Erdoğan, ABD’lilere defter mi dürdürtüyor! Üç gün boyunca, salı günkü “AKP’nin oylarının kaynakları” analizimin devamını yazacaktım, ama hobi konum devreye girdi! O da ne demeyin, Cemaat- AKP ilişkileri tabii ki! Son durumda bu ilişki, Gülen Hareketi (Partisi)-ABD ilişkilerine dönüştü!
Biliyorsunuz, ABD’de Cemaati tırmalayan irili ufaklı haberlerden yayımlandıktan sonra, Internationale Herald Tribune gazetesinde Gülen Siyasi Partisi’ni küt diye vuran, Ahmet Şık’lı büyük bir haber yayımlanmıştı. Gülen Partisi küçük bir kıyamet kopardı, Zaman’ın müdürü E. Dumanlı IHT’ye giydirdi... Protesto falan derken... Amerikalılar hiç tınmadı ve bu kez New York Times (NYT) benzer yazıyı bastı...
***
Taa 15 Aralık 2011 tarihli “3 Koltuk Boşalıyor-4” başlıklı yazımda “Cemaat: Bedel Zamanı” başlığı altında, Erdoğan ile girdiği “Politika oyununu kaybetmesi durumumda, bir de bedeli olacaktır! Cemaat, artık bir siyasi iktidar odağıdır! Bunun da bedelini er geç ödeyecektir!” demişim.
Yine 12 Ocak 2012 tarihli “Erdoğan’ı Kuklalaştırma” yazımda ise: “Baş aşağıya gidiş, kaçınılmaz olarak başlamıştır. Cemaat de bu kaderden kurtulamayacaktır.. tetikçiler de..” Ayrıca, “Cemaat iktidar siyaseti yaparak yükseldi, düşüşü de bu siyasetle olacak..” öngörüsünde bulunmuşum. İşte hepsini yaşıyoruz.
***
NYT’de bu haberin yayımlanması “önemli”! Ama yorumu da gerek. Ama önce NYT’ye bakalım: Başlıkta “Türkiye, ABD’de inzivada olan din adamının egemenliğini hissediyor” demekte ve Gülen’i “Milyonlarca takipçisi ve 140 ülkede bulunan okullarıyla dünyanın en etkili İslami hareketlerinden birinin karizmatik vaizi” olarak nitelendiriyor, ayrıca “gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanması, Gülen ile bağlantılı olabilir” diyor.
“Olabilir”i fazla! “Üst düzey bir Amerikan yetkilisi şöyle diyor: Gülen Hareketi’nin doğası bilinmezlerle dolu, tedirginiz. Her şey bir saptırmaca, göz boyama. Etki ve güç istedikleri çok açık. Laik Türkiye’ye meydan okumak için gizli bir ajandalarının olduğundan endişe duyuyoruz ve ülke daha İslami bir yönde ilerliyor”.
NYT, Ergenekon soruşturmalarına da işaret etti, “Ancak taktikler ve şeffaf olmamanın yanı sıra hareketin gücünün gizlice yayılması Gülen’in... daha fazla muhafazakâr bir Türkiye yaratmak” istediğine dikkat çekti. “Muhaliflerine karşı bir cadı avı başlatmak için Türkiye’deki mahkemelerde, poliste ve istihbarat servisinde elemanlarını kullandıkları” suçlamasını da anımsattı gazete. Bir de, Erdoğan’ın da, Gülen’in, otoritesine meydan okumasına karşı duyarlı olduğuna dikkat çekti.
Her neyse; bunları aylarca yazdığım için bir de NYT’de, üstelik sıradan ifadelerle okumaktan sıkılıyor insan, ayrıntısını bulup okuyun!
***
Biz yorumuna bakalım: ABD basınında bu Gülen Hareketi’ne eleştiri ne zaman geldi? Sen yıllarca sus sus ve şimdi konuş...
Şimdi derken: 6-7 aydır Gülen – Erdoğan arasındaki iktidar savaşı sona ermeye başladıktan ve galipler-mağluplar belli olduktan sonra, ABD’nin Beyaz Saray’a yakın, ciddi, ama “ABD’nin Sesi” gazetesi bu yazıyı yazıyor. Nokta koyuyor!
ABD, Gülen okullarını da biraz daha yakın mercek altına aldı ve bir mi üç mü ne, okulunu kapattı!
***
ABD, Gülen Hareketi’ni Erdoğan’a karşı koz olarak kullanıyordu. Kullanım süresi bitti…
4 nokta etkili oldu ABD’nin şimdiki tavrında.
a) Türkiye’de “iktidar kapışması” neredeyse sonuçlandı. Erdoğan kesin tavrını aldı. Gülencileri dizginledi: “İktidar olamazsınız, ama bana hizmette bulunabilirsiniz, devlet içinde benden izinsiz güç kullanmanıza izin vermem, ama bazı koltukları koruyabilirsiniz...” ABD de Erdoğan’ın bu tavrını gördü…
b) Erdoğan, ABD’ye “Bana güven Ortadoğu politikalarında. Gülen’e ihtiyacın yok” mesajını verdi. Hatta ABD’ye, “Gülencileri dizginle, sonra senin de başına bela olurlar” demiş bile olabilir.
c) ABD, koruduğu Gülencilerin hem Türkiye’de hem dünyada yayılma derecelerinden endişe etmiş de olabilir. Kontrol edemeyecekleri bir noktada diyor ki: “Bu kadar... Daha fazla sıçrayamazsın”. Gülenciler “sonuna kadar karşıdevrimci”, sınır tanımıyorlar! Yarın ayaklarına dolanacak bir siyasi- toplumsal hareket yarattıklarını görmüş olabilirler.
d) Gülencilere artık ihtiyaçları yok. Bavulcuları, tetikçileri ne kadar varsa, hepsini kullandı, ordu vesayetine son verdi, güçlü bir ABD-Erdoğan ittifakı kuruldu, orduyu Ortadoğu’da istedikleri gibi kullanabilirler.
e) Erdoğan, orduyu istikrarsızlaştırmak istiyor. Artık giden gitti, kalan sağlara sahip olması gerekir. Yoksa Ortadoğu’da 230 bin kişilik polis gücüyle savaşacak!
Emre’lerin, Baransu’ların vb. iplerinin çekilmesi de bu gelişmeleri doğruluyor. E. Uslu basbas bağırıyor! Her ne kadar sonunda “Erdoğan’ın zulmünü Ergenekoncuların zulmüne yeğlerim” biçiminde biat noktasına geldiyse de!
Atı alan Üsküdar’ı geçti kardeşim, geçmiş olsun.. Hadi askere!
Yorum Gönder