Yeni yazılacak anayasa’nın dili “sade, anlaşılır, akıcı” mı olmalı yoksa “ağdalı-oturaklı” bir dil mi kullanılmalı tartışması başladı.
Başbakan fırsatı kaçırmadı.
Yine mağduriyet üretti.
“Türk dili kuşatma altında” dedi.
Sayıp sıraladı:
Kule’ye “İngilizce” ad konuyor.
“Muhayyile” nin Türkçesi bulunamadı.
“İnkişaf” ın Türkçe karşılığı yok.
“Tasavvur” a bir ad yakıştıramıdık.
“Mücceret”e karşılık koyamadık.
Başbakan, kendi yönetimlerinden önce “Türk dilinin kuşatma altına girmesine” izin verildiğini; İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça kelimelerle “Türk dilinde aşınma-erime-gerileme” yaratıldığını ilan ederek; bu mağduriyet üzerinden de yine keseri kendine yontarak konuyu siyasi propagandaya çevirdi.
Xxx
Mevlana’nı bir şiiri var.
“Evinde yangın çıkmış.
Sen gökyüzünü fethe gidersin.”
İstanbul’da Kabataş iskelesinden başlayıp yer altından Taksim’e ulaşan kasnakla çalışan ve raylar üzerinde giden, bir “yer altı yolu” yapıldı.
İstanbul Belediyesi yaptı.
Halk memnun, mutlu.
Günde binlerce insan Kabataş’tan Taksim’e 3 dakika içinde taşınıyor. Binenler bilir; Başbakan’ın İmam Hatip’ten arkadaşı AKP’li İstanbul Belediye Başkanı Mimar Kadir Topbaş, bu “yer altı yoluna” Fransızca’dan araklama “Fünüküler” adını verdi. Başbakan, kendi belediye başkanının “Fünüküler” adını koymasını görmüyor, “kuleye niçin ingilizce ad koydun” diye mağduriyet üretiyor.
Xxx
Tarih araştırmacısı Yaşar Yılmaz, “Fünüküler” adı nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a ““bizim vergimizle bizim dilimizi bozmaya hakkınız yok” diyen uyarıcı bir mektup yazdı.
Mektubun özeti şöyle:
“Sayın, Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş,
İstanbul’da yaşayan, vergi veren bir kentli olarak, anlamını bilmediğimiz bazı adların kamuya sorulmadan kenti yönetenlerce kabullenmesi bize rahatsızlık vermektedir.
Kaba şoven yaklaşımdan uzak, konuya değinmek istiyorum; Taksim-Kabataş arasındaki eğimli arazide, raylı, kasnaklı, iki vagonun karşılıklı ağırlığından yararlanan vargel sistemine “Füniküler” adını uygun görmüş olmanız düşündürücüdür.
Bizim vergilerimizle yapılan bu yapının kendi dilimizdeki adını bir yarışmayla, İstanbul halkına sorarak belirleyebilirdiniz.
Demokratik davranış olurdu.
Özel sektör dükkânına, oteline, isim seçerken özensiz olabilir. Milyonlarca insanın yaşadığı bir kentin yöneticilerinin özensiz davranmaya hakkı olamaz.
Fransızca “Füniküler” yerine Türkçe “Vargel” denemez mi?
“Taksim-Kabataş Füniküler”i yerine “Taksim-Kabataş Vargeli” denemez mi? Kentlere karşı işlenen suçlar sadece imar suçları değildir. Kentlerin vebali, kişisel veballerden büyüktür… Fransızca ad yerine tercihinizi Türkçeden yana koyacağınızı, kültür emperyalizmine karşı tavır alacağınızı umuyorum. Saygılarımla (Yaşar Yılmaz. İnş.Y. Mühendisi-Araştırmacı.)”
Fünüküler adı orda duruyor.
Mevlana da haklı!
Yaşar Yılmaz da haklı!
(Uyan borusu)
Geriliyor…
Dünyanın en iyi 1000 ekonomisti arasında 107’ci sıraya konulan Profesör Vefa Tarhan, geçen hafta bir söyleşide; “ 2003 yılında 1 dolarlık ihracat için, 1.47 dolar ithalat yapmamız gerekmiş. 2011’de 1 dolarlık ihracat için yaptığınız ithalat 1.79 dolara gelmiş. Yani kabaca baktığınızda ihracat da ithalat da artıyor ama asıl vahim olan aradaki uçurumun da aynı hızla büyümesi.... Herkes sanıyor ki, cari açık tek problem. Hayır değil. Bir cari açığın kendisi var, bir de bu açığı kapatmak için nereden para bulduğunuz konusu.” diyordu. Önceki gün de Türkiye’nin en büyük bankalarından Garanti’nin Genel Müdürü Ergun Özen, “Bankalarda sorunlu kredi oranının artmaya başladığını” söyledi. Ekonomi geriliyor…
Yorum Gönder