Dedik ya bu Devlet Bahçeli tam bir muamma!
Niye mi?
Türkiye için çok çok önemli virajlarda dehşet şeyler yapıyor da ondan.
Unutanlara hatırlatalım:
2002’de MHP iktidarın önemli ortağı, Bahçeli’de Başbakan Yardımcısıydı.
Seçime bir buçuk yıl süre varken ABD’ye yakınlığı tescilli Kemal Derviş bir gün ansızın erken seçim sözünü etti.
Ekonomik kriz kıskacında olan o günkü hükümetin öyle bir kararı alması kendisi açısından intihardı lakin hiç beklenmedik bir şey oldu.
Devlet Bahçeli partili hiçbir arkadaşı ile istişare etmeksizin yaptığı esrarengiz bir telefon konuşması sonrasında Kemal Derviş’in arkasına takıldı ve erken seçim için harekete geçti.
Sonuç mu?
MHP dahil o günkü hükümet partileri baraja takıldı ve AKP tek başına iktidar oldu.
Düşünebiliyor musunuz Bahçeli partisini Meclis dışına atma pahasına AKP’nin önünü açtı.
Ve hemen sonrası:
Bahçeli bütün Televizyonları çağırarak kameralara şunları söyledi:
“Seçimi kaybeden liderlikten çekilmeli. Ben de hemen istifa edeceğim.”
Bu beyan üzerine Çiller’den Mesut Yılmaz’a kaybedenler bir bir istifa etmek zorunda kaldı!
Peki, Bahçeli ne mi yaptı?
Bütün Türkiye önünde verdiği sözü yedi ve istifa etmedi.
Bu tavrından sonra, Devlet Bahçeli siyasi arenadaki temizlik için kullanıldı mı sorusu gündeme geldi.
Devam edelim:
Partisini baraja gömen ve istifa taahhüdüne rağmen ayrılmayan Bahçeli Meclis’e döner dönmez ilk icraatı yine hiçbir arkadaşına danışmaksızın Abdullah Gül’ü Çankaya Köşkü’ne çıkarmak oldu.
Evet, Bahçeli dayatmasaydı Tayyip Erdoğan çok yakında biliyorum askere söz verdiği için Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmayacaktı.
Tablo bu ise sormak lazım Bahçeli o kararı neye göre ya da kimin telkini veya emri ile aldı?
Ve son olay:
Bahçeli son 23 Nisan konuşmasında hazırlığı yapılan bölünme anayasasına evet diyeceğinin açık mesajını verdi.
Birazcık ufku ve öngörüsü olan herkes bu sunduklarımın ışığında Bahçeli’nin neye ve kime hizmet ettiği sorusuna pekâlâ cevap verebilir.
Bizim hükmümüz Bahçeli’nin ülkedeki milliyetçi potansiyeli pasifize ve ülkücü hareketi tasfiye etmek amacıyla MHP’nin başında özellikle muhafaza edildiğidir.
BDP ABD’ye çağrıldı, Başbakan’ın derdi Suriye
Kravatlı PKK, pardon BDP’liler bir heyet olarak ABD’de temas yapıyorlar niye acaba?
Üç hafta önce Barzani şimdi de BDP’liler, kim buna tesadüf diyebilir?
Belli ki çağrıldılar ve yol haritası alacaklar.
Güya solcu geçinen BDP’lilerin Amerikan uşaklığı bu gezi ile ispatlanmıştır da benim üzerinde duracağım asıl konu hükümetimizin bu konudaki umursamazlığıdır.
Evet, AKP iktidarı sadece PKK’ya ve terör eylemlerine susmuyor, ilaveten örgütün kravatlı üyelerinin Washington seferini de sorgulamıyor.
Varsa yoksa Suriye ile Beşar Esad…
Yahu Beşar Kürdistan’ı kuracağım demiyor tersine Beşar giderse Kürdistan kurulacak.
Rumlar ahır yaptı, Başbakan Atatürk yaptı diyor
Başbakan TBMM’de kürsüye çıktı ve dedi ki “Cumhuriyetin ilk yıllarında Seferihisar’ın Hereke Köyü’nde bir cami ahır yapıldı.”
İzmirli olan Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil araştırdı ve yazdı ki Başbakan’ın iddiası doğru değil, tersine o köydeki cami işgal yıllarında Türklerin orayı terk etmesiyle Rumlar tarafından ahır yapılmış.
En önemlisi ahır yapılıp yıkılan o cami Atatürk döneminde onarılmış ve 1936’da ibadete açılmış ki bunun belgeleri ortada ve köyde yaşayan yaşlılar şahit.
Soruyorum bir Başbakan üstelik doğru olmayan bilgilerle bir dönemi ve o dönemin yöneticilerini (Cumhuriyet ve Atatürk) bu şekilde nasıl hedef alır?
Başbakan’ın bu tutumu sadece dinin istismarı değil, aynı zamanda halkı inançla ajite etmektir.
Mehmet Ağar niye hapiste!
Biz bazılarının aksine zor günlerin dostuyuz.
Düşene vurmaz tersine sahipleniriz.
Aslına bakarsanız Mehmet Ağar düşmüş falan da değildir.
Kendi ifadesi ile vatan görevi için hapse girmiştir.
Altını çizerek yazıyorum Mehmet Ağar niçin hapse girdi bilen var mı?
Hırsızlık, kalpazanlık ya da ahlaksızlık mı yaptı?
Yok, onlar değil de ihale dağıtıp vurgun mu yaptı, 1 milyar doları mı var, İsviçre ya da Katar bankalarında hesap mı açtırdı?
Bu tür şeyleri hiç ama hiç kimse iddia bile edemedi.
Söylenen PKK’yı finanse eden Kürtçü eroin tüccarlarının öldürülmelerindeki sorumluluğudur ki o da soyut iddiadır. Bakın öyle bir şey şayet varsa Ağar onu herhalde kendi başına yapmaz yani bir Emniyet Müdürü devletin emri olmaksızın o tür şeylere girer mi? Geçiniz!
Bize göre Mehmet Ağar’ın tek yanlışı, 2007 seçimlerinde AKP zirvelerinin tehdit ve vaatlerine boyun eğip inanması ve Erkan Mumcu ile ittifakı bozmasıdır. AKP zirveleri o gün “Sana asla dokunulmayacak” garantisini verdi ama bugün görüldüğü gibi o sözlerini unuttular.
Allah kurtarsın Sayın Ağar.
Yorum Gönder