Onların ne zamandan beri tutuklu olduğunu biliyor musunuz? - Saygı Öztürk

Kanal 7 Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın da aralarında bulunduğu “Deniz Feneri yolsuzluğu” sanıkları 11 Temmuz 2011’de tutuklandı. Sanıkların yaklaşık 3,5 aydır cezaevinde olmasını mahkeme “tutukluluk cezaya dönüşüyor. Bu kişilerin kaçma ve delilleri karartmalarını gerektirecek bir durum yok” dedi tahliye etmesi, diğer sanıklar için “umut ışığı” oldu. Başta Balyoz, Ergenekon gibi davaların sanıklarının da istediği “tutuksuz yargılanmak”. Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, dün SÖZCÜ’ye “Bize de Deniz Feneri hukuku uygulansın. Bizim de isteğimiz bu” diyordu.

Zekeriya Karaman ve 5 arkadaşının tahliyesinden sonra sanık avukatlarından Prof.Dr. Ersan Şen’le konuşuyoruz. Şen, bu soruşturma başlamadan önce de, şimdi de “Türkiye’de soruşturma, kovuşturma ve temyiz süresi çok uzun” diyenlerden. Şen, Yargılamanın bu kadar uzun olmasının da insan hak ve özgürlüklerine aykırı olduğunu, tutuklamaların neredeyse “teamül” haline geldiğini ve adeta ceza yerine geçtiğini vurguluyor ve ekliyor:

“İnsan hak ve özgürlüğüne dokunmadıkça soruşturmayı, kovuşturmayı yapabildiğin kadar yap. Hiçbir suç cezasız kalmamalı. Ama hukuk devletinde istediğin kadar tutukluluk da doğru değil. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını kağıt üzerinde kabul ediyorsun ama uygulamıyorsun. Basma kalıp cümlelerle, isimleri alt alta yazarak tutuklama olmaz. Her birey bakımından hukuki ve fiili sebepleri yazmanız gerekir. Tutuklamayı cezaya dönüştürürseniz, kişinin tutuklu yargılanması hep esas alırsanız, adli kontrol tedbirlerini uygulamazsanız sorun giderek büyür., ‘Bu işe hukuk değil, siyaset karışıyor, başka noktalardaki hesaplaşmalar diye bakılır.”

“Mahkemenin özeli, geneli olmaz”
Yargının her kararının kanunda yazılı ifadelerden ibaret olmaması gerektiğini kaydeden Prıof.Dr. Ersan Şen, “Tutuklamanın gerekçesi somut olarak ortaya konulmalı. Bunun somut olarak ortaya konulması halinde hakimin görüş bildirdiği değerlendiriliyor. Oysa, yasalarımızda koruma tedbirlerinin başka hakimlere aldırılması da yasalarımıza göre mümkün” diyor. Şen sözlerini şöyle sürdürüyor:
”Tutuklama kurallarını tam olarak uygulasanız, bugün 60 bin tutuklunun çok büyük bir bölümü dışarıda olur. Tutuklama verilirken hakimin kılı kırk yarması gerekir. Soruşturmada ya da davada tutuklanmışsa bir-iki hafta içinde bilemediniz bir ay içinde cezası varsa verilmeli. Kişiyi tutukladığınızda toplumda ‘bir şeyi var ki tutuklandı’ algısı oluşuyor. Serbest bırakıldığında ‘Vay efendim şöyle kurtuldu, böyle kurtuldu’ deniliyor. Tutuklama kararlarının bir çoğunda gerekçe soyuttur. O yüzden, Türkiye’de adli kontrolü geliştirmeyi, yargılamayı süratlendirmeyi, mahkemeleri tek çatı altında toplayıp özel-genel ayrımını ortadan kaldırmayı, ihtisaslaşmış mahkeme sistemini geçmeyi, hakim ve savcılara yer ve yetki güvencesi getirmeyi konuşmalıyız.”

“Evet, SÖZCÜ’nün başlığı doğru”
Prof.Dr. Şen, SÖZCÜ’nün “Özlenen adalet Deniz Feneri’ne işledi” manşeti için “çok doğru bir manşet. Adalet doğru işledi. Ama 3,5 ay tutuklu kalmalarına yol açıldığı için de geç işledi. Telefon dinleme, suç örgütü tanımı, gözaltına alınma doğru kullanılmalı. Yoksa, bunlar birgün gelir sizi de vurur” diyor. Eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın avukatı Hakan Yıldız da, “kaçma şüphesi yok,. Delmiller toplanmış, tanık olarak dinlenrecek kimse kalmamış. Tutukluluk da cezaya dönüşmeye başlamıştı. Tahliyeler tabii ki yerindedir” görüşünde.

