Muhalefeti “dinsizlikle” suçlayıp, “camileri ahır yaptılar, içinde kadın oynattılar” propagandası "hesaplaşma" ambalajıyla yürüyor.
Bu hesaplaşma değil.
Bu koz paylaşma değil.
Tartışarak yargılama da değil.
Bu bir postmodern cihad!
Cihad, din için savaşma demek.
Allah için vuruşma.
Bu; “dini devlet yönetimine katmayalım, en hakki mürşit ilimdir” diyenlere (laik düşünce ve hayat tarzını benimsemiş olanlara) karşı açılmış bir postmodern din savaşı.
Bu hesaplaşma değil.
Halkı Allah ile aldatma.
Muhalefeti dinle ezme.
Bu Cihad’da yalan silahı sıkça kullanılıyor. Cumhuriyetin kuruluşuna laik düşünce ve hayat tarzını temel taşı yapan ve “en hakki mürşit (yol gösterici) ilimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk döneminin “camileri ahır yaptığını ve içinde kadın oynatıldığını” söylemek ve elinde gazete kupürünü sallayarak “işte belgesi” diye yüksek perdeden bağırmak etkili oluyor.
Xxx
Yılmaz Özdil, iyi gazeteci.
“Camileri ahır yaptılar, 583 cami ve mesciti sattılar” diyerek postmodern cihad tankını Türkiye’nin üzerine sürdükleri gün, Yılmaz Özdil, “o ahır yaptılar” denilen camilerden biri olan Seferhisar’ın Hereke Köyü’deki caminin hikayesini araştırdı, yazdı.
Tersi olmuş.
Yılmaz Özdil’in çok net yazdığına göre, Yunan işgali sırasında bu köydeki cami harap edildi, kapatıldı.Cumhuriyeti kuranlar kurutuluş savaşı sonrası camiyi tamir ettiler ve ibadete açtılar.
583 camiyi araştırsan.
Kemalizm din karşıtı çıkmaz.
Kemalistler, laik kadroydular.
Dini afyon görmüyorlardı.
Marksist değildiler.
Kaldı ki, 1917 Sovyet Komünist Devrimi’nin önderi Lenin bile; “egemenler ve kilise dini, halkı afyonlamak için kullanıyor ama yine de inanan insanlara saygılı olmalıyız” demişti. 60 yıllık gazete yazarı Orhan Birgit, “İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde Çankaya’daki Pembe Köşk’e protokolsüz giren biri olarak şahidim; ikinci kattaki yatak odasında, rahle üstündeki Kuranıkerim, namaz seccadesi rahmetli Mevhibe İnönü’nün ayrılmazları arasındaydı” diye yazıyor. Karısı 5 vakit namaz kılan Cumhuriyet’in kurucularından İsmet İnönü, niçin cami kapatsın, camilerin eğlence merkezine dönüştürülmesine neden izin versin?
Xxx
Her iki günün birinde “darbelere karşı” öfke yükselten söylem geliştirdiler. Darbe dönemlerinde susmayıp mücadele etmiş solcuları, o yıllarda yalnız bırakmış ve hatta Kalender Orduevin’e giderek General Kenan Evren’e “cam vazo hediye etmiş” sonraki yıllarda da kendisine elektronik-muhtura veren Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın altına emekli olunca 1 milyon TL’lik zırhlı araç çekenler şimdi, “Süleyman Demerel’e dönüp niçin asker darbe yaptığında dik durmadın, şapkanı alıp gittin” diye hesap soruyorlar.
Bu hesaplaşma değil.
Bu laiklere karşı cihad!
Muhalefeti dinle ezme!
AÇIKLAMA:
“Ağoğlu’nun ortağı değilim”
Bu köşede Romen Giyim’in sahibi Turgut Toplusoy’un “Arazileri Ağaoğulu ile birlikte topladık” diye yazılan demecini doğru kabul ederek; “2B’ye Bismilah demeden hortum girdi” başlığıyla yazı yazmıştım. Romen Giyim’in sahibi Turgut Toplusoy, açıklama gönderdi. “Sayın Necati Doğru, öncelikle belirtmek isterim ki, 12-13 sene evvel tam tarihi dahi hatırlamıyorum, yanımda çalışan Çekmeköy’lü bir şahısın ailesinin maddi sıkıntıları sebebiyle, bana kendileri tarafından teklif edilen 5000 metrekarelik hisselerini, arsanın yerini dahi görmeden, satın aldım. Aynı aileden başka hissedarlar yine Ali Ağaoğlu’na da kendilerine ait arazinin bir kısım hisselerini satmış. Ben tekstil sektöründeyim, Ali Ağaoğlu ise inşaat sektöründe. Maalesef kendileri ile bugüne kadar bir iş ortaklığımız olmamıştır. Sadece gerçeklerin bilinmesi için size yazdığımı bildirir, saygılarımı sunarım. Turgut Toplusoy- Yönetim Kurulu Başkanı”
Yorum Gönder