Türkiye’de vatandaş olarak yaşamak zor. Yaşadıklarımız, gözlemlediklerimiz, anlatılanlar, vatandaş olmanın zorluklarının kanıtları. Hele hele düzgün vatandaş olarak hak ve sorumluluklarınızın bilincinde olarak hareket etmeye kalkışırsanız yaşam daha da zorlaşıyor. Tetikte (müteyakkız) olmanız gerekiyor; sürekli tedirginlik, kuşku içinde yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz.
Taciz, özür dilerim kaba bir sözcük olacak ama kazık, saldırı, kandırmaca dört bir taraftan; devletten, yerel yönetimlerden, özel sektörden, bankalardan, GSM operatörlerinden tutun, uyanık vatandaşlara değin her zaman gelebiliyor. Ülkede çok az şeye güven duyabiliyorsunuz.
Elektrik, su, doğalgaz gibi harcamalara ilişkin faturaları kontrol edemiyorsunuz. Ya fatura gelmiyor, ya kayboluyor, ya otomatik ödemede kontrol etseniz, itiraz etseniz, ne çıkar? “Ödemezsen keseriz” dayatması ile karşılaşıyorsunuz.
Kullanmadığınız iletişim hatları olabilir. Başvuruyorsunuz, nedense hemen kesilmiyor, ama fatura düzenlemeye devam ediliyor, sonra da fatura ödenmedi diye hat kesiliyor, hizmet verilmiyor, kesik hatta borç kaydı sürüyor, derken bir gün bakıyorsunuz, ilamsız takipte ödeme emri gelmiş, şu kadar borcunuz var, gecikme bedeli, faiz, verilmemiş, alınmamış bir hizmetin bedeli zorla isteniyor.
Yapılan reklamlar yanıltıcı, eksik, gereksiz, anlamsız, çoğu kez zappingle geçiştirilen zevksiz reklamların bedelleri, bir şekilde vatandaşa ödetiliyor. Özellikle GSM operatörleri duyurdukları, önerdikleri programların üstünde bir bedel almanın yolunu, hesabını bir şekilde buluyorlar.
***
En güvenilir olması gereken banka reklamları dahi eksik, yanıltıcı... Aylık faiz açıklaması yanlış, faiz yıllık olarak açıklanır. Aylık faiz alındığında bunun birleşik faizi, açıklanan afişe faizin çok üstünde oluşur. Ayrıca nakit çekim ücreti, dosya bedeli vb. isimler altında başlangıçta bir ücret alındığında, efektif faiz, açıklanan afişe faizin çok üstüne çıkar. Bankalar genelde vadesiz mevduata faiz vermiyor, ama çoğu her altı ayda bir hesap işletim ücreti alıyor; böyle bir kesinti yapıldığını ancak hesabınıza baktığınızda öğrenebiliyorsunuz. Kredi kartları dışında sizi bir kulübe üye yapıp, üyelik için zorunlu aidat ödemesi yaptırıyorlar. Dikkatimi yeni çekti; artık kredi kartı limitinizi, hesap bakiyenizi öğrenebilmek için ATM’ye baktığınızda bile ücret alan bankalar var.
Makbuz ve belgeleri uzun süre saklamak zorunda kalıyorsunuz. Kaybettiyseniz, ikinci kez ödeme adeta kaçınılmaz oluyor. Çoğu kez belgenin fotokopisi bile yeterli olmuyor, nedense aslı talep ediliyor. Zamanımızın bir bölümü, belge saklamak, belge aramakla geçiyor.
Trafik, yaşamı zorlaştıran, zaman kaybına yol açan bir sorun. Bu sorunu yaratan demeyelim, ağırlaştıran ise uyanık geçinen sürücüler. Ters yola giriyorlar, gereksiz solluyorlar, geçiş kavşaklarını tıkıyorlar, olur olmaz yerlere en bencil şekilde park ediyorlar. Uyanık geçinen sürücüler, insanda ne sinir ne terbiye bırakıyor.
Denilebilir ki bunlar günlük, artık alışageldiğimiz ufak olaylar, sorunlar; fazla önemsememek, dert etmemek gerekir. Doğrudur.
***
Yaşamı aslında zorlaştıran, leğen kemiğinin dahi nerede olduğunu bilmeyen vatandaşların oylarıyla oluşturduğu, baskıcı, partizan, ayrımcı iktidarlar, bunun yanı sıra kime, neye, hangi amaca hizmet ettiğinden kuşku duyduğunuz bürokratlar, devlet kurumları... Baskı, ayrım, kuşku, güvensizlik, ikiyüzlülük, yalakalık yaşamı zorlaştıran asıl etkenlerdir. Yahya Kemal’in dediği gibi ülfet hakikaten belalı.
Uzlet, toplumsal yaşamdan kaçmak, yalnızlık, kişilerle, kurumlarla olan ilişkiyi asgari düzeye indirmek, hatta ülkeyi terk etmeye kalkmak bir çözüm mü? Uzlet (yalnızlık) sıkıntılı olmayabilir. Ancak ülke bu konumda ve koşullarda iken uzlete çekilmek, fildişi kulesinde yaşamak hak mı? Kişiye huzur verir mi? Ülkeyi kimlerin eline bırakıp, uzlet özlemi duyuyoruz? Bu ülke, bu insanlar bizim. Sanıyorum İsmet Paşa, “Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli” deyişini “Ya bu deveyi gütmeli ya gütmeli” şekline dönüştürmüştü. Deve güdülemese de bu diyardan gidilmemeli.
Azınlıkta da kalınsa, toplu yaşam tehlikelerle de dolu olsa, vatandaş olmak zorlaştırılsa da, bu vatan, bu insanlar bizim. Düzgün, haklarının ve sorumluluklarının da bilincinde vatandaşlar olarak hareket etmek zorundayız.
Yorum Gönder