KEŞKE “biçem”den daha iyi bir Türkçe karşılık bulunabilseydi bu sözcüğe. Üslup sözü, günlük dilimize edebiyat yoluyla geçmiş olduğu için olacak, “biçem”den farklı olarak, daha kapsamlı, ama daha ince bir tarz farklılığını akla getirir. Gerçi, “biçem”in akrabası olan “biçim” de denebilir ama, bir dışişleri bakanının konuşmasını eleştirirken “O ne biçim konuşmaydı” demek yakışık almaz.
Her neyse, uzun sözün kısası, Sayın Davutoğlu’nun önceki gün Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmanın üslubu pek güzel değildi.
Daha doğrusu, bir Türkiye Cumhuriyeti bakanına ya da diplomatına yakışmadı. Özellikle de konu, bir kapı komşusu olunca.
Üstelik, çok yakın geçmişe kadar iyi geçinilen, sarmaş dolaş olunan, güneye inmek için hep içinden gidilen, Yakın Doğu’ya kapımız sayılan, ekonomimize katkı sağlayan bir komşu. Öyle bir komşu için, dışa yayımlanan bir Meclis konuşması öyle olmamalıydı.
Komşunun yaptığı yanlış da olsa da, olup bitenleri durdurmak, düzeltmek, hatta kaybedilen dostluğu yeniden kazanmak için sürdürülecek politikanın üslubu böyle mi olmalıydı?
Arap Baharı boyunca Ankara’nın Suriye politikası hep böyle oldu. Müttefiklerimizin bölgeye ilişkin amaçlarını Şam’a kabul ettirmek için çalışır göründük. Çıkarılan olayların kim tarafından niçin ve nasıl çıkarıldığını sorgulamadan, kimin başkaldırıcı, kimin kışkırtıcı, kimin özgürlükçü, kimin statükocu olduğunu araştırmadan. Oysa daha başlangıçta Batı’dan söylenenlere kapılmaksızın doğrudan komşuyla kapalı kapılar ardında dostça konuşarak daha iyi sonuç alınırdı. Hayır öyle olmadı; yukarı perdeden, azarlarcasına, hatta tehdit edercesine bir üslup tutturuldu.
Açıkça ve çok uzaklardan “bravo”lar ve alkışlar beklercesine.
Gerginlik ve çatışma olasılığıyla tedirginleşen kendi halkınızın endişesine aldırış etmeden. Yurtta sulh, cihanda sulh bu muydu?
Üzücü olan da şudur: Mültecilere şefkatle kucak açmak, insanca yardım için dünyayı seferber etmeye çalışmak gibi süreçte Türk devletinin olumlu sayılabilecek ne kadar katkısı varsa hepsinin üstüne üslup yanlışlığının gölgesi düşmüş, yapılanlar yanlış politikayı örtbas etmek için yapılıyormuş gibi bir izlenim yaratılmıştır.
Yorum Gönder