BU ülkenin en önemli sorunu nüfus kıtlığı mıdır? Yahut, yakın denebilecek bir gelecekte soyun tükenmesi mi? Sayın Başbakan’ın en sık dokunduğu çocuk sayısı, kürtaj ve sezaryen gibi konulara bakılırsa, ona göre galiba öyle bir tehlike var.
O zaman, ülkenin düşünen ve yazıp çizen insanlarına düşen en önemli ödev; ülke yönetimine yön veren kişiyi bu takıntıdan kurtarmak ve böylece hep birlikte rahatlamak mıdır acaba? Çünkü, totaliterleşen toplumlarda baştakilerdeki takıntıların sonu, bazen yalnız takıntılı reis için değil, tüm toplum, hatta bütün insanlık için de çok kötü olabiliyor.
Tarihte unutulmaz örnekler var.
Nüfustan söz açılınca genellikle birey kavramı güme gider. Oysa, ülkelerin nüfusunu bireyler oluşturur ve her ülke nüfusunun niteliği bireylerdeki niteliklerin toplamı ya da ortalaması demektir. İtiraf etmek gerekir ki bizdeki ortalama, ülkenin ya da devletin karşılaştığı sorunlar açısından pek rahatlatıcı sayılmaz. Çeşitli alanlarda tek tük istisna sayılabilecek dâhilerin çıkıp bazen bütün toplumu çıkmazdan kurtarmasına bel bağlamak da pek akıllıca bir tutum değildir.
Çare olarak kalıyor nitelikli birey sayısını arttırıp toplumdaki ortalamayı yükseltmek. Nüfusu çoğaltmayı ya da hiç değilse azalışı önlemeyi dert edinmiş bir Başbakan’ın ilk ve ortaöğretimdeki sözde dört dörtlük “reform”a uzak durması ve o konuyu eğitim alanındaki niteliği hayli tartışmalı bir kişiye emanet etmiş olması çok şaşırtıcı değil mi? Başbakan’ın beklentisi, üretmek yerine üremeyi seçmiş insanlardan oluşan bir kalabalık yaratmak değildir herhalde. Öyleyse, nüfus ve doğum konularına gösterdiği aşırı ilgiyi eğitim alanında da doğru politikaların uygulanmasını sağlayarak dengelemek zorundadır.
Oysa, ulusal eğitimde yapılmak istenenlerin imam-hatip liselerine öğrenci ya da orta ve küçük işletmelere çırak yetiştirme amacı güttüğü yönünde ciddi endişeler var. Üniversiteler alanında da rektör seçimlerine düşen siyaset gölgesi yükseköğretimin geleceğini ve bugününü karartmayı sürdürmekte. Bunlar hep kalacak mı?
Sayın Başbakan’ın uygulamak istediği nüfus politikası bu endişelerle bir araya getirilince sezaryensiz doğumlar bile sevindirici olmaktan çıkmaya başlar.
Yorum Gönder