“Biz de Deniz Feneri Adaleti istiyoruz”
.Aralarında gazeteci yazarlar Doğan Yurdakul, Tuncay Özkan, Soner Yalçın, emekli askerler Çetin Doğan, Levent Göktaş, Atilla Uğur’un da avukatlığını yapan Hüseyin Ersöz, ,35 aylık tutukluluktan sonra Deniz Feneri sanıklarının serbest bırakılmasını SÖZCÜ’ye şöyle değerlendirdi:
“Yıllarca tutuklu bulunanların tahliye edilmemesi, Almanya’da mahkum olan Deniz Feneri Davasının sanıklarıyla ilişkili olduğu iddia edilen kişilerin, 3,5 aylık tutukluluğunun çok bulunup bunun cezaya dönüştüğü gerekçe gösterilerek tahliye edilmelerini ‘sanki Türkiye’de iki ayrı hukuk sistemi varmış ve bunlar da kişilere göre uygulanıyormuş gibi değerlendirdim. Bizim istediğimiz de Deniz Feneri sanıklarına uygulananların aynen uygulanmasıdır. .

Sorgusu bitmedi Bir tarafta yıllarca yatanlar var
Kanunlar, herkese eşit şekilde uygulanmalı. Bir tarafta 3,5 ay cezaevinde tutuklu kalan kişiler için ‘tutukluluk cezaya dönüştü’ diye tahliyle ediliyor, bir tarafta ise gazeteciler yazdıkları yazılardan dolayı aylardır tutuklu bulunuyor. İddianame kabul ediliyor, 3 ay sonrasına duruşma günü veriliyor. Bütün bunlar savunma hakları kısıtlanarak uygulanıyor.

Diğer tarafta iddianamesi ortaya çıkmamış, 3,5 ay tutuklu kalmış olanlar, üstelik aynı olayın Almanya’daki sanıkları hüküm giymiş olmalarına rağmen serbest bırakılıyor. Ergenekon’da yargılama 2008’de başladı, hala sorgu ve savunmalar tamamlanmadı. Balyoz’da da durum aynı. Sorgu ve savunmalarının bitmemesi tutukluluğun devamı için gerekçesi olarak gösteriliyor. Bizden değil, sistemden kaynaklanan sorundan dolayı sanıklar tutuklanarak özgürlüklerinin kısıtlanmaması gerekir. Biz de, Deniz Feneri adaleti istiyoruz.”

Kim ne zamandan beri tutuklu?
Ülkemizde cezaevlerinde 60 binin üzerinde tutuklu bulunuyor. Deniz Feneri ev.V sanıkları 3,5 ayda tahliye edilirken, onlardan bir gün önce tutuklanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın rahatsızlığına rağmen tutukluluğu devam ediyor.
Ergenekon ve Balyoz olarak bilinen davalardan halen Silivri Cezaevinde bulunanların tutuklukta geçen süreleri şöyle:

- Yazar Ergün Poyraz: 27 Temmuz 2007’de tutuklandı.
- E.General Veli Küçük: 27 Ocak 2008’de tutuklandı.
- Avukat Kemal Kerinçsiz : 27 Ocak 2008’de tutuklandı.
- İP Genel Başkanı Doğu Perinçek: 24 Mart 2008’de tutuklandı.
- Gazeteci-yazar Hikmet Çiçek: 13 nusan 2008’de tutuklandı.
- E.Albay Hasan Atilla Uğur: 5 Temmuz 2008’de tutuklandı.
- Gazeteci-yazar ve siyasetçi Tuncay Özkan: 27 Eylül 2008’de tutuklandı
- E.Albay-Avukat Levent Göktaş: 12 Ocak 2009’da tutuklandı.
- E.General Levent Ersöz : 16 Ocak 2009’da tutuklandı.
- Gazeteci-yazar-Milletvekili Mustafa Balbay: 6 Mart 2009’da tutuklandı.
- Bilim adamı-Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal: 17 Nisan 2009’da tutuklandı.
- E.Gazi Yüzbaşı-Avukat: Serdar Öztürk : 7 Haziran 2009’da tutuklandı.
- E.General Çetin Doğan : 23 Nisan 2010’da ikinci kez tutuklandı
- E.General-Milletvekili Engin Alan: 29 Nisan 2010’da ikinci kez tutuklandı.
- Gazeteci-yazar Doğan Yurdakul: 14 şubat 2011’de tutuklandı.
- Gazeteci-Yazar Müyesser Yıldız: 14 Şubat 2011’de tutuklandı.
- Gazeteci-yazar Soner Yalçın: 14 Şubat 2011’de tutuklandı.
- Gazeteci Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu: 14 şubat 2011’de tutuklandı.
- Gazeteci-yazar Nedim Şener ve Ahmet Şık: 5 Mart 2011’de tutuklandı.

Saygı Öztürk

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget