Kutsal kitabımız; bizzat Kuran'ın anlatımına göre; bu kitap bir 'Öğüt Kitabı'dır. Yani insanoğlunu daha iyiye, daha güzele doğru yönlendiren bir kılavuzdur. Kuran'da 1400 sene öncesinin yaşam biçimini yansıtan ayetler olduğu gibi insanoğlunun küresel düşüncelerini ve duygularını yansıtan ayetler de vardır.
İslam dünyasındaki temel çatışma işte bu ayetlerin yorumlanması noktasında ortaya çıkmıştır.
Bir bölüm yorumcular; 1400 sene öncesinin hayat tarzına ait olan ayetleri de bugünkü hayat tarzımızı da belirleyecek biçimde ele alıyorlar. Ama hayat; buna imkan vermiyor. Örneğin; Kuran-ı Kerim'de var olan kökelik ve cariyelik kurumları; bugün bütün dünyaca ağır insanlık suçu kabul ediliyor. 7. Yüzyıl'da normal sayılan kölelik sistemini 21. Yüzyıl'da Kuran'da var diye savunmak kutsal kitabın genel anlamını çarpıtmak sayılmaz mı?
KİBİR VE GURUR İSLAMA TERSTİR
Kuran'ı yaşatmak ve süs olmaktan çıkartmak; onun küresel ayetlerini bulmak ve hayata uyarlamakla mümkündür. Kuran-ı Kerim'in bugün de geçerli olan ayetleri pek boldur. Örneğin Maide Suresi (5. Sure) 8. ayeti şöyle sesleniyor Müslümanlara: ' Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.'
Sanki yüce Allah, bu ayet ile, Türkiye'de siyaset yapanlara bakıyor da onları uyarmak için sesleniyor. Başka bir topluluğa olan kini veya öfkesi yüzünden adil davranmayı bırakıp saldırganlaşanlara ne açık bir uyarı değil mi...
Ve yine görüyoruz ki; günümüzün bazı Müslümanları; başkalarının inancıyla alay etmeyi; onları hafife almayı bir üstünlük gibi yaşıyorlar. Kutsal kitabıne en şiddetle kınadığı bir davranış biçimi de budur. Bakınız Hucurat Suresi'nin 11. ayetinde neler söyleniyor: 'Ey inananlar, içinizden bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin, olabilir ki alay edilenler, öbürlerinden daha hayırlıdır.'
Peki bugün Kuran'a iman edenlerin yüzde kaçı böyle düşünüyor? Kendisinin inancını en doğru sayıp öbürlerini aşağılamak moda olmadı mı?
Ya Maun suresinde yapılan büyük bir uyarı ne olacak? İbadeti bir gösterişe çevirenler, Kuran'da cehennemle suçlanıyorlar. Ama Kuran'ın bu açık uyarısını en çok hızlı Müslümanlar çiğnemiyor mu?
KILIFTAN ÇIKARTILDI
Eğer bugün bizler yüce kitabımızı okuyabiliyor isek; anlayıp tartışabiliyor isek bize bu olanağı sağlayan da Kemal Atatürk olmuştur. Osmanlı Devleti zamanında Kuran'da na yazdığını bilen insan sayısı çok çok azdı. Çünkü; kitabımız Türkçe'ye çevrilmiş değildi. Bunu fırsat bilen o dönemin hocaları da Kuran'ı kendi işlerine geldiği gibi gösteriyorlar; milleti kandırıyorlardı.
Kemal Atatürk; halkımızın yüzyıllar boyunca Kuran'dan uzak tutulduğunu gördü; milleti, kutsal kitapla buluşturdu. Bunun için parasını cebinden vererek büyük din bilgini Elmalılı Hamdi hocaya, Kuran'ı Türkçe'ye çevirtti.
Böylece; vatandaş orada ne yazıldığını öğrenme olanağına kavuştu. Kuran da duvar süsü olmaktan ancak bu yolla kurtuldu. Yani; Osmanlı Devleti zamanında 'duvar süsü' haline getirilen Kuran; cumhuriyet döneminde gerçek yerine yükseltilmiştir. Başbakan Erdoğan; Kuran-ı Kerim'in ilk kez Mustafa Kemal Paşa sayesinde süs eşyası gibi kullanılmaktan kurtarıldığını artık görmelidir.
Atatürk döneminde Kuran'ın Türkçe'ye çevrilmesine şiddetle karşı çıkanlar; bu işi din düşmanlığı gibi gösterenler; şimdi o çevirilerden milyonlarca basarak halka dağıtıyorlar.
Soruyorum: Sonunda kim haklı çıktı? Kuran'ı Türkçe'ye çevirterek onu halka okutturan Büyük Atatürk mü yoksa o günlerde Kemal Atatürk'e 'Dinsiz! İslam düşmanı!' diye saldıran yobaz takımı mı?
Yorum Gönder