Bu sütunda 14 Nisan’da yazdığım “Demokratik Özerklik ve Parçalanma Korkusu” başlıklı yazıma ilişkin iletiler gelmeye başladı. Bu çok sevindirici. Sütunun alabildiği kadarını, görüş sahiplerinden özür dileyerek yer yer kısaltıyor ve sizlerle paylaşıyorum:
Recep Erçin (Sakarya): …Sistemin tepesinde küresel elitin memurları (AKP) dururken, AB ile kol kola giren bir BDP varken, yakın gelecekte sizin tasarladığınız türde olsa dahi, uygulamaya konulacak bir özerk yönetim projesinin sonunu şimdiden kestirebiliyorum. Halkın yerel düzeyde dahi söz hakkının çok az olduğu, belli elit kesimlerin her alanda hâkimiyet kurduğu bu düzeni bir yerlerinden yamayarak kurtarabileceğimizi sanmıyorum.
Yazınızda vermiş olduğunuz İspanya örneği ilk başta makul görünüyor. Fakat şeytan ayrıntıda gizlidir, diyoruz ve ayrıntılar devrimcidir. Biri Katolik Avrupa ülkesi diğeri ise Müslüman, hem de Türk Anadolu coğrafyası, yani Avrasya’nın kapısı. İspanya bölünürse AB’de fazladan bir iki ülke daha olur ve sonuçta simgesel de olsa monarşik yapı hâlâ varlığını korur. Peki, ya Türkiye bölünürse?
Baki Gürlekli: Özerk bölgelerle ilgili görüşlerinize zerre kadar katılmıyorum. Bu fikir, Aydınlık Cumhuriyeti yıkma projesidir. Nasıl ki emperyalistlerin Ortadoğu’da izlediği politikaların demokrasi ile bir ilgi ve alakası yoksa... Bu özerklik palavrasının da daha iyi yönetileceğimizle en ufak bir ilgisi ve alakası yoktur. Buna karşın yutulacak lokmalar olmamız için çok anlamlıdır…
Yiğit Sönmez: Yazınıza kesinlikle katıldığımı yazmak istedim. Yerel ve bölgesel özerklik, ademi merkeziyet, Cumhuriyetin yerelleşmesi, etnik temelli olmayacak. Bir Kürt özerkliği değildir bu. Yerel yönetimlerin özerklik derecesinin güçlendirilmesi ve il-üstü yönetim birimi olarak birden fazla vilayeti içine alan, bir de merkez ilin olduğu idari bölgeler ile bölge genel meclislerinin kurulmasıdır. Türkiye’nin 22-26 bölgeye ayrılması. Oluşturulacak bu bölgeler, ayrı bir siyasi birliği çağrıştıran etnik kökenli isimler almadığı müddetçe ya da bölgeselleşme etnik temele dayanmadığı, bir Kürt özerkliği olmadığı müddetçe, yerel yönetimlere yetki devrini ben de sonuna kadar destekliyorum. Bölgelerin kendi bayrakları olabilir. Sonuçta ulusal bayrak başka, bölge bayrağı başkadır. Olacaksa sadece doğuda değil bütün Türkiye’de olacak. Bunu sadece Kürt ayrılıkçılığının çözümü için değil, yerel demokrasinin güçlenmesi için istemek gerekiyor. İstanbul gibi korkunç nüfuslu bir şehir de özerk il statüsüne alınabilir, alınmalıdır da… İspanya örneğini, Bask modelini, İskoçya ve Kuzey İrlanda örneklerini tehlikeli bulmakla beraber, bölgeselleşmenin olduğu diğer ülkelerin Türkiye’ye pekâlâ rehber olabileceğini düşünüyorum. Bölgeli devlet, federalizm demek değil, bir üniter devlet çeşidi. CHP de bunu destekliyor.
Şenol Gümüşdere: …ben İspanya’dan önce bize çok daha yakın Yugoslavya örneğini kıyaslama olarak seçmekten yanayım.... Başka bir örnek ararsanız, Libya akla geliyor... Bu örneklerin ortak noktası ise yapılanmalarındaki en küçük farklılıkların bile çıkar çevreleri tarafından kullanılmaya çalışılması olarak göze çarpıyor. Türkiye gibi, coğrafi olarak bahsedilen ülkelere göre çok daha kritik bir yerde bulunan bir devlette bölgeciliğin artması, bu açıdan yumuşak karın anlamına gelmez mi? Bölünme için bölgeciliğin illa etnik yapı üzerine kurulu olması gerekmez. Başka bir neden de bölünme isteğini tetikleyebilir. Sizin önerinizden yola çıkarsak, örneğin İstanbul özerk bölgesi kendi ekonomik üstünlüğünü diğer bölgelerle paylaşmak istemeyebilir. Aslında bölünme süreçlerini incelediğimizde etnik gerekçenin çoğunlukla bir bahane olduğu görülmektedir. Özerkleşme gerçekten ekonomik ve sosyal gelişme için en etkili yol mudur? Hem üniter hem de federal yapı içinde gelişimlerini sürdürebilen ülkeleri göz önüne alırsak bunun çok da doğru olmadığını düşünebiliriz. …Vekiller liderin vekilleri olduğu sürece, meclis yerel olsa ne fark eder? Hele Türkiye gibi ülkenin bir kısmında hâlâ feodal yapının sürdüğü bir yapıda, özerkleşme bu bölgelerde feodal yapının daha da güçlenerek demokrasinin geri gitmesine yol açabilir.
Mehmet Canbeyli (Berlin): Almanya federal eyaletlerden oluşan bir devlet. Bahsettiğiniz yereli ilgilendiren projeler, yerel parlamento ve hükümetler tarafından yapılır, Dolayısıyla, Bayan Merkel’i, Güney Almanya’nın bilmem ne kasabasında ilkokul açılışı yaparken göremezsiniz. Kalkıp da Berlin’e yeni kanal açacağım diye sapık projelerle de insanların karşısına çıkmazlar. Çünkü o Berlin’in kendi parlamentosu, bütçesi ve hükümeti vardır. Almanya zaten bağımsız şehir devletlerinin birleşmesi ile kurulmuş olduğu için, özerk yönetimin tarihi bir geçmişi var. Ama Türkiye’de böyle değil. Devamlı toprak kaybedip küçülmüş Osmanlı devletinin bakiyesiyiz. Dolayısıyla, toprak kaybetme, bölünme korkusu çok derin. Onun için bu istekler, hemen öteki uca çekiliyor.
Mürüvvet Özsöyler: Demokratik Özerklik adı altında parçalama zaten varlıklarımıza daha kolayca el konabilsin diye yapılmaya çalışılıyor. Saydıklarınızın hepsine izinlerin çok daha kısa sürede alınacağından kuşkunuz olmasın.
Fahri Karal (Antalya): İncir çekirdeğini doldurmayacak konular üstüne saatlerce, günlerce tartışılırken, daha verimli olacağına inandığım can alıcı, sorun çözücü bir tartışmayı açtığınız için size teşekkür ediyorum. Lütfen devam!..
Yorum Gönder