değil de, bunu ortaya çıkaranlara ya da bizim gibi bu kanunsuzluğa isyan edenlere yöneltirsiniz öfkenizi…
Sakın ola unutmayın, Başbakan bile MİT Müsteşarı’nın verdiği “bu konuda hâkimlerle koordineli çalışıyoruz” açıklamasını kabul edip, onay vermiş. O halde, devletle karşı karşıya geleceğinize, isyan edenlerle uğraşmanız demokrasinin ve hukukun olmasa da sizin yararınıza olacaktır. Üstelik, eskiden olduğu gibi koordineli bir şekilde gereğini de yapabilirsiniz…
Ali Selim Kuşçu-Hukukçu/Cumhuriyet
Yorum Gönder