Dün; Fenerbahçe düşmanlarının milleti kandırmak için adını 'Şike Davası' diye yaydıkları davasının bir duruşması daha görüldü.
Basına yansıyan tutanaklardan anlıyoruz ki bu mahkemenin başkanı hakim Mehmet Ekinci; Fenerbahçe'yi suçlu çıkartabilmek için elinden geleni yapmaktadır. Bunu yaparken de 'özel yetkili yargıç' olmanın verdiği aşırı otorite kullanmaktadır. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı; Trabzonspor'un avukatı mahkemede bir savcı gibi sorguluyor. Trabzon'un iddianameye konulmayan telefon kayıtlarını hiç dikkate almayan duruşma hakimi; Aziz Yıldırım'ın kendisi ile ilgili olmayan sorulara tepki göstermesi üzerine, hemen kaşlarını çatıp 'Atarım seni dışarı!' diye azarlıyor.
Ne oluyor; o mahkemede yargılama mı yapılıyor yoksa Aziz Yıldırım'ı cezalandırmaya karar verildi de bu ceza, baskıyla, tehditle kabul ettirilmek mi isteniyor?
YARGIÇ TEHDİT EDEMEZ
Şike ile suçlanan başka bir takımın avukatı gelecek; Fenerbahçe başkanını savcı gibi suçlayacak... Ona; kendisiyle ilgisiz sorular soracak... Bir senedir boş yere hapis yatırılan Aziz Yıldırım haklı olarak tepki gösterecek. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci derhal Trabzonspor taraftarı elbisesi giyerek; Aziz Yıldırım'ı 'Bak seni atacağım dışarı!' diye tehdit edecek...
Peki Aziz Yıldırım bu tehdit karşısında ne yapmış? Korkmuş mu? Ben ettim Mehmet yargıcım sen etme mi demiş? Atarsan at; valla giderim; demiş.
Hemen belirtelim ki; özel yetkili yargıç Mehmet Ekinci'nin bu davada yarattığı korku ortamı; hukukun tam teşekkülü önünde büyük bir engel oluşturdu; oluşturuyor. Hakim Ekinci; gülümseyerek mağdur Fenerbahçelileri tehdit ediyor. Bunun bir örneği dün yine yaşandı.
Trabzonspor avukatı Nusret Yılmaz'ın bir sorusunda Murat Özaydınlı'nın ismini zikretmesi üzerine, salonda izleyici olarak yer alan Özaydınlı söz almak istiyor; Mahkeme başkanı, Özaydınlı'ya 'Sen konuşamazsın izleyicisin' diyerek talebi reddediyor.
Sayın Özaydınlı; 'Adım geçiyor ben konuşurum. O zaman adımı geçirmesin' diye direniyor. Bunun üzerine Mahkeme başkanı, gülümseyerek, 'Tanık mı sanık mı ne olmak istiyorsun?' diye konuşuyor. Bu gülümseyeme altına saklanmış tehdit üzerine Özaydınlı, 'Hepsini olurum ben' diye direniyor.
Bu küçük olay bile açık biçimde göstermektedir ki; Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci artık kesinlikle Fenerbahçe'nin karşısındadır. Hakim Bey'in; Sayın Özaydınlı'ya; 'Tanık mı sanık mı ne olmak istiyorsun?' diye sorması; açık açık 'Seni sanık yaparr burada yargılarım!' tehdidini de kapsamaktadır.
Buna Sayın Yargıç'ın hakkı var mıdır?
BU DAVA BU MAHKEMENİN İŞİ DEĞİLDİ
En başından beri yazdım; durdum: Eğer bu dava şike davası ise; o zaman buna Hakim Mehmet Ekinci'nin başkanı olduğu özel yetkili ağır ceza mehkemesi bakamaz.
Ama iş; en başından beri Aziz Yıldırım'ı suçlu çıkartarak Fenerbahçe'yi çökertmek ve sonra da ona el koymak üzerine kurulduğu için devreye özel yetkili savcı sokuldu. Organize işler polisinin organize işi ile sağlanan uyduruk belgeler; şike adı altında çete işi gibi gösterilip iş özel yetkili mahkemeye verildi.
Bu iddianameyi kabul etmekle; bu mahkeme görev aşımı yaptı. Şimdi de zorla yargılıyor Aziz Yıldırım'ı. Hem de azılı suçlular gibi tutuklu biçimde yargılıyor.
Belli ki bu mahkeme Aziz Yıldırım'a ceza verecek. Karar çoktan alınmış, yargılama da dostlar alışverişte görsün için yapılıyor gibi.
Tekrar ediyorum: Ortada hiçbir ciddi belge yok. Telefon konuşmaları ile ceza verilemeyeceği Yargıtay kararları ile sabit iken Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, davayı büyük ölçüde telefon konuşmalarına dayanarak yürütüyor. Aslında başka anlamı olan o konuşmaları zorlayarak şike gibi gösteren şike savcısının tavrı; mahkeme başkanında yaşatılıyor. Aziz Yıldırım lehinde olan hiçbir şey mahkeme tarafından dikkate alınmazken; aleyhine olacak ne varsa top atışları ile duyuruluyor.
Bu dava; böyle giderse hukuk tarihimize yeni bir Dreyfüs Davası veya bir Yassıada Duruşması olarak geçecektir.
Acaba HSYK bir gün şike içinde şike olan bu işe bir göz atacak mı?
Yorum Gönder