Ergenekoncu muyum? - Orhan Bursalı

Can Dündar “Neden Ergenekon’u gizliyorsunuz” yazısında kimlere seslendi bilmiyorum ama ben üzerime aldım... Ben cahilin tekiyim, Ergenekon nedir doğrusu bilmiyorum.
Masalla ilgim yok, şunun şurasında genç bir Cumhuriyetin çocuğuyum, bu tarihi biliyorum; Kurtuluş Savaşı’nı, ulus inşa-yaratma ruhunu biliyorum. Bunlar olmasaydı rezil durumdaki İslam ülkelerinden biri bile olamayacağımızı da biliyorum! Bugün ya Anadolu’nun bir köşesine sıkıştırılmış belki himaye altında yaşayan veya dış ülkelere dağılmış bir “diyaspora ülke” de olabilirdik.
Derdim tarih değil. Bugün, “gerçekleştirilen tarihi” yıkıp, bu topraklarda yeni bir tarih başlatılmak istenmesi de değil... Konuya girelim.
***
“Derin devlet yapılanmasının adı” mı “Ergenekon”? Tarif öyle.. Ama bu nedir?
Birileri yazıp çizdi, her ülkenin (ulus devletin) bir derin yapısı var.. Vardır zaar.. Herkesin kendi ulusunu (devleti), yok oluş-çöküş koşullarında ayakta tutacak bir Z planı vardır (herhalde, mantıken)! Yoksa ulus devletin tabiatına aykırı olur.. Bizimki nedir, bilmiyorum. Seferberlik Tetkik Dairesi dendi vb. Tabii kontrgerilla, Gladyo..
Bunların hangisi “Ergenekon”? Veya Z Planı?
Öyle bir şey yok! Devlet içinde ve ülkede ırk-milliyetçiliği (yurtsever değil) kılıklı gelişigüzel bir yapılanma göze çarpıyor...
Ama bunların hiçbiri bir Z-Planı’nın unsurları değil.
Peki neyin unsurları? Hepsi, dönemsel siyasetin, iktidar güçlerinin sık sık silah olarak kullandıkları bazı güçler.. Biri alıp diğeri bırakıyor.
Bugüne kadar da genellikle ABD-NATO tarafından kontrol edilen, yönlendirilen, kullanılan güçler.. Ortak özellikleri, “komünizmi gördüğün yerde ezeceksin” veya “solu, sosyalisti başını kaldırınca yok edeceksin” biçiminde ortaya çıkıyor.
Yurtseverlikle ilgisi olmadığı, İslami ve ırkçı anlayışı kullandığı için, etnik ve dini yurttaş ve kurumlara karşı ötekileştirici özelliğiyle de sık sık ortaya çıkıyor veya iktidar güçleri tarafından kullanılıyor..
ABD’nin, NATO’nun çıkarları doğrultusunda biçimlendi, içeriğe sahip oldu; yurtseverlerin, gazetecilerin, bilim insanlarımızın katlinde, provokasyonlarda kullanıldı...
Şüphesiz, anlayış olarak da devletin güvenlik güçlerinde ve ırka gönderme yapan “sivil” milliyetçi ve İslamcı siyasi kesimlerde uzantıları, örgütlü veya örgütsüz varlar. Bu yapıdan destek alarak, ordu, siyasi hayata olur olmaz müdahalelere kadar uzanan bir politik çizgi oluşturdu!
Türk-İslam sentezi, bu yapının ana düşünce gövdesi oldu.
O ünlü “Ergenekon”, gladyo ve kontrgerilla yapısı, işte budur!
***
10 yıldır, sığıyla deriniyle, bu yapıyı AKP devraldı, devşirdi...
Bize ise hâlâ dünün “derin yapısı” elma şekeri yalatılıyor!
Oysa, ülkeyi ikiye-üçe bölen, kan revan içinde bırakan, muhafazakârlaştıran Ortadoğulaştırıp İslamileştiren, tek bir iktidar/yapı var ortalıkta...
Üstelik bu “tek yapı”nın mottosu ise “kendinden olmayan herkesi ezeceksin..”
Düne kadar yurtseverler-sosyalistler yok ediliyordu, bugün ise milletin yarısı yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya!
Tabii ruh olarak, düşünce olarak, özgür varlık olarak.. muhalefet olarak yok edilme ve boyun eğen kullara dönüşme.. Merak etmeyin fiziki olarak da yok etme süreci, mahkemelerde ve hapishanelerde, tecrit odalarında sürüyor...
Bugün ne özgür basın ne özgür gazeteci var.. İşte Hürriyet’te son bir “arınma” daha...
Tepemizde, bu zulüm yapısını en iyi kim yönetecek, yani bizim canımıza en çok kim okuyacak tepişmesi - kavgası yapılıyor bir de...
***
Tarif edilegelen “Ergenekoncu yapı”ya dün karşı yazılar yazan bir kalem olarak, bugün de aynı yapının ağırlaştırılmış düşünce ve eylem mantığıyla hareket eden bir iktidara karşı, özgürlüğü savunmaya çalışıyoruz.
Gayet açık seçik, bugün Ergenekoncu yapı = iktidar ve kollarıdır. Hrant Dink’i öldüren yapının kumandası bugünkü iktidara geçmiştir... Bu “genetik” bir geçiştir, İslami karakteri uygundur, şimdi de Türk-milliyetçiliği aşısı yapılmaktadır.
İktidar güçlerinin büyük mücadelesini görmeliyiz. Gül, bir “Erdoğan karşıtı” olarak, Dink davası dosyasıyla, Erdoğan’ı vuruyor. Burada Cemaat-Gül ittifakını da görüyoruz.
Cemaatin savcılığı da, Dink cinayeti Ergenekon marifetidir, diye ortaya çıkıyor. Burada, Silivri davalarını da güçlendiriyor. Oysa aynı savcılık, Dink davasının böyle sonuçlanmasında bir numaralı etkendi!
Gül ve Cemaat, bugün Erdoğan’ın kullandığı iktidar yapısına talipler...
***
Dündar’ın yazısının, özellikle “Ergenekonculuk” açısından, incelenecek daha çok yönü var..
Bu dava mı Ergenekon da, biz sessiz kalıyor muşuz!
Gülmenin sırası değil!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget