Bugün biraz geçmişe gidip, günümüzde gündeme gelen konulardan kimilerinin geçmişini irdeleyelim dedim. Kimi ağızlardan “Üç-beş keçiyi güdemez”, kimilerinden de “Üç kazı güdemez” diye eleştiriden çok aşağılamayı amaçlayan sözlerin kayda geçmiş ilklerinden biri 356 yıl öncesine ait.
Baba-oğul Mustafa Nihat ve Nijat Özen’leri saygıyla anarak sözü Evliya Çelebi’ye bırakalım.
***
“Ertesi gün 1067 başlangıç tarihinde (1656 Ekimi sonları) Kırım Sultanı Mehmed Giray Han’ın Çolak Dedeş Ağa nam ulağı İstanbul’dan gelip Kırım’a giderken paşa efendimize (Melek Ahmed Paşa) mektublar getirip okudukta paşa acayip temaşa olmuş diye şaşkınlık içinde kaldı ve dedi ki:
Evliya’m, haberin var mı? Boynueğri Mehmed Paşa sadaretten ma’zül olup Köprülü Mehmed Paşa vezir olmuş.
Bunun üzerine Mühürdar Osman Ağa:
Gör a ne günlere kaldık ki Köprülü gibi bir miskin, iki öküze saman vermeye kadir olmayan bir adam sadr-i a’zam oldu deyince paşa gayet kızıp:
Bre sefih oğlan, senin ne haddin vardır ki mir-i miran ve vezir-i a’zama dil uzatırsın diye elindeki hezaren değneği alarak Osman Ağa’yı taşraya çıkarıp haps eyledi.”
***
Geçmişten günümüze ulaşan kısa hikâyelerden biri de “Vay bana ördek dedin” başlığıyla anlatılanıdır. Hani iki arkadaş yolda giderlerken biri gökyüzüne bakıp “Yağmur yağacak” deyince alıngan arkadaşı “Vay sen bana ördek dedin” diye maraza çıkarmış ya...
Arkadaşı üsteleyince gerekçesini şöyle anlatmış:
“Yağmur yağınca havuzlar dolacak, yollarda buheyreler (gölcükler) oluşacak. Oralarda kim dolaşıp yüzecek? Ördekler. İşte bu yüzden sen bana ördek demiş oldun.”
Kimi belgelere getirilen yorumları ve kimi köşe yazılarını okuyunca aklıma geldi.
Büyük bölümü “Sen bana ördek dedin” ya da “Sen bana geçmişte ördek demiştin” sonucunu gözler önüne seriyor.
Bu mantıkla kızdıklarının idam edilmesini bile isteyenler var. Tutuklanmaları önerileri neredeyse masum kalıyor(!).
***
Türkçemize yabancı sözcüklerin, özellikle de modaya uyarak kullanılan İngilizce sözcüklerin sızdırılmasını hoş karşılamayan, hatta kızanlardan biri de benim.
Birkaç kez bu köşede de yazmışlığım var.
Sayın Başbakan’ın kısa süre önce yapılan bir açılışta, markalar dışındaki sözcüklerin Türkçe olması önerisini bu nedenle önemsedim.
Ama sanırım ki bu dolaylı eleştiri daha çok AKP’lileri, bakanlıkları ve belediyelerini ilgilendiriyor.
Haydarpaşaport Projesi, birkaç gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde onaylandı.
Galataport Projesi yargı ile ilgili meslek kuruluşları arasında mekik dokuyor.
Sahil Yolu’nda Sirkeci’ye giderken Sarayburnu’nda gemilerin yanaşıp kalktığı bölümü gösteren okta da “İstanbul Port” yazılı.
Bekleyelim bakalım ne olacak?..
***
Not: Bilmediklerim varsa ve Cumhuriyet okurları anımsatırsa onları da eklerim.
Yorum Gönder