Kur’an dersi ve İmam Hatip’ler! - Ruhat Mengi

Bu ülkede yapılan her şey, her eylem ve söylem “seçimler ve oy hesabı” üzerine kuruluyor ve rakip partileri suçlama fırsatları da hiç kaçırılmıyor ama bu eylem ve söylemlerin çoğu, özellikle de aceleye getirilerek tartışılmadan hemen uygulamaya konanlar fazlasıyla soru işareti barındırıyor.

Mesela eğitim yasasında yapılan ve “4+4+4” denilen değişiklik.. Eğitimciler, konunun uzmanları bile görüş bildiremeden, bu kadar zaman bile verilmeden “tepeden inme” yapılıverdi.. Mesela “Şehir Tiyatroları” ile ilgili ve oyunların seçimine yani “sanata sansür” anlamında olan yönetmelik değişikliği tepeden inme yapılıverdi.. Eğitim yasasındaki değişiklikle İmam Hatip ortaokullarının açılması da sağlandı.. Okullarda Hz. Muhammed’in hayatı ve Kur’an dersleri de verilecek..

İNSANLAR KUR’AN’I NASIL ÖĞRENDİ?

Şimdi Başbakan bunlardan söz ederken “Her öğrenci erken yaşlarda öğretilmesi daha kolay olan Kur’an’ı Kerim’i artık okullarda öğrenebilecek. Bir zulüm sonucu kapatılmış olan ve bizim açtığımız İmam Hatipler de gözbebeği olacak” diyor. Oysa daha önce de din derslerinde Kur’an öğretiliyordu.. Elbette “din adamı yetiştirmek üzere” açılmış okullardaki kadar detaylı değildi ama sureler-ayetler işleniyor, öğreniliyor, daha çoğunu isteyenler de kendisi okuyarak öğreniyordu..

Öyle olmasa hepimiz onlarca ayeti, sureyi, namazı, orucu, zekatı, Hac’cın önemini, yalnızca dinin şartlarını yerine getirmenin yeterli olmadığını, bunların yanında ‘iyi ve dürüst, başkasının hakkını yemeyen insanların iyi Müslüman sayılacağını” nasıl öğrendik? Ayrıca Kur’an’da “oku, ben sana gerekli her bilgiyi ‘aramıza kimsenin girmesine ihtiyaç kalmayacak şekilde burada verdim” demiyor mu? Kısacası okullarda din derslerinde Kur’an öğretiliyordu.

KADINA ŞİDDETİ ANLATAN..

Şimdi daha etraflı öğretilecek olması iyi ama bu konuda bazı din bilimcilerden uyarılar da geliyor.. Mesela bu derslere imamların girebileceği bir örnekle topluma gösterildi. Peki ya o imamlar veya hocalar; hadisler arasında uydurma olanları da (özellikle kadınları kötüleyen çok sayıda yalan hadis) katarak ve “baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınları yataklarında yalnız bırakın, dövün” veya “Kadınlarınız sizin tarlanızdır” gibi ayetleri tam doğru şekilde açıklamadan okursa sonucunun kötü olacağını, kadına karşı şiddetin artacağını anlatanlar var.

Ki gerçekten de bu ve benzeri ayetlerin ne demek istediğini ancak çok uzman din bilimciler açıklayabiliyor, bunu o uzmanlarla yaptığım TV programı tartışmalarında açıkça görmüştük.. Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman en az 16-17 yaşında olduğunu da onlar, bunun nasıl anlaşılacağı bilgisiyle açıklamıştı. Bunlar da düşünüldü ve önlemi alındı mı acaba?

GÜLEN DE SÖYLÜYOR!

İmam Hatip’ler için ise sanki tamamı bugün açılmış havasında konuşuluyor. Oysa “Atatürk döneminde başlayıp bugüne kadar” hemen her iktidar döneminde yenilerinin eklendiği ortadadır. Google’da Fethullah Gülen’in de bunu anlattığı bir TV programı var. “Sadece Erbakan döneminde açılmadığını, İsmet Paşa’nın da imam hatip okulu açtığını” söylüyor.

Diyeceğim o ki arkadaşlar, bu konular siyasete alet edilmeden konuşulmalıdır ama nerde?
*****

Evler neden aranıyor?

28 Şubat soruşturması kapsamında yine dalga dalga gözaltına alınan, tutuklanan generalleri izliyoruz.. TV haberleri “aranan evleri” gösteriyor. İyi de olayın üstünden 14 yıl geçmiş, arayıp da ne bulacaklar ki? İnsanın güleceği geliyor kapılara dikilen polisleri, evleri didik edenleri görünce!
*****

Camilerin ahır olması..

Yılmaz Özdil dün yine şahane şekilde, tüm detaylarıyla açıkladı “camilerin ahır yapıldığı” iddiasının gerçekle ilgisizliğini ve bunu üstelik Atatürk’e ve dolayısıyla CHP’ye fatura etme haksızlığını.. Hani rakipleri (ve dahi Atatürk’ü) gözden düşürmeye çalışırken bile partilerin, liderlerin doğruluktan uzaklaşmaması gerek hakikaten..

Caminin yıllardır ibadete kapalı olduğunu, bunun ahır olarak kullanıldığını tespit edip gazeteye veren in CHP’nin İzmir Müze Müdürü olduğunu, ahır haline getirenlerin CHP değil “işgal sırasındaki vandallık” olduğunu ve daha birçok şeyi anlatmış Özdil..

Bu durumda “camiyi ahır yaptılar” iddiasıyla rakip partiyi suçlayanların ya özür dilemesi veya kendi iddialarını kanıtlaması gerekmez mi? “İddia eden ispatla mükelleftir” diye söylüyorum!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget