O Teröristleri Kim Getirmişti? - Emin Çölaşan

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye’de akıl almaz olaylar yaşıyoruz. Şimdi gelin, hep birlikte 2009 yılının Ekim ayına dönüp belleklerimizi bir kez daha tazeleyelim.
AKP hükümeti terör sorununu bitirememiş, ne yapacağını şaşırmış durumda idi. Terörü önlemek için çok cingözce bir karar alındı.
“Kürt açılımı başlatmak!”
Amaçlan, günlük deyimle Kürt yurttaşlara yağcılık yapmak. “Bakın biz size bir sürü olanak ve özgürlük sağlayacağız, Kürt kimliğini tanıyacağız” demekti!
Bunun destekleyicisi olarak yine çok cingözce bir karar alındı:
“Kandil Dağı’nda üslenmiş olan sayın PKK’lılardan bir bölümü Türkiye’ye gelsin, biz de onlara destek verelim, hep birlikte güzel şeyler başarmış olalım!..”
O Sırada hükümetle Apo arasında İmralı lüks otelinde pazarlıklar yapılıyordu..
“Sayın Öcalan, siz de yardım eli uzatın, bizim açılıma destek sağlayın. Böylece terörü bitirelim, bir süre sonra punduna getirip genel af yasası çıkaralım, zat-ı âlinizi de tahliye edelim.”
Apo ‘da razı oldu!.. Ve ayrı çağrıyı o da yaptı.
“Dönün arkadaşlar Türkiye’ye, hükümetimiz barış çubuğu yakıyor!”

* * *

Hem devletin, hem de Apo’nun çağrılarıyla ilk terörist kafilesi Ekim 2009 da Türkiye’ye otobüslerle giriş yaptı.
Üzerlerinde üniformaları vardı.
Habur sınır kapısından başlayarak bu kafileyi yüz binlerce kişi karşıladı. Korkunç bir tezahürat yapılıyordu. Bütün karayolları araçlar ve yayalarla doluydu. Diyarbakır onları bekliyordu.
Fakat gelin görün ki, AKP hükümetinin gücü onları Diyarbakır’a götürmeye yetmedi. Yollar tıkanmıştı, ne yapılacağı bilinmiyordu.
Bunun üzerine yine cingözce bir buluş ortaya atıldı:
“Sınır dışından giriş yapan bu terörist arkadaşların yasal olarak önce bir yargılanması, mahkemeye ifade vermesi gerekiyor. Biz bu işi acele tarafından Habur Sınır Kapısı’nda yapalım, sonra yargıya emir verip herifleri serbest bıraktıralım!”

* * *
Ancak Habur’da mahkeme yoktu!
Böylece, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez hâkimli savcılı bir seyyar mahkeme kuruldu ve Habur’a terörist kafilesinin ayağına gönderildi.
Kürt acılımı başlamıştı ya utanç verici, yüz kızartıcı olaylar dizisi yaşıyorduk.
Kurulan seyyar mahkeme, başka bir deyişle çadır mahkemesi, göstermelik olarak teröristlerin ifadesini aldı.
Herkes merakla bekliyordu Kimileri, kafileden bazılarının tutuklanabileceğini düşünüyordu.
Bazıları ise “Hiç olur mu öyle şey. Bunları Tayyip iktidarı davet etti ve o yüzden geldiler. Hele resmen Kürt açılımı başlamışken onlardan birinin bile tutuklanması mümkün olmaz” diyordu.

İkinci kesimdekiler haklı çıktı.
Adamlar ifade verdiler ve seyyar mahkeme tarafından beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle serbest bırakıldılar.

* * *

Artık hedef Diyarbakır’dı.. Üniformalı kafile otobüslere bindirildi. Diyarbakır’a doğru yola çıkıldı. Yollarda büyük tezahürat vardı. Diyarbakır da adeta bir bayram havası oluşmuştu.
Otobüslerin üzerine çıkıp yol boyunca nutuk atan teröristler halkı coşturuyor, her yerde Apo-PKK posterleri açılıyor, Diyarbakır’da yer yerinden oynuyordu.
Çadır mahkemesinin serbest bıraktığı teröristler artık özgürdü.
Fakat gelin görün ki, AKP nin başlattığı Kürt açılımının fos çıktığı, kısa süre sonra iyice anlaşıldı.
Terör olayları artarak devam ediyordu. Her gün yeni şehitler veriyorduk.
Adına “Kürt açılımı” denilen nesne işe yaramamıştı.
Bir süre sonra, bu teröristlerin tutuklanmasına karar verildi. Haklarında Diyarbakır özel yetkili mahkemesinde davalar açıklı. Ancak heriflerin bazısı yeniden tüymüştü. Yerleri belliydi
Kuzey Irak Kürt yönetimi!.. Yani adına Barzani denilen Türk düşmanının yanı!
Hani daha birkaç gün önce Türkiye’ye gelip Tayyip’le öpüşen, “Biz PKK’ya topraklarımızda asla hayat hakkı tanımadık, bundan sonra da tanımayacağız” diyebilen yalancının yanı!
Teröristlerin tüymeyenleri yakalandı ve sonuç önceki gün beli oldu.
Mahkeme 10 kişiye 9-15 yıl arasında ağır hapis cezası verdi. Pişmanlık duymadıkları için cezalarında herhangi bir indirim yapılmadı.
Yargı gereğini yaptı ve onlar ceza aldı. .. Çok güzel!
Peki ya onları Türkiye’ye çağırıp getirten, Habur’da görkemli törenlerle karşılanmalarına göz yuman, ayaklarına seyyar mahkeme gönderip devletin saygınlığını paspas gibi çiğneten, çadır mahkemesi kararıyla tamamını serbest bıraktıran hükümet?!..
Ya Kürt açılımı başlatan Tayyipgiller?
Onların hiç mi suçu yok?!..

Hepimizin belleği zayıf, Yakın geçmişte yaşananları bile ister istemez unutuyoruz. Ama bu Habur rezaletinin henüz mürekkebi bile kurumadı Aradan sadece üç buçuk yıl geçti, çoğunluk unuttu, bazılarımız ise olanları dün gibi anımsıyoruz.
O rezaletin hesabı Tayyip vesaireden asla sorulmadı.
Öncekilerin hesabını şaşırdık, daha önceki gün üç şehidimiz vardı.
Kürt açılımı başarıya ulaştı!

Necdet Bey’e Övgüler

DÜNYA tersine döndü!.. Daha doğrusu Türkiye tersine döndü! Kısa süre öncesine kadar Türk Ordusu. Türk Silahlı Kuvvetleri bu iktidarın bir numaralı boy hedefiydi.
Şimdi valla aralarından su sızmıyor!
İktidar mensupları, Türk Ordusu’na değilse bile onun Genelkurmay katındaki komutanlarına övgüler düzüyorlar. Hele Necdet Bey’den pek memnun olduklarını açıklamaktan çekinmiyorlar.
Dün gazetelerde Milli Savunma Bakanı ismet Yılmaz’ın sözleri vardı:
“Dikkat ettik, resepsiyonda Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in, eskilerin aksine sadece bir koruması vardı. Çıkışta da gelmesini beklemeden makam aracına yürüyerek gitti. Tam da bizim gibi halk adamı.”
Milli Savunma Bakanı, Necdet Bey in kaç koruması olduğunu herhalde saymış ve makam aracına kadar kendisine refakat etmiş, sonra da hüküm vermiş.
“O da bizim gibi halk adamı!”
Eğer yanında tek koruma ile gezmek marifetse. Milli Savunma Bakanı bu sözlerini -eğer sıkıysa- Tayyip’e de söylesin de, kimin halk adamı (!) olduğunu görelim.
Her yere yüzlerce kişilik koruma ordusuyla giden, halkın arasına tek başına çıkmaktan ürken ve korkan, gideceği yerlerde önceden trafiği bile kestiren başbakanına bunları söylesin…
“Sen de Genelkurmay Başkanı Necdet Bey gibi halk adamı (!) olmayı dene” desin.
Necdet Bey bu iktidarla öylesine yakınlaştı, öylesine iç içe oldu ki onlardan her gün övgü almayı başarıyor!

***
Kendisine geçmişte bir önerim olmuştu, onu bir kez daha anımsatayım:
“Beyefendi. Hasdal ve Hadımköy askeri cezaevleri ile Silivri’de emekli ve halen görevde olan yüzlerce silah arkadaşınız, geçmişteki komutanlarınız yatırılıyor. Şu hükümetle kurduğunuz yakın ilişkiyi biraz da onlarla kurmayı deneseniz.
Ne çabuk unuttunuz, şimdi tutuklu olan eski komutanlarınızın önünde geçmişte esas duruşta bekler, emirlerini alırdınız. Bir vefa borcu olarak bir gün onları yatmakta oldukları yerlerde ziyaret edip sadece hatırlarını sorsanız, gönüllerini alsanız!.. Şimdi al gülüm ver gülüm olduğunuz bu iktidarın onların başına ördüğü çorapları bir de eski komutanlarınızdan dinleseniz!..”
Ah bir zahmet etseniz beyefendi…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget