Olaylar, konular hakkında kuşkunuz varsa, yanıt arıyorsanız, bazı ipuçlarına bakarak ya da bularak, sağlıklı sonuçlara ulaşabilir, kuşkularınızı dağıtabilirsiniz.
Özellikle şu soruların yanıtları, yol gösterici olabilir: Bu görüşü, bu yargıyı kimler ortaya atıyor veya olayı yaratıyor ya da olaya kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor? Kimler görüşü, yargıyı destekliyor; olay hakkında istenen yönde yorum yapıyor? Sonuçta kimler yararlanıyor ya da kimlerin yararlanması planlanıyor.
Tartışılan konularda bu soruların yanıtlarını araştırır da bulabilirsek sağlıklı yargılara, sonuçlara varabiliriz. Güncel iki konuyu da Suriye-Arap Baharı ve yeni anayasa hazırlanmasını, bu soruların yanıtlarının verdiği ipuçları çerçevesinde değerlendirmek gerekir. “Arap Baharı” sloganı bile kuşku uyandırır.
***
Bu tür cilalı sloganlar, renkli ifadeler, genellikle emperyal güçler tarafından geliştirilir, pozulama aracı kullanılır. Amaç dikkati çekmek, başlangıçta olumlu izlenim yaratmaktır. Arap Baharı... bu sloganı ortaya atanlar kimler? Sloganların, cilalı sözcüklerin ardında yatan niyet ne? Bu sorunun yanıtını araştırmak, bu tür sloganların neleri alaladığını kavramak gerekir. Destekçileri kimlerdir?
Sonuçta bundan kimler yararlanıyor. Kimlere çıkar sağlanması amaçlanıyor? Bu soruları yanıtladığımız zaman olayın gerçek yüzünü ortaya koymuş oluruz.
Arap Baharı, Suriye olayı, ABD’nin Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin bir halkası, bir aşamasıdır. Proje, Kuzey Afrika Atlantik kıyılarından Avrasya’ya kadar uzanan geniş coğrafi alanı ABD’nin hem ekonomik hem de siyasal açıdan arka bahçesi haline getirmektir. Bu projeyi engelleyebilecek, sorun çıkaracak yönetimlerin tasfiyesi gerekir. Arap Baharı gibi sloganlar, bu amaçla emperyal güçler tarafından kullanılmaktadır.
***
Destekçilerine gelince, emperyal güçlerin yöneticileri, yayın organları, bizde cemaat yandaş medyası diye nitelendirilen emperyal güçlerle bağlantılı yayın odakları, onların sözcüleri, sesyayarları... Sonuçta kime yarar sağlayacak? Ortadoğu’da ağırlığı artacak olan ABD ile onun en iyi en sağlam müttefiki olduğu kendilerince ifade edilen İsrail’e. Suriye düştükten sonra Hizbullah bağlantısı kopacağı için Lübnan’ın da İsrail denetimine girmesi sağlanacak; İran’da da bahar estirmek kolaylaşacaktır. İnsan hakları demokrasi, kan dökülmesi, sivil halkın korunması, bunlar işin alalamasıdır. Tutarlı olmak gerekir. Bir yalanın ardına sığınıp Irak’ta belki bir milyon kişinin yaşamını yitirmesine yol açan insanlık suçunu görmezden gelip Suriye olayını abartmak, ne ölçüde tutarlı, ne ölçüde iyi niyetli bir davranıştır? ABD’nin etkinliği yalnız dünyaya yayılmış askeri gücünden kaynaklanmıyor. Tüm ülkelerde, belki İslam ülkelerinde daha yaygın satılık, kiralık insanlar, sivil toplum örgütleri, medya, yazar-çizer takımı bulmasından kaynaklanıyor. Kaygım, ABD emperyalizmi uğruna Türkiye’nin başının ateşe atılması, nara yakılmasıdır.
Yeni anayasa tezini savunanları, öncülük yapanları, destekçilerini, sonuçta kimlere yarar sağlayacağını irdeleyin. Bu soruların yanıtları yeni anayasa hazırlığından kuşku duymak için yeterlidir.
***
1982 Anayasası’nı değiştirmek isteyenlerin yaşları müsait... Ben yeni anayasa konusunda öncülük yapanların, 1982 Anayasa oylama kampanyasında, hayır oyu vermeyi önerdiklerini hatırlamıyorum. Yüzde 92 evet oyu çıktığına göre, AKP ileri gelenlerinin büyük bir bölümü, belki tamamı evet oyu kullanmıştır. Değişiklik öncülerinin çoğu o anayasa çerçevesinde milletvekili seçildiler, bakan oldular, iktidara geldiler. Tutarlı olmak gerek. Darbe anayasasından yararlan, tepki verme, belki alkış tut, eline güç geçtiğinde de kendi darbe anayasanı hazırlamaya kalkış. Politikada da tutarlı olmak, etik kurallara uymak gerekir.
Aslında 1982 Anayasası’na hayır oyu verenlerin, yeni bir anayasa hazırlanmasında öncülük yapması gerekirken, evet oyu verenlerin, o anayasa hükümlerinden yararlananların değişim girişiminde bulunmaları kuşku uyandırıyor. Vatandaş olarak 1982 Anayasası’na hayır oyu verdim, çapım ölçüsünde 24 Ocak kararlarını, 12 Eylül askeri harekâtını, Evren-Özal ikilisini eleştirmeye çalıştım. Şimdi yeni anayasa girişimlerine de karşıyım. Çelişki gibi görülebilir. Nedeni, daha beterinin geleceği kaygısıdır. İpuçları bu kaygıyı arttırıyor; 1982 Anayasası’nı da arar hale gelmeyelim.
Yorum Gönder