Koro 52 çocuktan oluşmuştu.
Çok kısa sürede, yaklaşık 40-45 günde hazırlanmışlardı.
Koro öğretmenleri gönüllü çalışıyorlardı.
Çocuk şarkılarından oluşan bir konseri seslendiriyorlardı.
Orkestra, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’ydı.
2006 yılında kurulan orkestra, ülkemizin ilk ve tek kuruluşudur.
Yurtiçinde ve yurtdışında çok başarılı konserler vermiştir.
Bu konser 23 Nisan 2012 şenliği içinde yer alıyordu.
Koro, Çocuk Hizmetleri Korosu adını taşıyordu.
Çocuklar, devletin koruması altındaki çocuklardı.
7 yaşından 16 yaşına kadar kızlı erkekli 52 çocuk.
Orkestra da 35 çocuktan oluşuyordu.
İlk kez böyle bir işbirliği yapılıyordu.
İlk kez böyle bir konser hazırlanıyordu.
Bu kez yepyeni bir heyecanla hazırlanıyorduk.
Bu konser hepimiz için yeni bir boyuttu.
Yeni, güzel, heyecan verici bir yeni boyut.
Konya’da 22 Nisan günü verilen konser büyük bir başarı oldu.
Konseri yöneten şef Tolga Taviş, ne yaşandığının bilincinde, ustalıkla okestra ile koroyu buluşturdu.
Ayakta alkışlarla biten konser, hepimiz için yeni ufuklu bir geleceğe dikkatimizi çekiyordu.
***
Koruma altındaki çocuklarımız.
Hepimizin çocukları.
Hepimizin evlatları.
Güven duymak isteyen.
Farkına varılmayı bekleyen.
Bu büyük dünyada tutunacağı değişmez bir dal arayan.
Yaşamına tanıklık edecek kişileri arayan.
Kendini anlatacağı, onu anlayan insanları bekleyen.
Çocuklar.
Çocuklarımız.
“Siz yazar mısınız?” diye sordu.
12-13 yaşlarında bir kızımız. Arkadaşları da dinliyor.
“Evet” dedim.
“Ben de yazarlığa adım attım” dedi, “şiir yazıyorum”.
Eğitmeni yaklaştı: “Evet” dedi, “çok yeteneklidir. Şiir yazıyor”.
Kızımız ekledi: “Kendimi geliştirmek için ne yapabilirim?”
“Çok güzel” dedim, “okumaya devam, yazmaya devam. En iyi gelişme yolu”.
Ah benim güzel kızım. Benim akıllı kızım.
Köy Enstitülerini bilseydin keşke kızım.
Halkevlerini bilseydin keşke.
Onları koruyabilseydik keşke.
Sizlerle hep birlikte olabilseydik keşke.
Daha çok buluşabilseydik keşke.
Biz sizin anneleriniz babalarınız olabilseydik.
Siz bizim kızlarımız oğullarımız olabilseydiniz.
Öyle bir toplumumuz olsaydı.
Öyle kentlerimiz, öyle köylerimiz olsaydı.
Birbirimizden ayrı olmasaydık.
İçimizden geçenler oralarda kalmasaydı.
Oralarda kalmasaydı.
***
Biz uçağa bindik, İstanbul’a geldik.
Onlar otobüslerle kurumlarına döndüler.
Mutlaka akıllarındadır.
“Bizi düşünürler mi acaba?”
“Bizi hatırlarlar mı?”
Elbette düşünürüz.
Elbette hatırlarız.
Deniz Ablanız sizi unutur mu?
Gülçin Ablanız, Setenay Ablanız sizi hatırlamaz mı?
Kurumunuzdan Kenan Abinizi tanıdık.
Davut Bey’i tanıdık.
Çocuk hizmetleri kutsal hizmetler.
Gerçekten bilinçle çalışıyorlar.
Emek verenlere şükranlar olsun.
Bu konser gelenlere şölen oldu.
Ama bizlere çok özel bir armağan oldu.
Biz sevginin armağanını aldık.
Biz insanca paylaşmanın armağanını aldık.
Çocukların gülen gözlerini gördük.
Çocukların başarıyla gönendiklerini gördük.
Hepsi bizim armağanımız oldu.
Hepsi bize görev oldu.
Artık bu çocuklar bizim de görevimiz.
Belki de bizim en kutsal görevimiz.
Sizi unutmadığımızı bilin.
Siz de bizi unutmayın...
Yorum Gönder