Bu tesisler, yanında geniş boksit maden yatakları, yatakların 49 yıllık işletme ruhsatları… Onun yanında Oyma Pınar barajı…
Onun yanında Antalya limanı.
Onun yanında 4 üretim fabrikası.
Onun yanında lojmanları.
Onun yanında arsaları.
Hepsi bir arada; Dünyada tek örnek. Hem maden yataklarına (Boksit) sahip. Hem bu madeni çıkartıp işleyecek; dökümhane, haddehane, yardımcı tesisler dahil 4 ayrı fabrikaya sahip. Hem bu fabrikada kullanılacak elektriği üretecek baraja sahip. Hem; üretimini; ister maden halinde iste “alüminyum folyo haline getirilmiş” nihai ürün halinde iç ve dış pazarlara kolaylıkla ve ucuz yoldan gönderecek limana sahip birlikteliğin dünyada eşi, benzeri yok. Konya Seydişehir’deki Eti- Alüminyum tesisleri böyle bir bütündü.
Devletin malıydı.
Millet parasıyla yapılmıştı.
2002 yılında iktidar değişti.
Tayyip Erdoğan Başbakan oldu.
2003 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu’nda (kurulun da başkanı Başbakan’dır) “Seydişehir Satılsın” kararı verildi.
Xxx
Kapalı teklif usulü yapıldı.
CE-KA’ya (Cengiz İnşaat) satıldı.
Seydişehir üretim tesislerine baş mühendis olarak girmiş ve 9 yıl bu 4 fabrikadan birinin müdürlüğünü yapmış (ismi bende var, gizli tutacağım), mektup gönderdi. Fabrika Müdürü diyor ki; “….(!) Eti-Alüminyum’un özelleşmesi gündeme gelince çok sayıda şirket şartname aldı. Kadrolar kuruldu. Danışmanlar tutuldu. Ancak alıcılardan 3’ü hariç diğerleri (kendilerinden hiç beklenmeyen) inanılmaz düşük teklifler vererek yarışın dışında kaldılar…
Veya bırakıldılar.
Veya ikna edildiler.
3 şirketle “304 milyon dolar” ile başlayan açık artırmada CE-KA dışındaki diğer 2 şirket tek bir teklif dahi sürmeden yarışı bıraktı. Böylece CE-KA tesisleri 305 milyon dolara kapatma olanağına kavuştu. Veya kavuşturuldu…”
xxx
Konya’nın 1 Seydişehir’i, 16 milletvekili var. 16 milletvekili (13 AKP, 2 MHP, 1 CHP) içinde yer alan 1 CHP Milletvekili (Atilla Kart), işçilerin TES-İş Sendikası, Metalürji Mühendisleri Odası, Kamu İşletmeciliği Geliştirme Merkezi Vakfı, “bu satış kirli görünüyor-hile kokuyor” diyerek Danıştay’da satışın iptali için dava açıtılar.
Davayı kazandılar.
Dava temyize gitti.
Yine kazandılar.
Milletin malının yeniden millete dönmesi adaletin emri oldu. 2007 yılından beri ne şirket bu emre uyuyor, ne de bu satışa 2003 yılında imzasıyla izin vermiş Başbakan, adaleti ciddiye alıyor! Sanki CE-KA şirketi ile Başbakan, danışıklı oldular; “adalete vücut çalımı” atıyorlar. Konya’nın 13 AKP milletvekili de ağızlarına fermuar diktirmiş, tek laf etmiyor. Kulaklarına alüminyum levha çaktırmış gerçekleri duymuyor.
Xxx
Hafızası keskin okurlar hatırlayacaktır. Bu yazı bu köşede 4 mart tarihinde yani 56 gün önce yayınlandı. Adalet, Seydişehir tesislerinin “devletten özele devrinde” hile-usulsüzlük görüp “satışı iptal” kararı almıştı. Ancak başta başbakan ve Konya’nın 13 AKP milletvekili, “kulaklarına levha çaktırmış adaletin sesini duymamış, ağızlarına fermuar çektirmiş adaletin kararı için tek söz söylememiş” 5 yıldır beklemişlerdi.
Ne oldu biliyor musunuz?
Dudaklara fermuar çekildi.
Kulaklara levha çakıldı.
Ve gece torbasına konuldu.
Önceki gece yarısı, millet uyurken, Millet’in Meclis’indeki iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla bir yeni “torba yasa” çıktı. Bu torba yasanın içine bir madde koyuldu. Bu maddeye göre, adaletin (yüksek yargı olan Danıştay’ın) satışını;”kirli görünüyor-hile kokuyor” diye durdurma kararı verdiği Seydişehir Aliminyum Tesisleri’nin 2003 yılında satılan özel şirkette kalması için Bakanlar Kurulu, “devam” diyebilecek.
1 Başbakan ve 24 Bakan.
Adaletin kararını hiçe sayacaklar.
Yargı kararını değiştirecekler.
Bu şuç değil mi?
Anayasa’nın 138. maddesi; “yargı kararlarını hiç kimse değiştiremez, ortadan kaldıramaz” diyor.
Yorum Gönder