SEVGİLİ okuyucularım, devletin belli makamlarında oturan kişilerin “Valla ben hatırlamıyorum” deme hakkı yoktur. Hele yakın geçmiş için bunu söyleme lüksüne sahip olmadıklarını hepimiz iyi kötü biliriz.
Bay Abdullah Gül birkaç gün önce Hollanda gezisine çıkıyordu. Bir gazeteci arkadaşımız kendisine sordu:
“Sayın Cumhurbaşkanım, 28 Şubat kararları acaba Bakanlar Kurulunda görüşülmüş müydü?”
Verdiği yanıt ilginçti:
“Görüşülüp görüşülmediğini hiç hatırlamıyorum!”
Belleklerimiz giderek zayıflıyor, ya da dikkat etmediğimiz bazı olayları günün birinde hepimiz unutuyoruz! Herhalde kendisi de unutmaya başladı!
Ancak, bazı şeyler vardır ki, unutulmaz!
Bay Abdullah Gül, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 28 Şubat 1997 günü alınan o kararları unutmuş olamaz.
Kaldı ki, o kararların Bakanlar Kurulunda “Öncelikle müzakere edildiği” bir gerçektir.
Beyefendi o sırada hükümette, koalisyon ortağı Refah Partisinin Devlet Bakanı olarak görev yapıyor.
Aradan birkaç gün geçiyor ve bu kararlar Bakanlar kurulunda görüşülüyor. Sonra aynı kararlar, Abdullah Gül’ün genel başkanı Necmettin Erbakan tarafından bütün bakanlıklara ve ilgili devlet kurumlarına yazılı olarak tebliğ ediliyor ve gerekenin derhal yapılması isteniyor.
Söz konusu yazıda Erbakan’ın ıslak imzası var.
***
Şimdi Bay Abdullah Gül çıkıyor ortaya ve bu konunun Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulup konuşulmadığını “Hatırlamadığını” söylüyor!
Bu sözlere hiç kimse inanmaz.
Ortalık birbirine girmiş, Türkiye’de kıyamet kopuyor, MGK tarafından alınan kararlar hükümette görüşülüyor ve o zaman Devlet Bakanı, bugün ise Cumhurbaşkanı olan beyefendi, o görüşmeleri hatırlamıyor!
Olacak şey değildir.
Bakanlar Kurulunda neler konuşulduğunu elbette bilemiyoruz. Günün birinde tutanaklar yayınlanırsa öğreniriz.
Erbakan, bu yazıyı devletin tüm ilgili kuruluşlarına ıslak imzasıyla gönderdi.
Bay Abdullah Gül, her şeyi unutmuş!
Herhangi bir toplantıda kendisine ne ikram edildiği, ayran mı kola mı içtiği, kimlerle el sıkıştığı sorulsaydı, hatırlamamış olması doğaldı.
Ancak böyle önemli bir toplantıyı “Unutmuş” olması, ya da konuşulanları bildiği halde gizlemesi, pek hayra alamet değildir!
Hatırlamasına elbette hatırlıyor da, o takdirde kendisine Hollanda yolunda sorulan soruya şu yanıtı vermesi gerekecekti:
“Erbakan hocamız konuyu önümüze getirdi. 28 Şubat kararları doğrultusunda yapılması gerekenleri hepimiz kuzu kuzu dinledik ve hiçbir tepki veremeden sessizce kabul ettik”
Şimdi bunlar, aradan 15 yıl geçtikten sonra bir konunun ezikliğini topluca yaşıyorlar:
28 Şubat kararları alındı, hükümete tebliği edildi ve özellikle Refah Partili bakanların bu konuda gıkı bile çıkmadı.
Bırakın istifa etmeyi bir yana, sözlü veya yazılı tepki vermeleri mümkün olmadı.
Şimdi, Türkiye’nin bu ortamında konuşmak kolay. Büyüklük, o zaman konuşmakta idi.
***
Bir şeyi daha çok merak ediyorum! Şimdi darbelere karşı çıkan Tayyip, acaba 28 Şubat olayında karşı çıkmış mıydı?
O sırada kendisi yine siyasetin içinde, Refah Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi.
Karşı çıktıysa, acaba ne demişti, nasıl bir tepki vermişti?
Ya da niçin, hangi gerekçeyle suskun kalmayı yeğlemişti? Acaba korkmuş muydu?
Bu soruları günün birinde belki kendisine sorarlar da, hep birlikte bilgi edinmiş oluruz!
“İYİ UYKULAR SAYIN SEYİRCİLER”
Uğur Dündar benim arkadaşım, dostum. Türk medyasının, gazete ve televizyonların neredeyse tamamının AKP iktidarı tarafından ele geçirilip yandaş yapıldığı bir ortamda, ekranda sunduğu haberler ve yaptığı programlarla dik duran, omurgasını yitirmeyen bir gazeteci.
Bu süreçte çoğumuzun başına işler geldi. Tayyipgiller bizi istemiyordu. Çalıştığımız gazetelerden, televizyon kanallarından kovulduk.
Son gazi Uğur Dündar!
Ancak bu kovulmalar bizler için onur kırıcı olmadı. Her kovulan, boynuna şeref madalyaları takmış oldu.
Uğur’un son kitabı birkaç gün önce çıktı. Bu yazıyı yazmadan önce, okuyup bitirmeye karar verdim ve bir solukta okudum.
“İyi Uykular Sayın Seyirciler.” (Bilgi Yayınevi)
Bir kitabın ismi, Türkiye’nin bugünkü ortamıyla ancak bu kadar cuk oturur. Birileri çile çekerken, içeri tıkılır, işinden kovulurken, başkalarının yaptığına bakmalı! Onların adına mücadele verenlere “Bravo kapiten” diye alkış tutup sonra sütre gerisinde sessiz ve tepkisiz kalmak kadar acı bir olay düşünemiyorum. Uğur onlara “İyi uykular” diliyor.
Uğur Dündar yaşadıklarını, tanık olduğu ilginç olayları, başına gelenleri, siyasi baskıları, nasıl kovulduğunu anlatmış.
Ona “Ellerine sağlık”, size ise “Lütfen bu kitabı okuyun” diyorum.
***
Emin Çölaşan’ın notu: Yarın (cumartesi) Ankara’da, Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezinde çok önemli bir Milli Anayasa toplantısı yapılacak. Ülkemizin seçkin hukukçuları ve aydınları, iktidarın şimdi yeniden kurmak istediği Anayasa tezgahını anlatacaklar. Saat 13’de başlayacak olan toplantıda bazı konuşmacılar şunlar:
Hüsamettin Cindoruk, Yekta Güngör Özden, Şahin Mengü, Ali Topuz, Ferit İlsever, Kemal Alemdaroğlu, Zekeriya Beyaz, Ümit Kocasakal, Bedri Baykam, Haluk Dural, Ufuk Söylemez, Atilla Kart, Özcan Yeniçeri, Meltem Dikmen Caniklioğlu.
İzleyenler bu seçkin kadrodan çok şey öğrenecek.
Yorum Gönder