Doktorlarımızı her fırsatta aşağılayan, onları “paragöz” olmakla suçlayan açıklamalar, her fırsatta şikayet edilmesini özendiren sözler, artık işi çığırından çıkardı. Dr. Ersin Arslan öldürüldü. Bu duyulan. Bir de duyulmayan nice olaylar var. Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, hemen her gün saldırıya uğrayan birkaç meslektaşına “geçmiş olsun” telefonu etmek zorunda kalıyor.
BDP Milletvekili Özdal Üçer de, her hasta yakını gibi özel ilgi bekler. Kaza geçiren eşi ve çocuğuna biz de geçmiş olsun diyoruz. Üçer’in, eşi ve çocuğuna hastanede “kasıtlı olarak” ilgi gösterilmediğini söylemesi asla inandırıcı olamaz. Kayıtlar incelendiğinde de, eşi ve çocuğu için yapılması gereken her türlü işlemin yapıldığı görülecektir.
Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, depremden sonra iş yükü daha da arttı. Tüm sağlık personeli canla-başlı görev yaptığı da bilinir. İnsanların alt kimliğine göre, inancına göre ayrım yapılmadığını da en iyi yöre insanı bilir. Milletvekili Özdal Üçer’in bu ilk saldırısı değil. Daha önce de polis memurlarına saldırdığı ve açılmış davalar, dokunulmazlığının kaldırılması için fezlekeler düzenlendiği de biliniyor.
Doktorun ifadesine göre olay
Milletvekili Özdal Üçer’den şikayetçi olan Acil Tıp Uzmanı Dr. Oğuz Eroğlu’nun polise verdiği ifadeyi okuyoruz:
“ 20 Nisan 2012 tarihinde sabah saat: 08:00 de görev yerimi aldım. Saat 11:10-11:30 sıralarında normal hasta muayeneme devam ederken sedyede yaralı olduklarını tahmin ettiğim 40’ lı yaşlarında bir bayan ve 4 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Muayeneye başladım. Muayene ettiğim sırada trafik kazası geçirmiş olduklarını öğrendim. Hemen ilk muayene ve müdahalelerini yapıp ilgili arkadaşlara hastaların tetkiklerini yapabilmemiz için girişlerinde yardımcı olmalarını söyledim.
Muayene ettiğim bayan hastanın genel durumu iyi, bilinci açıktı. Yalnızca daha önceden de boyun fıtığı olduğunu ve şu anda boynunun ağrıdığını ve sağ omzunda hassasiyeti olduğunu belirtti. Çocuk hastanın ise genel durumuz or8ta, çocuk ajite, bilinci:açık, çocuğun palpasyon ile karnında hassasiyeti mevcuttu.
Öfke içinde birisi girdi
Her iki hastanın da girişlerini beklerken, travma geçirmiş olan küçük kıza; Sinem hemşire, Gülşah hemşire ve ismini bilmediğim öğrenci hemşirelere damaryolu açtırıp, kanlarını aldırdım. Bu sırada daha önceden de beraber çalıştığım pansumancı meslektaşım Orhan Aktaş geldi ve hastaları tanıdığını söyledi ve girişlerini yaptırmaya gitti. Bayan hastanın girişini yapıp geldi ve bende hastanın travma grafilerini ve tomografilerini isteyip ‘hasta yönlendirme’ görevini yapan arkadaşlara seslendim ve hastayı filme göndermek istedim.
Tam o sırada içeri hasta yakınları ile birlikte öfke içinde birisi girdi ve muayene ettiğim hastaların başında durup sağa sola saldırgan hareketlerde ve hakaretlerde bulundu. Baktığım hastanın yakını olduğunu düşünerek kendisine yaklaştım.
Sen benim ismimi soramazsın
Daha samimi bir ortam yaratmak ve kendisini yumuşatabileceğimi düşünerek ismini sordum. ‘sen benim ismimi soramazsın’ dedi ve benim kim olduğumu sordu. Bende ‘Doktor Oğuz’ cevabını verdim ve hemen sonrasında ismini daha sonra öğrendiğim milletvekili Özdal Üçer tarafından iki eliyle yüzüme vurularak darp edildim ve küfürlü hakarete uğradım.T
‘ibne, orospu çocuğu’
Özdal Üçer, tarafıma ‘ibne, orospu çocuğu’ şeklinde küfürlü söylemde bulundu. Bende arkamı dönerek oradan uzaklaşmak istedim. Ancak 4-5 adım atmışken yine peşimden gelip üzerime saldırdı. Bu sefer araya giren ismini daha sonradan öğrendiğim Özgür Tarık Uygun ve diğer güvenlikçiler tarafından uzaklaştırıldım.
Ancak bu sırada bu kişi tarafından tekme ile yeniden saldırıya uğradım. Daha sonra ilgili kişiyi şikayette bulunmak için başhekimliğe çıktım. Akabinde olay yerinde görevli polis memurları geldi. İfademe başvurdular. Olayla ilgili olarak uzlaşmak istemiyorum, şahıs ve yakınındaki kişilerden davacı ve şikayetçiyim.”
“Ayrımcının önde gideni”
Milletvekilinin saldırısına, basın toplantısında ağır hakaretlerine uğrayan Dr. Oğuz Eroğlu, bir anda “hedef” haline de getirildi. O yüzden Valilik tarafından kendisine ve eşini koruma polisi verildi. Dr. Eroğlu SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
“Darp olayı canımı yakmadı, yakmaz ama iftiradan korkarım. İftiranın da bu kadarını görmedim. Bana ‘faşist’ diyen vekil, isminde ‘Demokrasi’ kelimesi geçen partinin milletvekilidir. Faşistin ve ayrımcının önde gideni bilakis kendisidir. Şimdi benim Kürt arkadaşlarım, benim için sağı solu arayıp olayın daha da büyümemesi için aşiretleri devreye sokmaya çalışıyorlar… Bakanlığın acil olarak önlem alması lazım…dün Ersin’i öldürdüler, bana saldırdılar, yarın hastaneyi yakarlar.”
O sözleri iade ediyorum
Dr. Oğuz Eroğlu, “İnsan olana yalan yakışmaz. İnsanda Allah korkusu olmalı. Milletvekili bana dönük yalan sözleriyle çok ayıp etti. Eşi de bana dava açacakmış. Mahkemede yüzüme nasıl bakacağını merak ediyorum. Beni dayak yemek değil, saldıran milletvekilinin faşistlikle suçlaması yıktı. Faşistlikle suçlanmayı asla kabul etmiyorum ve sözlerini kendisine iade ediyorum. Sosyal demokrat olduğumu da herkes bilir. Faşist ve ırkçı olan ben değilim, olamam. Ama bana bu sözleri söyleyenlerin kim olduğunu herkes biliyor” dedi.
Özdal Üçer’e düşen, özür dilemek, Sağlık Bakanlığı’na düşen ise fiziki ve psikolojik saldırıya, baskıya karşı personelinin yanında olduğunu göstermek, sorunlarına çözüm bulmak olmalıdır. TTB’nin yasa önerilerinin dikkate alınması için yeni öldürme ve saldırılan beklemeyin…
Yorum Gönder