Emekli deniz subayı ve uzak yol kaptanı Mehmet İnal Kolburan, Hollanda Büyükelçiliği’ne bir mektup gönderdi:
“Cumhurbaşkanımızın ziyaret ettiği memleketinizde, Başbakan Sayın Rutte’nin ‘Türk askerinin reformu konusunda konuştuk’ ifadesi beni çok üzmüştür.
Türk Silahlı Kuvvetleri emperyalistleri anavatan toprağından kovmuş, devlet kuran bir kuvvettir. Batı standartlarında demokrasiye inanan ve onu vatanımızda görmek için çırpınan, Atatürk’ün ideallerine candan bağlı bir ordudur. Paralı hanedan ordusu değildir.
Acaba Başbakanınızın reformdan kastı, muvazzaf ve emekli subaylara yapılan gayrı hukuki davranışlarda başarı için görüş alışverişi midir? Yoksa Srebreniça’da Müslüman Boşnaklara yapılan Sırp vahşetine onay veren Hollanda subaylarının yaptıklarını bize öğretmek midir? Başka bir deyişle, Türk ordusu üstünde yapılacak bir reformda sizin söyleyecek bir şeyiniz yoktur. Siz açıklamadığınız müddetçe ben, yazdığım gibi düşüneceğim. Lütfen, Sayın Başbakanınıza iletirseniz memnun olurum.”
Kolburan’ı Hollanda Büyükelçiliği’ne mektup yazdıran söz, Türk heyetini rahatsız etmiş mi?
Bu konuda herhangi bir habere ve yoruma denk gelmedik.
Araplar Bizi Nasıl Görüyor?
Emekli büyükelçi, CHP milletvekili Osman Korutürk, Mısır’da yapılan Türk-Arap parlamenterler 4. diyalog toplantısındaydı. Türkiye’nin Suriye’ye yaklaşımına karşı Arap parlamenterlerde çok ciddi tepki gözlemiş:
“Suriye’ye herhangi bir dış ya da askeri müdahale yapılmaması, bu ülkenin sorunlarını kendi iç diyalog mekanizmaları ile çözmesi görüşlerini çok kuvvetli bir biçimde vurguladılar. Tepkilerini Türkiye’nin tamamına fatura eder gibiydiler. Bunun yanlış olduğunu, CHP’nin Suriye’ye bakışının, Arap parlamenterlerin pozisyonlarıyla örtüştüğünü anlattım. Geleneksel Türk dış politikasının temel ilkesidir, Arapların kendi işlerine karışmayız biz, çünkü Araplar kendilerini bir aile olarak görürler.”
Osman Korutürk, komşularımızla olan ilişkilerimizdeki ciddi gerilemeye de değindi:
“Bugünkü iktidarın komşularla ilişkilerde mezhepçi yaklaşım içine girdiğini görüyoruz. Sünni olmayan yönetimlere karşı ciddi bir tepki içindeler. ABD de bölgede ılımlı İslam kuşağı kurmanın, radikal İslamla mücadelede etkili olacağı gibi yanlış bir fikir içinde. Ilımlı İslamın Sünni eğilimden çıkacağını varsayıyor. Amerika’nın bu eğilimini, AKP iktidarı döneminde şiddetlendirmiş gözüküyor. AKP iktidarı, ABD’nin politikalarını bölgede ABD’den de ileri taşıyor. Örneğin Suriye. ABD, ‘Suriye muhalefeti ortak bir hareket belirleyemedi. Suriye’de bir bölünme istemiyoruz’ gerekçeleriyle elini büyük ölçüde bu ülkeden çekti. Ama biz, boynumuza kadar daldık, çıkamıyoruz onun içinden.”
Suriye üzerine bu kadar gidilmesi durumunda Kürt sorununun da elimizden çıkma tehlikesini doğuracağına da dikkat çekti Korutürk:
“Suriye ile kapıştığımız zaman, Kürt meselesi, ulusal olmaktan çıkacak, bölgesel bir mesele haline gelecek. Zaten dikkat edilerse, o tarafa doğru kayıyor. Kürt meselesi bölgeselleşince de, konu Güvenlik Konseyi’ne kadar gidecek. Ondan sonra uğraşın bakalım çözmeye bu düğümü!”
Toptan Satış
Tapu ve kadastro yasalarında yapılan değişikliğin TBMM komisyonlarında görüşülmesi sırasında, yabancılara satılacak topraklar için “karşılıklılık şartı, işyeri ve mesken olarak kullanmak şartı, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilmek şartı” kaldırıldı.
Yabancıların ülke genelinde edinebileceği taşınmazların toplam yüzölçümü 2.5 hektardan 30 hektara çıkarıldı. Bu miktarın 60 hektara kadar çıkarılması yetkisi Bakanlar Kurulu’na verildi. Merkez ilçe ve ilçeler bazında edinecekleri toplam alanların yüzölçümünün yüzde 10’unu aşmaması koşulu da kaldırıldı, ilçe yüzölçümünün yüzde 10’unu geçemeyeceği öngörüldü.
Bunun üzerine CHP’li milletvekilleri, bir karşıoy yazısı ile devlet için gerekli unsurların başında “ülke” geldiğini vurgulama gereği duydular:
“Ülke egemenliğinin ve bağımsızlığının asli unsuru olan ülke toprakları ‘cari açığı kapatmak, yeni kaynak gereksinimlerini karşılamak gibi kısa erimli ticari çıkarlar uğruna’ ölçüsüz bir şekilde yabancılaştırılamaz. Böyle bir uygulamada ulusal çıkarların varlığından ve kamu yararından söz edilemez. AKP iktidarı tarafından getirilen bu tasarı ülke çıkarlarımız ve kamu yararı açısından kabul edilemez.”
Egemenlik, bağımsızlık, ulusal çıkar, kamu yararı...
AKP, bunların hepsine yabancı. Yabancılara toptan satış da bu yüzden.
ANITKABİR
Bursa’ya gitmişmiş de, akşam geç dönmüşmüş de, onun için sabah Bekir Bozdağ’a vekâlet vermişmiş de...
Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan’da Anıtkabir’e gitmeyiş gerekçeleri bunlar.
Elden gelse, 1923 Cumhuriyet devrimine ne yapıldıysa Anıtkabir’e de o yapılır. Önce içten çürütülür, sonra yıkılır.
Değmiyorlar, şimdilik!
Yorum Gönder