Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin iki günlük Tahran ziyaretinin en önemli sonucu, liderlerin bölgeye ve dünyaya verdiği Bağdat – Tahran eksenli mesaj oldu.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, şu sözlerle esası ortaya koydu: “İran ve Irak güçlendikçe, yabancı güçlerin bölgedeki varlığı son bulacak!”
Benzer sözleri Maliki’den de duyduk: “Irak ve İran işbirliği yaparak bölgede emniyet ve istikrarın sağlanmasına yardım edebilir, sorunları halkların hak ve hukukuna saygıyla ve anlayışla bertaraf edebilir. Bağdat ve Tahran arasındaki siyasi istişare ve koordinasyonun artması bölgede istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik süreçte önemli ve etkili rol oynayabilir.”
ÖZEL VE İSTİSNAİ İLİŞKİ
Her iki lider de ülkelerinin ilişkisini bölge ve dünya için “özel ve istisnai” olarak nitelendirdi. Gerçekten de iki ülke ilişkilerinin özellikle son 30 yıl içindeki değişimi bu nitelemeye anlam kazandırıyor ve bölge ülkelerinin birbirleriyle ilişkisine önemli mesajlar veriyor.
1937 tarihli anlaşmayla Irak’a bırakılan Şatt-ül Arap (Fırat ve Dicle’nin Basra’ya dökülmeden önce birleştiği yer), yıllar içinde iki ülke arasında baş gösteren sorunların temelini oluşturdu.
Bu yıllar içinde zaman zaman silahlı çatışmalar yaşandı, Tahran Körfez’deki bazı adalara el koydu, Iraklı Kürtleri Bağdat’a karşı kışkırttı ve kullandı, Irak’taki Şiileri Bağdat’a karşı değerlendirdi…
Bağdat da, yine bu yıllar içinde İran’daki Arap bölgesi Huzistan’ı ele geçirmeyi planladı ve İran – ABD ilişkilerinin seyrinden yararlanmaya çalıştı…
İRAN – IRAK SAVAŞI ABD’YE YARADI
Ve en sonunda İran’ın iki ülke arasındaki sorunlu olan bölgeden askerlerini çekmemesi üzerine, Irak Ordusu sınırı geçti ve İran’a saldırdı. 1980 – 1988 yılları arasında süren ve iki tarafın da kazanamadığı savaşta 1 milyonun üzerinde insan öldü. Savaşın asıl galibi olan ABD’nin bu savaşta nasıl bir rol oynadığı, bölge ülkeleri için önemli derslerle doludur.
ABD üç yıl sonra, bu kez İran’a kışkırttığı Irak’a saldırdı. İran, düşmanına saldıran ABD’yi alkışladı! ABD’nin 1991’deki saldırısıyla, Irak fiilen Araplar ile Kürtler arasında ikiye bölündü. ABD 12 yıl sonraki ikinci saldırısına kadar Irak’ı kuşattı, Bağdat’ı merkezi otorite olmaktan çıkardı!
ABD, 2003’te Irak’a ikinci kez saldırdığında, bu kez Irak’ı üçe böldü: Sünni Araplar, Şii Araplar ve Kürtler…
İRAN – IRAK YAKINLAŞMASI, ABD’Yİ ZAYIFLATTI
Ancak 2004’te başlayan direnişin avantajıyla, özellikle 2007’den sonra Irak’ın İran’la çeşitli kademede ilişkiler geliştirdiğini gördük. Bu ilişki, Tahran’ın desteklediği Nuri El Maliki’nin, ABD-Türkiye destekli İyad Allavi’ye karşı başbakanlığı kazanmasıyla sıçrama yaptı.
Bu andan itibaren Bağdat – Tahran ekseni oluşmaya başladı. Eksen kuvvet kazandıkça, ABD zayıfladı; ABD bölgede zayıfladıkça, eksen kuvvet kazandı. Öyle ki, Washington’da “ABD’nin Irak’a saldırısı İran’a yaradı” görüşleri bile dillendirilmeye başladı!
BAĞDAT, TAHRAN’LA BİRLİKTE DİRENDİ
Maliki’nin Irak’tan çıkmamaya çalışan Obama yönetimine karşı dik durabilmesinde, kuşkusuz bu eksen belirleyici oldu. Yanına Tahran’ı alan Bağdat, ABD’ye karşı direnebildi. Maliki, bırakın Beyaz Saray’ın şart koştuğu 40 bin askeri, ordusunu eğitecek 15 bin ABD askerini bile kabul etmedi!
Ve Maliki son ABD askerinin de çekilmesiyle birlikte atağa geçti, Washington’un 20 yılda üçe böldüğü ülkesini yeniden birleştirmeye başladı!
Maliki’nin bu süreçte dikkat çeken önemli hamleleri şunlardı: Kuzey Irak yönetiminin petrol anlaşmalarını reddetti. Erbil’i Bağdat’ın otoritesini kabul etmeye zorladı. Allavi-Haşimi darbesini engelledi. Suriye’yi İran’a bağlayan boru hattı geçiş anlaşmasını imzaladı. Akdeniz’den Basra’ya uzanan Şam-Bağdat-Tahran ekseni kurulmasında etkili oldu. Arap Birliği içinde ağırlık oluşturmaya yönelik çoklu ortaklıklar geliştirdi.
TÜRKİYE İÇİN TARİHİ DERS
1.) ABD, komşu ülkeler arasındaki sorunlardan yararlanarak bölgeye girer ve komşuların savaşı, en çok emperyalizme yarar.
2.) ABD’yi bölgeye sokmamanın yolu, komşuların işbirliğinden ve ittifakından geçer!
ABD’nin son 30 yılda bölgeyi istediği gibi şekillendirmesine zemin yaratan en önemli olay Irak – İran savaşıdır. Bölge ülkeleri, başta Türkiye ve Suriye, bundan tarihi dersler çıkarmalıdır. Çünkü Türkiye – Suriye savaşı, bölgede ikinci bir 30 yıl kaybına yol açar!
Yorum Gönder