Yerli Politika, Yerli Otomobil - Erol Manisalı

Ülkemizde kavram ve olaylar peynir-ekmek gibi çiğnenerek kullanılır. “Yerli araba” çevresinde yapılan tartışmalarda olduğu gibi.
- BMW ya da Volkswagen niçin bir “Alman” arabasıdır? Ya da Renault niçin Fransız’dır? Çünkü Ar-Ge’si Almanya’da, Fransa’da yapılmıştır. Patronlar ağırlıklı olarak Alman ya da Fransız’dır. Devletin örtülü bir himayesi vardır. En önemlisi, kararlarda yerli (ulusal) gruplar ve ülkenin ekonomi politik şemsiyesi hâkimdir.
- Arabanın parçalarının içeride ya da dışarıda yapılması günümüzün küresel dünyasında önemli değildir. Ama ürünün niteliği, üretim ve satış politikaları ya da finansal durumun kararları “yerli unsurlar” tarafından verilir.
Bu nedenle Volkswagen bir Alman, Renault da bir Fransız arabasıdır. Bütün bunların oluşabilmesi için o ülkenin AB içinde bile olsa örtülü makro milli stratejisinin bulunması gerekir.
Bu yoksa zaten zamanla BMW, Renault ya da Fiat, milli kimliklerini kaybederler.
Fransa’da uzun yıllar önce Renault devletin elinde idi. Sonra özelleştirildi. Ama Renault’nun yerli ve ulusal kimliğinde büyük bir değişiklik olmadı.
Patronların ve hissedarların yanında ülkenin “ekonomi politik sistemi” de kendi ürününe sahip çıktı. Örtülü ya da açık destek verdi; hem içeride hem dışarıda.
Sahipleri özel şirketler ya da kişiler bile olsa Renault, Fransa’nın makro iktisadi (ve kültürel) çıkarlarının ayrılmaz bir parçasıdır.
Sahipleri kalkıp pat diye Renault’yu Çin’e veya Hindistan’a satamazlar.
Gelelim bizim yerliye
Dergileri açtığımız ya da internete girdiğimiz zaman görüyoruz; “Türk arabasını en iyi biz yaparız” diye Alman, Fransız ya da G.Kore şirketleri boy gösteriyorlar.
En iyi Türk arabasını Renault, Fiat ya da Volkswagen yapar gibi bir sonuç çıkıyor. En başta BMW örneğini onun için verdim; yapmak demek BMW’de sıraladığım öğelerin bulunması demektir; Ar-Ge, karar mekanizması, mali ve ticari politikaların belirlenmesi, iktisadi (ve siyasi) stratejilerin yerli unsurlarda olması gibi.
En uç örneği vereyim; Manchester United takımını parayı bastırıp bir Arap satın alırsa kulüp Arap mı olur? Yüzyıldan fazla İngiltere’de yeşermiş, büyümüş dev bir çınar gibi yerli yerinde durur.
Kararlar parayı verenin eline geçse bile kulüp yine de “İngiliz’dir”. Bunun değişmesi için yüzyıl daha beklememiz bile yeterli olmayabilir.
Yoksa iş “Yavuz” ya da “Midilli” zırhlılarının durumuna döner. Başına “Türk sözcüğü” getirmekle bizim olmaz; iktisadi, siyasi, teknolojik ve kültürel boyutlarıyla bakılması gerekir.
Anadol otomobili Türkiye piyasası için yabancı firma tarafından dizayn edilmiş ve “geliştirilmiş” bir modeldir. Bir anlamda yerlidir ama BMW, Volkswagen, Renault, Fiat markalarının “ulusal niteliklerine uymaz”.
Gerçekten “yerli” arabanın olabilmesi için hadisesinin makro iktisat politikanın bir parçası olması gerekir. Bizde bu eksik varken; bir de Çin ve Hindistan gibi yeni devler piyasaları doldururken hadisenin iktisadi hesapları da zaten altüst olmuştur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget