Samizdat - Emre Kongar

Yazımın başlığı aslında bir kitap adı….
Gündemi izleyen okurlarım mutlaka duymuştur:
Soner Yalçın’ın son yazdığı kitap, Kırmızıkedi Yayınları’ndan yeni çıktı; yüz bin adet basılmış.
***
Bir araştırmacıyı, bir gazeteciyi, bir yazarı, bir belgeselciyi hapse atarsanız ne yapar?
Elbette başına gelenleri yazar!
Soner Yalçın da öyle yapmış.
Bir yılı kapsayan, 30 günlük bir belgesel:
Evinin basılmasıyla başlayan birinci gün…
Aralıksız devam eden, gözaltında, Emniyet’te ve tutuklu olarak Silivri’de geçen 29 gün…
Ve bir yıl sonra, parmaklıklar ardında 395’inci gün…
İç hesaplaşmalar, dış gözlemler, insanlar, olaylar, belgeler ve yorumlar!
***
“Samizdat”, olağanüstü dönemlerde, baskıdan-sansürden kaçabilmek için gizlice yazılıp dağıtılan kitaplara verilen isim.
Soner Yalçın, kitabında sadece kendi başına gelenleri anlatmakla kalmıyor…
“Günümüz Türkiyesi”nin bir tür belgeselini yazmış.
Hani son zamanlarda televizyonlarda pek revaçta olan “dönem belgeselleri” var ya…
İşte onlar gibi.
Kitapta sadece yazarın başına gelenleri, bu olaylar karşısındaki ruh halini okumuyorsunuz…
Aynı zamanda bu olaylar olup biterken, Emniyet güçlerinin, yargıçların, savcıların, avukatların, gazete yazarlarının, politikacıların, sanıkların, tutum ve davranışlarını da görüyorsunuz…
İddia ve savunmaları, davalar hakkında yazılanları, ihbarları, lehte ve aleyhteki çeşitli değerlendirmeleri de belgelemiş Soner Yalçın…
O nedenle bir “dönem belgeseli” dedim kitap için.
***
28 Şubat’ın yargılanmasına ve medyanın 28 Şubat dönemindeki rolünün tartışılmasına yeniden başlandığı bu günlerde, kitapta ilgimi çeken en önemli bölümlerin arasında, medyanın nesnel olayları nasıl çarpıtarak yansıttığına ilişkin örnekler var.
Medyaya yansıtılan sayısız asılsız iddia ile, bu iddiaların gerçek dışı olduklarının kanıtlanmasından sonraki suskunluk ve sessizlik örnekleri gerçekten çok fazla ve çok şaşırtıcı.
Kitap elbette hukuki süreçleri de mercek altına alıyor.
Sedat Ergin’in son derece yetkin bir biçimde irdelediği, Silivri’deki davalarda delillerin değerlendirilmesinin atlanarak doğrudan karar aşamasına geçilmesinin önemli bir hukuki sorun olarak tartışıldığı günlerde, bu aşamanın atlanmasının önemi kitapta bir kez daha ortaya çıkıyor.
***
Soner Yalçın, daha önceki örneklere bakarak bu kitabın yayımlanmasından sonra cezaevindeki koşullarının daha da ağırlaşacağından korkuyor…
Ama bu korku, onu yazmaktan alıkoyamamış:
“Cezaevi insanı hep test eder; ama insanın ruhundaki soyluluk düşmesini önler, insan haline gelmek için felaketlerle didik didik edilmek gerekir” diyor.
Kitabını vicdanı olanlar için yazmış ama sadece bugünler için kaleme almamış:
“Nedim Şener’in ve tüm Silivri mahpuslarının istediği, çok şey değildi; ‘kalmışsa biraz vicdan’...
Elinizdeki kitap vicdanı olanlara yazıldı.
Ama sadece bugüne değil, yarına da yazıldı; anlatılanlar yazılanlardan daha çabuk ölür çünkü…”
***
“Samizdat” bir belgesel, ama soğuk değil, sıcak anlatımlı, sürükleyici bir belgesel…
Soner Yalçın yine gözlemcilik ve yazarlık yeteneğini konuşturmuş!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget